SANER KENDİ SAVUNMASINA, KENDİSİ İNANDI MI? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

SANER KENDİ SAVUNMASINA, KENDİSİ İNANDI MI?

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Meclis’te son protokolla ilgili tartışmalar yapılacağı belliydi. Ben de Başbakan’ın neler söyleyeceğini merak etmiştim.

İlgiyle dinledim. Her zamanki gibi hiç şaşırtmadı…


Muhalefet öncelikli olarak, protokolda yapılacak işlerin, dağıtılacak kaynağın kriterlerinin belli olmadığından şikayet etti, Başbakan da çıktı, her birine kimseyi incitmeyecek kılıflar sıraladı.

Maddelerin tümünü de değil, bazılarını not almış, onlardan bahsetti ve “E, artık bunları yapmamız gerekir” dedi.

İstimlak konusu, kamu reformu, üniversitelerin denetimi, sendikaların yasal denetimi gibi maddeler…

İşte o noktada sorulması gereken, “kendi yapman gerektiğini biliyorsun da niye yapmıyorsun, neden bunların Ankara tarafından maddi kaynak karşılığı yaptırım olarak konmasına sebep oluyorsun” sorusudur. Bu konular maddi kaynak gerektirmez, ama ısrarla yapılmaz…

Çıkmış, “Yapmalıyız” diyor. Gereklerini sıralıyor. Yapmak zorundaysak, neden kendiliğimizden yapmıyoruz? Birinin illa da “yap” demesi mi lazım? En azından bunun utancını görmek isterdim ama, tam aksine Başbakan her zaman olduğu gibi “sıkıntı yok” modundaydı.

“Ben iki aylık hükümetim, yapılmayanlardan sorumlu değilim” diyemez, bu hükümet, bir öncekinin devamıdır. Çünkü ikisinde de UBP zihniyeti hakimdir…

İmzalanan protokol, KKTC’nin yapmadıklarının tekrar yazılmasıdır ne yazık ki… Geçmişte bu maddelerin altına imza atıp da yapmayan da yine UBP hükümetleridir.

Daha öyle geçiştirmeler yaptı ki Başbakan, akıllara ziyan.

Mesela medya katkısı konusunun sırf uydu paralarıyla ilgili olduğunu söyledi, hemen arkasından, “bunun yanında başka katkılar da olabilir” diyerek, meselenin o kadar basit olmadığını ağzından kaçırdı. Ama bununla demokrasiye doğrudan müdahale ettiğinin sıkıntısını yaşıyor gibi değildi. Gayet de mutluydu…

Kamuda hafıza kalmadığını söyledi mesela, e her gün yeni atama yaparsan hafıza mı kalır? Kamunun İngiliz döneminden gelen disiplinini bozan kimdir acaba? En içerikli olanı, oy bazası yüksek olanı liyakatine bakmaksızın makamlara atayan, bir on mislini de arka kapıdan istihdam edenlerin kamuda hafızadan, kaliteden söz etmesi mümkün müdür?  Hepsini geçtim, şu son 2 aylık atamalarda üst düzey kamu görevlilerinin yeterliğine uyan kaçta kaçtır söyleyebilir mi?

Kumarhanelerden devletin alması gereken gerçek vergi konusunu da kendine göre izah etti. Meğerse o maddede kastedilen sanal betmiş!!! Kumarhanelere ciroları üzerinden vergi koyamayacağını baştan tahmin etmiştik. Sadece bir iki yasal sanal bet varken, vergilendirmeyi nasıl yapacak? Zaten yasa dışı olandan nasıl vergi alacak ki? Eğer niyet buysa, tüm başvurulara izin verip, yasa dışılığı kaldırması gerekmez mi? Boş iş.

Sendikalar konusu da sadece denetimle ilgiliymiş. Hani yasal mükellefiyetlerini yerine getiriyorlar mı, getirmiyorlar mı meselesi. Bunu denetlemek devletin olağan görevi değil mi? Bunca zaman o denetimi yapmamış mı? Onun için mi protokola girmiş.

Hadi canım sizde…

Sonuç olarak birincisi, KKTC yönetiminin yapmadığı, yapamadığı, yapamayacağı bilindiğinden bazı maddeler protokola konmuş. Bu bir hükümet için utanç verici olmalıydı. İkincisi tüm bunlar dün Ersan Saner’in göstermek istediği kadar basit değil. Dün kendisini dinleyen herkes de öyle olduğunu sergilediği çelişkilerden anlayabilirdi. Sanki “o maddeler oraya yazılsa da hepsi yapılacak değildir” gibi bir de algı oluştu bende. Hani hep olduğu gibi.

Reel sektöre verilecek katkının düşük oluşu, bütçede öngörülenin altında taahhüde girilmiş olması gibi maddi olarak izahı olmayanlar da ayrı.

Aslolan, Kudret Özersay’ın sorduğu sorular gibi “O niye böyle, bu neden böyle değil” tartışması değildir. Aslolan, bu protokolla KKTC hükümetinin beceriksizliğinin, yetersizliğinin vurgulanmasıdır ki, ben olsam onun kadar rahat olmazdım, yapmadıklarımın sıralanmasından utanır, çıkıp savunamazdım.


YERİN KULAĞI VAR

EKİM’DE BİLE SEÇİME GİTMEYECEKLER:

Dün Meclis’te Kudret Özersay, “hükümet kendine biçtiği ömrü mü uzattı” derken, Erhürman açıkça seçimin Ekim’e bile kalmaması gerektiğini hatırlattı. Malum Haziran’da bir ara seçim yapılması anayasaya göre zorunlu. Birkaç ay arayla seçim yapılamayacağına göre, erken genel seçimin de Haziran itibariyle yapılması akla yakın olan.  Ama öyle mi acaba? Ekim’de seçim diyerek hükümet kuran, sonra çıkıp ‘hemen seçim’ diye hodri meydan çeken Ersan Saner, tüm söylediklerini yutup, seçimlerin normal zamanda yapılması fikrini ortaya atacak gibi görünüyor…

 

SARAY PRESTİJDİR, KENDİN YAPTIRIRSAN:

Erhürman’dan yeni saray meselesine yorum; “Saray prestijdir. Ama sen yaparsan. Başkasına kendin için saray yaptırırsan prestij sahibi olamazsın, tam terine prestijin sarsılır”… Aynen öyle. Var olan öz saygımızın son kırıntılarını da yitirmek üzereyiz. Ne acı, ne ayıp. Bir önceki cumhurbaşkanlığı konutunun yapılma fikri ortaya çıktığında rahmetli Raif Denktaş’ın Meclis’te günlerce nasıl itiraz ettiğini bugün gibi hatırlarım. Sonuçta hiç kullanılmadı ve yıkıldı. Anastasiadis neden hala eski sarayı kullanıyor acaba? İtibarın ne olduğunu bilmediğinden mi?

 

BU KADAR MI ACİZSİNİZ:

Ülke maddi yönden zor bir dönemde olabilir. Dış desteğe ihtiyaç duyduğumuz da bir gerçek. Ancak, bir okulun bahçe duvarını bile yapmaktan aciz durumda mıyız ki, imzalanan protokole bunun konmasından rahatsız olmadınız. Bir okulun duvarını bile yapamayacak durumda isek o zaman sizin o koltuklarda işiniz ne? Siz bunu kabul edip, içinize sindirebilir siniz ama, bu toplumu bu kadar aşağılamaya hakkınız yok Sayın Saner…

 

EK MESAİ SAFSATASI:

Devrim Barçın yine kalem kalem incelemiş. Ek mesai giderleri, genel giderlerin %2.18’ine tekabül ediyor. Yani bütçede en büyük sorun değil. Barçın diyor ki, Bunun da yüzde 70’i, sağlık çalışanları ve polise gidiyor. Peki yeni kadrolar mı getireceksiniz? İşler nasıl dönecek? Yoksa saat başı 1,1 olan miktarı 0,5’e düşürmek mi niyet? Hükümetin kamu personeli için düşüncelerinin geneline bakınca, maksadın böyle bir şey olduğu anlaşılıyor…

 

İŞSİZLİK PARASI İÇİN 57 BİN 993 BAŞVURU:

Hükümetin salgın döneminde işsiz kalan veya işyeri kapandığı için çalışmayan özel sektör çalışanlarına vermeyi taahhüt ettiği aylık 1500 liralık yardım için toplam 57 bin 933 kişi başvuruda bulundu. Müracaat eden herkese ödeme yapılacaksa toplam 86 milyon 899 bin 500 liralık bir kaynağa ihtiyaç olacak. Ancak bu konuda protokolde yer alan kaynak miktarı, bir yıllık destek için toplam 80 milyon lira. Kısacası bir aylık desteği bile karşılamıyor. Bu durumda yine parti rozetine göre dağıtılacak herhalde…

 

SESİNİZİ YÜKSELTİN:

KKTC ile TC arasında imzalanan protokolün üzerinden 6 gün geçti. Protokolde yer alan ve doğrudan çalışanların haklarına müdahale eden maddeler yanında, sendikal hakları budayacak maddeler de olmasına rağmen, ne muhalefet, ne de sendikalardan yeterince tepki yok. Sizler sustukça, geçmişte olduğu gibi bunlar da adım adım uygulamaya konacak. Bu işler, Meclis kürsüsünden konuşup, “ben görevimi yaptım” mantığıyla olmuyor. Bugün bu yapılanlara ses yükseltmeyen sizler, en az Saner hükümeti kadar sorumlu olacaksınız bilin istedim…

 

BİZİMLE DALGA GEÇİYORLAR:

İstatistik Kurumu, şubat ayında Tüketici Fiyatları Genel Endeksi’nde binde 2 oranında düşüş gerçekleştiğini açıkladı. Yani şubat ayında ülkede ucuzluk olduğunu söylüyor. Bunu yapanlar ya markete hiç gitmiyor, ya da sayı saymasını, toplama çıkarmayı bilmiyor. Bir gün önce aldığınız bir şeyi, bir gün sonra zamlı olarak alıyorsunuz. Bu neyin kafasıdır, bu hesaplamayı nasıl yapıyorlar bilemiyorum ama, bildiğim tek şey bizimle dalga geçiyorlar…

 


tatar hastane ziyaret çiçek

FOTO GÜNDEM: Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı sağlık çalışanı kadınlara çiçek dağıtmışlar. Bir yıldır perişan olan sağlık çalışanları sorunlarına çözüm beklerken, birer çiçek almışlar. Tam bir popülizm. Kadrolarınızı artıramıyoruz, aylardır ek mesailerinizi de ödemedik, ama alın size birer karanfil…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar