Sapla Samanı Karıştırmadan Araştırılmalı... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
Köşe Yazarları

Sapla Samanı Karıştırmadan Araştırılmalı…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın AB’den proje karşılığı yardım alan kuruluşlara yönelik ağır suçlamaları bence tümüyle siyasi…

Nasıl mı? Bir, 18 makam aracı;

İki; Koordinasyon Ofisi, yani “reddediyoruz” olayı…


İçeriği, hedef aldığı kitle ve zamanlamasıyla, gündem değiştirme çabası bayağı sırıtıyor. Bu tarz doğru olmayabilir, ancak yine de, AB Koordinasyon Merkezi meselesi, konular birbirine karıştırılmadan kendi özelinde değerlendirmeye muhtaç…

İlk tepkiler, Denktaş’ın kendi icraatlarına yönelik geldi ve “Siz kendi uygulamalarınızın, aldığınız destkeleri nerelere harcadığınızın hesabını verin” dendi…

Bu noktada benim düşüncem şu; mesela, AB Koordinasyon Merkezi ve AB’nin Kıbrıs’taki ofisinin yaptığı işlemlerin  şaibeli olduğunu ortaya koyma iddiasındaki Serdar Denktaş, kendi atadığı kişinin üzerindeki şaibeleri açıklayabildi mi..? Bu şaibeler ortadan kaldırılmadan söylediklerini ciddiye almamız mümkün mü..?

Yasanın sözleşmeli personelde aradığı “master yapmış olma” gibi asgari koşulu taşımayan birini bu mevkiye atamak için yasaların ardından dolanmak için ihalesiz olarak hizmet alımı yapmadı mı..? Hizmet alımı adı altında, AB ile hiç alakası olmayan bir şirketten hizmet alımı yapmadı mı..? Bunlar basında yayınlandı. Atadığı kişi bu şirkete çalışıyor görünüp taşeron olarak devletten para almıyor mu..? Taşeron olarak çalışmasına rağmen, asla kamu görevlisi olamayacak bu kişiye suç olmasına rağmen, “AB Kordinasyon Merkezi Koordinatörü” sıfatını kullandırıp, resmi belgelere imza attırmıyorlar mı? Böyle bir sıfat kullanmasına karşın Savcılık herhangi bir işlem yapmış mı?

Bunlara hiç yanıt verilmedi. Aksine, tam da bu konuda karşı bir saldırıya geçildi…

Şimdi gelelim iddialara:

Bir kere AB Koordinason Merkezi’nin, AB’nin projeler ile ilgili vereceği katkılarda bir rolü yok. Bu projeleri değerlendiren ve katkıların sağlanıp sağlanmayacağına karar veren merci, AB’nin Kıbrıs’taki ofisidir.

Bu ofis, belirlenen ilkeler ve projeler ile ilgili kurallar çerçevesinde kime katkı verileceğine karar verir.

Ancak şunu da söylemek gerekir ki, AB’nin bu tür projelere yaptığı katkıları hakkıyla denetlediği ve bu hususta herhangi bir şaibe olamayacağı da doğru değil. AB’de her yıl bu konuda epeyce şaibe iddiası gündeme geliyor. Yani ‘AB’de asla yolsuzluk olmadığı iddiası’ da yanlıştır. Bu konuda yetkili organ, AB Ombudsmanı’dır. Herhangi bir yolsuzluk iddiası varsa bu makama yapılmalıdır…

Diğer taraftan, AB’nin buradaki ofisinin çok yararlı kamusal nitelik taşıyan projelere destek sağladığı da bir gerçektir. Bunun yanında, sivil toplum örgütlerine proje bazında verilense, oldukça küçük bir rakam. Sanırım toplamda 2.3 milyon Euro ve toplam desteğin sadece % 2’si…

Projelerden yararlanmak için muhalif olmayan kişiler başvurmuyorsa AB ne yapsın..?

Bu sivil toplum örgütlerinin hükümete muhalif olması, onların yararlı işler yapmayacağı anlamına gelir mi..?

Listeye bir bakarsanız, göreceksiniz, gerçekten de hükümetin ihmal ettiği alanlarda çok yararlı çalışmalar yapan dernekler var.

Ancak, AB gerçekten de bu sivil toplum kuruluşlarına bir amacı gerçekleştirmek, bir projeyi realize etmek amacıyla vermiş olduğu katkıyı gerçekten takip ediyor mu? Astronomik paralar alan dernekler, acaba bu paraları nerelere harcamışlar, bir durum raporu, bir veri var  mı..?

Durum şu ki; bu kurumun üstüne hem öncekiler ve hem de şimdikiler şaibelerle gölge düşürmüştür. Sapla samanı birbirine karıştırmadan, iddiaları araştırmak gerekiyor…


YERİN KULAĞI VAR

İP GİBİ KESİLDİ: Bilmem fark ettiniz mi. Hükümet kanadından Cumhurbaşkanı Akıncı’ya yönelik açıklamalar bir anda duruverdi. Daha birkaç hafta önce, UBP-DP hükümetinin koro halindeki Cumhurbaşkanı Akıncı’ya yönelik eleştirilerin, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun, KKTC’ye yaptığı ziyaret sonrası ip gibi kesilmesi bir rastlantı mı acaba..?

 ‘HAYIR’ DİYEBİLSELERDİ: Bakanlar Kurulu kararı ile alındığı söylenen yeni makam araçları, topumdan gelen tepki nedeniyle bazı bakanların kullanmak istemedikleri iddia ediliyor. Oysa Bakanlar Kurulu kararları oy birliği ile alınır. Herhangi bir bakanın itirazı, söz konusu kararı geçersiz kılar. Böyle toplumsal bir tepkiyi tahmin ettiklerine göre, keşke Bakanlar Kurulu’nda da bu karara hayır diyebilselerdi. Şimdi oluşan tepkilerden çekinip, arabayı kullanmamak, popülizm değil de nedir…

BİRAZ GEÇ OLMADI MI: CTP, yasa gücünde kararnameleri ve Bakanlar Kurulu’nun yüzde 3 fon kararını Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. Açıkladıkları gerekçeler mantıklı ve yasal karşılıkları var. Ancak ne yazık ki, yargıya gitme süreci gecikti ve hepsi de uygulamaya geçti. Bundan sonra Mahkeme’nin vereceği aleyhte bir karar, bugüne kadarki uygulamalar nedeniyle yeni bir kaos yaratacak. Muhaceret affı büyük oranda uygulandı, affa girenler yararlandı… Seyrüsefer konusu da böyle, ithalata fon da böyle… Keşke biraz daha ellerini çabuk tutsalardı…

NEDEN ÇOK KATLI BİNA: Son zamanlarda ülkenin dört bir yanında süren çok katlı inşaatların sırrı da çözüldü. Olası bir anlaşmada, Annan Planı’ndaki gibi, tarafların, ‘üzerine esaslı inkişaf yapılan mallar iade kapsamından çıkar’ şeklinde bir uzlaşı içinde olduğu iddia ediliyor. Yani, Ruma ait arsa üzerine yaptığınız esaslı bir bina iade kapsamına girmeyecekmiş. Boşuna değil, her tarafta 8-10 katlı binalar yapıyorlar. Hep merak ederdim, bu kadar daireyi kimler alacak diye. Mesele buymuş…

HERŞEY BİZDE DE OLDU: Türkiye’nin yaz saati uygulama kararının ardından bizim Bakanlar Kurulu da KKTC’de saatlerin bu yıl geri alınmayacağını açıkladı. Başbakan Hüseyin Özgürgün, “biz de yaz saatine devam edeceğiz” dedi. Bu karar sonrası saatlerimiz Türkiye ile aynı olacak ama, hemen yanıbaşımızdaki Güney Kıbrıs’la bir saatlik fark olacak. Türkiye Başbakanı Yıldırım’ın dediği gibi, “Türkiye’de ne varsa, burada da oldu…”.

KÜTÜPHANE Mİ DEDİNİZ: KTMMOB Yerbilim Mühendisleri Odası, sağlanan mali destek ile, İplik Pazarı Sokak’ta bulunan ve yıkılmaya yüz tutmuş bir binayı “Lefkoşa Yerbilimleri Müzesi” olarak restore edip topluma kazandırmaya çalışırken, hükümet  Girne’deki Güzel Sanatlar Müzesi binasını birilerine peşkeş çekmek için zemin arıyor. Öyle anlaşılıyor ki bizim hükümetin sanat, kütüphane, tiyatro binası gibi bir derdi yok, onların tek derdi, birilerine rant kapısı açmak…


ZİRVEDEKİLER: Erçin Şahmaran: “Anlamakta zorlanıyorum, bir tarafta batırılan ve toplumun geneline değil, belli bir zümreye hizmet veren bir kurum için halkın cebine el atacaksınız. Diğer taraftan makam aracı alacaksınız. Bu neyin mantığı, hangi aklın ürünü, nasıl bir çelişkidir? Bunun izahı yok, söz konusu kaynak, kamuya araç alımı için ayrılmış. Polis aracı, itfaiye veya başka ihtiyaç noktalarına araç alınması varken, makam araçları çok mu öncelikliydi..?”.

DİPTEKİLER: Kent Müzesi’ne Ne Gerek Var (!): Girne İnsiyatifi dün fotoğraflarını yayınladığımız, Girne Güzel Sanatlar Müzesi’yle ilgili bir belge yayınladı. Buna göre, Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü geçtiğimiz yıl Eski Eserler Dairesi’ne bir mektup göndererek, binanın Kent Müzesi yapma amacıyla Belediye’ye verilmesini istemiş. Ortada böyle bir talep olmasına karşın, idare bunu bir özel şirkete kar amaçlı olarak vermekten çekinmiyor. Dedik ya, kültür de eski eserler de ranta kurban gidiyor…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar