Maliye Bakanı, en son olarak da “maaşlarda sıkıntı yok” dedi. Sanki lütuf gibi… Sanki memurun maaşından yüzde 10,6’yı kesmemiş gibi… Ha neymiş, yeni kesinti yapmayacakmış, maşallah…
Bir gün önce Meclis’te “yapacak bir şey yok, borçlanacağız” demekteydi.
Ciddi bir oranda borçlanma kararı çıktı. Açık, sadece bu ay için 400 milyona yakın.
Haydi buldular buluşturdular diyelim, ya sonra?
Bir ay sonrasını da Ekonomi Bakanı müjdeledi, “Mart’ta maaşlar ödenmeyebilir”…
Sanki herkes devletin tebaasıdır, padişah isterse öder, istemezse ödemez…
Yasa yok, kural yok, bir devlet sistemi var ama yok da…
Parayı nereden bulacağı belli… Her türlü maldan hizmetten vergi alacak ki, çarkı döndürsün…
Nasıl harcayacağı da belli, kamuda istihdamın kuralları var, devletin parasıyla yapılacak işlerin kuralı var…
Bunların hiçbirini takmayan bir yönetim anlayışının altında devlet de vatandaş da ezim ezim eziliyor.
Seçimler öncesinde kamuya doldurduklarının acısını hepimiz birlikte çekiyoruz. İşin adaletsizliği, fırsatçılığı ayrı…
İşsiz kalan, işyeri kapalı olan, doğrudan iflas eden, borcu borçla kapatmaya çalışan insanları memura düşman edenler, sıkıştıkça, memurun maaşını işaret ederek her geçen gün yangını körüklemekteler.
Ama o sandık var ya o sandık, oraya gidince herkese bir şeyler oluyor.
Bugün sosyal medyada “açız” diyen insanların bir kısmı, bulunup buluşturulursa 1500 lira almaya devam edecekler. 1500 lira ev kirası bile değil, neyle geçinecekler, ne yeyip içecekler? Ona da cevap hazır, gönüllülerle, Kızılay’la, şunla bunla yiyecek dağıtılacak.
Yani devlet, kötü yönetimlerin elinde, iane dağıtan hayır kurumuna dönmüş.
Bu hesap, en ağır şekilde sorulması gereken bir hesap. Gel gör ki, o feryat edenler arasında hala daha bunların goygoyculuğunu yapanlar var.
Yahu kardeşim, o gitse de bu gelse ne değişecek ki?
Zihniyet aynı zihniyet… Bugün peşine takıldıklarınız, devlet fakru zaruret içine düşürülürken bakan değil miydiler?
Görevden alındıklarında ya da bir şekilde başkan olmaktan men edildiklerinde mi sorun oldu?
Bu salgın bitmeyecek… Bugün öğrenciye kapıları açanlar yarın çaresiz turiste de açacaklar, kumarhaneler de açılacak.
Çünkü devletin böyle bir durumda yedek akçesi hiç olmadı. Bütün dünya zarar görenleri tazmin edecek parayı buldu, KKTC’de kıt kaynaklar ona buna bağışlandığı için bulunamadı. Bulunmayacak da.
Bakın göresiniz, öğrenci de gelse, turist de gelse çok bir şey değişmeyecek. Devlet bu yoksulluğuna bakmadan, öğrencilerin milyonlarca lira tutacak karantina parasını üstlendiği gibi, başka ayrıcalıklar da yapmaya devam edecek.
Diğer taraftan, hali hazırda bağışladığı alacaklarını bir tamam toplamayacak.
Seçim öncesi Maliye’nin, Başbakanlığın koridorlarında o kalantorları sıra halinde göreceksiniz, af çıkartılsın diye bastıracaklar. Ve sonunda yine kazanan onlar olacak. Sizler onların yanındaki, örgütlenme hakları bile ellerinden alınan köleler, 1500 lirayı ya bulacaksınız, ya bulmayacaksınız.
Bu ay maaşları buldular, ya sonra?
Aman ha hiç olmazsa bu defa sandıkta iki kere düşünün, hafızayı kaybetmeyin…
YERİN KULAĞI VAR
UZATMALARI OYNUYOR:
Millet geçim, onlar kurultay derdinde. Saner’i sıkıştırdıkça sıkıştırıyorlar. Pilli olayını bahane eden parti içi muhalifler erken bir zamanda kurultay için bastırıyorlar. Meclis’i toplamamak dahil, birçok farklı eylem planı yapıyorlar. Artık kurultayın Ekim’den önce yapılacağı, Saner’in o koltuktan gideceği kesin gibi. Daha önce bu kadar başarısız olabileceğini tahmin etmedikleri açık. Kendisi de o koltukta artık son günlerini yaşadığını biliyor. Onun için bu işi ne kadar uzatırsa kendine kar sayıyor…
EKONOMİK DEHA:
Ekonomi ve Enerji Bakanı Erhan Arıklı bugüne kadar hiç birimizin düşünemediği ucuzluğun formülünü buldu. Diyor ki; “Türkiye ile iş yapan tüccarlarımız mallarını fabrikalardan değil de Tahtakale’den, spot piyasadan alsalar çok daha ucuza elde edebilirler. O piyasada fabrikalarla iyi tanışan ama çek senet sorunları olduğu için ucuz mal satan çok sayıda girişimci var. Bizimkiler oradan mal alsa bizim piyasa da ucuzlayabilir”. Yani Türkiye’de bir sürü müflis tüccar var, fırsat bu fırsat mallarını ucuza kapatalım! Yorum yapmaya değer mi sizce?
DEMOKRASİNİN ÇARKI KIRILMAK ÜZERE:
Ne sendikaların ne muhalefet partilerinin söylediklerini iktidar dikkate almıyor, öyle bir dönem yaşıyoruz. Muhalefet her gün bir yanlışı dile getiriyor, sendikalar öyle, örgütler öyle. KTAMS, öğrencilere ödenecek karantina paralarının özel sektör emekçilerine ödenmesini istedi. Duyacaklar mı? Asla. Böyle bir adaletsizliği bile çatır çatır yapacaklar. Artık tüm bu partiler, örgütler düştükleri duruma bakmalı. İtibarları tehlikede, en kötüsü bu ülkede demokrasinin çarkı kırılmak üzere…
SADECE ÖĞRENCİ Mİ?:
Uçuşların sınırlandırılması aniden kaldırıldı. O günden beridir soruluyor, “sadece öğrenci mi gelecek?”… Bu sorunun bir türlü yanıtı verilmiyor. Kaç öğrenci gelecek de uçuşlar dolsun ki? Havayolu şirketleri dediğin ticari işletme, boş gidip gelecekse, ek seferleri niye koysun ki? Korkuyorum, aynen 1 Temmuz öncesi gibi. O kararların başımıza ne belalar getirdiğini hepimiz pek ala biliyoruz…
KAÇTA KAÇI GERÇEK ÖĞRENCİ OLACAK:
Gelecek öğrencilerin ağırlıklı olarak Afrika ülkelerinden olduğu iddia ediliyor. Bunların kaçta kaçı gerçek öğrenci olacak? Şu anda okullar kapalı olduğu halde, kaçak bir şekilde içimizde yaşayanlara yenilerini eklemek mi amaç? Bu çocukların herhangi bir takibi yıllardır yapılmadı, her türlü suç örgütlenmesinin içinde oldukları açık, en azından şimdi gerçek öğrenci olup olmadıklarına bakılsın diyeceğim ama özellikle bazı üniversitelerin bu denetimleri engellediğini bildiğim için, havaya söyleyeceğim.
NİYE BORÇLANDINIZ O ZAMAN?: Başbakan Türkiye’ye gideceğini, mali protokolü imzalayacağını söylüyor. Sıkıştıkça büyük laflar, büyük vaatler, ama günü geldiğinde o vaatler yerine gelmediğinde, tık yok. Göreceğiz bakalım… Mali protokolla kaynak temin edecekseydiniz, niye borçlanıyorsunuz?
FOTO GÜNDEM: BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM’nin ve kişisel olarak kendisinin, Kıbrıs’a ve halkına ‘adanmış’ olduğunu söylemiş. Konjonktüre bakarak, Genel Sekreter’in böyle bir şey söylemesine şaşırdım. Yakın geçmişte yaşananlar kendi yönetimi sırasında gerçekleştiğine göre, kariyerini bu şekilde ortaya koymasa kendisi için daha iyi olurdu.
