“Şaş ki aşasın” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

“Şaş ki aşasın”

Bana mı öyle geliyor diye düşünmeden edemiyorum ama bazı konuları ele alışımızdaki naifliğe şaşırmamak elde değil.
Kıbrıs sorunuyla başlayalım.
En ufak bir görüşme trafiğinde, bu kez tamam anlaşma olacak diye hemen iyimserlik pompalamaya başlayanlar var.
Biraz sabredip siyasi irade ortaya koymakla yükümlü olanların karşılıklı verecekleri demeçlere bakıp bu iş yine yaş demek çok mu basit ve yüzeysel olur?
Bir iki ay önce Kıbrıs sorununun çözüleceği ile ilgili demeç vermeyi bir kenara koyun, tarih vermeye başlanıldı.
Biz de ümitlendik.
Ada dışındayız ya, merakla beklemeye başladık yıllardır süren bu düğümü siyasetçiler hangi yaratıcı manevra, öneri ve laf cambazlığıyla siyasi iradeyi ortaya koyup aşacaklar diye.
Gelen karşılıklı demeçlere bakınca anlaşmaya hazırlıktan ziyade yeni bir hayal kırıklığı öncesi ön kavga yaptıklarını bir kez daha gördük.
Yorum yapmadan önce herhangi bir konuda ilerleme olacaksa öncesinde ne olabilir diye düşünerek yaklaşsak daha mantıklı olmaz mı?
Konuya farklı açıdan yaklaşalım.
Sizce aşağıdakilerin hangisinde 2014 yılında ilerleme olma olasılığı daha yüksek?
Yeni İran yönetimi ile Obama’nın karşılıklı verdikleri mesajların sonucunda ABD – İran ilişiklerinde yumuşama ve İran’a uygulanan ambargoların kısmen kaldırılmaya başlanması mı?
APO’nun statüsünde değişim ve örneğin bulunduğu yerden ev hapsi statüsüne geçmesi mi?
Yoksa bizim Kıbrıs sorununun çözümü mü?
Birbiriyle alakası olmayan bu konularda tarafların verdikleri demeçlerle ortaya konan iradeye bakarsanız ilerlemeye en uzak konu bizim sorunumuz.
Böyle bakınca şaşırtıcı değil mi bizdeki anlaşma ile ilgili iyimserlik.
xxx
Gelelim ikinci örneğe.
UBP’den sonra şimdi de CTP parti içi başkanlık yarışının içine girdi.
Demokrasi gereği diye bunun sonucunu iyimserlikle bekleyenler var.
Halbuki ortaya çıkan görüntüde bilinse de hatırlatılması gereken bir nokta var.

UBP’nin kurultay sürecinde olduğu gibi CTP’de de cepheleşmiş ve birbirleriyle kıyasıya mücadele edenler başka neye hizmet ettiklerini düşünmeye ne vakitleri ne de iştahları olmadığı gözüküyor.


Hiç kimsenin dili kendi tutku ve iradeleriyle verdikleri mücadeleye “biz aslında kullanılıyoruz” demeye varmıyor. 

Parti içi akıl tutulması denen şey herhalde bu olmalı. UBP yaşadı ve gördü. CTP şimdi bu süreçte. Arkasından da DP ve TDP geliyor.

Tek tek tüm partilerin içine düştüğü “tecrübeli cahilliğin” önüne geçmek mümkün değil.

Bana yar olmayan partim başkasına da yar olmasın yaklaşımı giderek tüm partilerde ayni anda ağırlık kazanıyor. Bunun adına da parti içi demokrasi deniyor!!!

Olayın parti içi demokratik tesviye değil siyasi kurumların tasfiyesi olduğunu gören ve sağduyu çağrısı yapan yok denecek kadar az.

Gel de buna da şaşma.
      xxx
Üçüncü örnek, kamu maliyemiz.
Hala daha Türkiye’nin bizimle ilgili meselesinin kamu maliyemizin disiplini olduğunu düşünenler var.
Halbuki bu kamu maliyesinin siyasi bir araç olarak siyasetçiyi ve toplumu ıslah etme ve yönlendirme aracı olarak kullanıldığını gören yok.
Türkiye’deki iktidar kamu maliyesini kullanarak iktidardakini itibarsızlaştırabileceğini, yeri geldiğinde de istemediğini de iktidardan götürebileceğini biliyor.
Kamu maliyesi baskısıyla iktidardan götürmeye gücü yetiyor Türkiye’deki hükümetin ama ciddi çaba harcansa da iktidarda tutmaya, ya da getirmeye bu güne kadar gücü yetmedi.

Yakın geçmişteki örnekler ortada.

Topluma işaret ederek direk iktidara getiremeyeceğine rakip olacakları itibarsızlaştırma ve ekarte etme aracı olarak kullanıyor kamu maliyemizin disipline edilmesi söylemini.

Bıkkınlık ve çıkış yoluyla ilgili içine düşeceği ümitsizlikle de toplumu yönlendirmeye çabalıyor.

      xxx
Konuları söylenenin ötesine geçirmeden kulis haberleriyle magazinleştirmekte ısrarla devam etmemize şaşmamak elde değil.
Verilen demeçlerin ötesinde daha farklı boyutlarıyla irdeleyerek bunlar karşısında şaşkınlığımızı ifade etmek ve kamuoyuna da bunu yansıtmak lazım.
Başka da şansımız kalmadı uyanmak için.
      xxx
Ben yazdıklarımdan çıkardığımı özetleyeyim.
Anlaşmadan uzağız. Ümitlenmeyin işinize bakın.
CTP deki olası çok adaylı kongrenin Türkiye deki iktidarın “benim” diyeceği siyasi oluşum için kendiliğinden bir fırsat doğurma potansiyeli var. Hele hele UBP deki gibi “bana yar olmayan parti başkasına da yar olmasın” zihniyeti ağır basarsa.
Türkiye’nin derdi kamu maliyemizin disiplini değil toplum ve siyaset kurumlarımızın mühendisliğidir. Bu üç konunun ortak paydası da toplumu siyasi açıdan alternatifsiz kaldığı algısına iyice inandırmaktır. Planlı ya da plansız. Doğurduğu sonuç budur.
Ne demişler “şaş ki aşasın.”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar