Sancılı günler geçiriyoruz! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Sancılı günler geçiriyoruz!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Sancılı günler geçiriyoruz: Önce “rejim değişikliğine yönelik erkene alınan Türkiye’deki seçimleri izledikti.Seçim sonrasında “Başkanlık rejimine” geçişi gözlerken bir yandan da bundan sonra tüm hükümet yetkilerini “Başkanlığında” toplayacak olan Erdoğan’ın KKTC’ye yapacağı ilk resmi ziyareti ve bu vesile ile vereceği mesajı gözledikti. (Ki dün akşam gerçekleşti, yarın yorumunu yaparız.) Öte yandan aynen bizim gibi bir süredir TC’deki seçimlerin “olup bitmesini” bekleyen Guterres de müzakereleri yeniden başlatmak için zemin yoklamasına başladı! Nitekim bu konuda özel temsilciler çoktan Sn. Akıncı ile Anastasiadis’in nabzını tuttular.

Tabi bu arada Türkiye’de Erdoğan Meclis’te yemin edip Cumhurbaşkanlığı mazbatasını da aldı “yeni hükümet sistemi” içinde yardımcılarıyla bakanlarını da seçti..


Mevlüt Çavuşoğlu yine Dışişleri Bakanı olarak kaldı. Önümüzdeki dönemde kendisiyle yine birlikte olacağız.

KISACA hem “yeni” hem de “alışılmışın dışında” bir siyasi ortama girdikti ki hâlâ sürüyor… Nitekim bundan sonra TC’de “bizden” asıl sorumlu ve yetkili, yürütmenin tepedeki başkanı durumundaki Erdoğan olacak.. Kıbrıs siyasi sorunu da otomatik olarak Başkan Erdoğan’nın karar vereceği bir konuma kayacak.

İŞTE burada sorulması gereken bazı sorular zorluyor bizi: Bir: Nedir Erdoğan’nın Kıbrıs politikası? Öncelikle bunu öğrenmemiz gerekecek. İki: Erdoğan’ın politikasıyla, KKTC’deki siyasi ve sivil toplum örgütlerinin politikaları örtüşüyor mu? Bunu da öğreneceğiz.

Üç: Kıbrıs Türk halkı olası bir çözüm için referanduma gitmek durumunda kaldığında (ki o referandum Guterres planında dışta bırakılmak istenmektedir) Erdoğan’nın hilafına mı yoksa ortak görüş birlikteliğinde mi karar verecektir?

Dört: Garantilerin kalkmasını gerektirecek bir çözüm modeli söz konusu olursa Türkiyesizleştirilmiş bir KKTC Erdoğan tarafından kabul görebilecek mi?

Beş: Birleşik Kıbrıs ahkâmlarında bir kısım TC kökenli yurttaşların geri gitmesi söz konusu olur ve de yerlerine Güney’den Kuzey’e dönecek Rum nüfus ikame edilirse bu büyük değişime Türkiye ve adadaki TC kökenliler nasıl tepki vereceklerdir?

VE geldik asıl soruna: Rum tarafı Doğu Akdeniz’de hidrokarbon yataklarını, kısaca enerjiyi bir çözüm olasılığında Kıbrıs’taki Türk halkı ile paylaşmayı, Türkiye’nin bu konudaki tüm hak ve iddialarından vazgeçmesi şartına bağlarsa, Erdoğan bu emrivakiye nasıl tepki gösterecektir?

KALDI ki AB Ankara anlaşması gereğince Türkiye’nin limanlarını Rum gemi ve uçaklarına açması gerekirken hâlâ açmamıştır.. Olası bir çözümde bu anlaşma “uygulanacak” mı Çünkü iki ülke arasında Ege Denizindeki adalar sorunu da vardır, Batı Trakya’daki Türklerin durumu da.. Kıbrıs siyasi sorunu çözüme giderken bu handikaplar çözümü nasıl etkileyecek!

KISACA dönüp dolanıp ayni yere geliyoruz. Türkiye ile Yunanistan anlaşmadan Kıbrıs’taki iki halkın anlaşması mümkün değildir.. Ve bu kez bu anlaşma olasılığı yeni bir Başkanlık rejiminde tamamen Başkan Erdoğan’ın inisiyatifine geçmiştir… Bekleyip görelim mi diyelim? Zaten öyle yapıyoruz!

**********

ERDOĞAN’LA YENİ DÖNEM

1974’den beridir ne zaman iktidara gelse “bastırdığı zamlarıyla” ünlenen CTP, tabi koalisyon ortaklarının da marifetiyle toplumun “canhıraş” feryadına karşın yine okkalı zamlarını yapıverdi!Bu zamlar karşısında benim ilk ilk aklıma gelen de şu oldu:

YOKSA CTP kurmayları bu zamları, Erdoğan’nın KKTC’yi ziyaretine özellikle mi denk düşürdü? Ki “halkın feryadı” Başkan’ın da kulağını delsin! Ve bizzat yerinde işitip görsün ki “işte Türkiye’nin gözbebeği yavrusu KKTC, böyle ağlar inim inim!..”

İYİ ama yani bu Türkiye de oyuncağımız değil! Nitekim bir süre önce medyada da yansıtılmıştı bazı şikâyetler: “TC kurmayları ya da yetkili sorumlularıyla aramızdaki görevlileri ve tabi TC kökenliler hâlâ ve sık sık, “sizi biz kurtardık, sizi biz besliyoruz, parayı vermesek aç kalacaksınız” diyerek takaza üzerine takaza, laf sıralıyorlarmış! Eksik olsunmuş böyle yardımlar! yardımlar!

SERZENİŞ doğru olsa da gerçek şu ki “ne ekersen onu biçersin! Nitekim 1974’den beridir aramızdaki TC’lilere “çekin gidin” diyen biziz! Ne paranı ne askerini istemeyiz diyen yine biz! Mesela: Borularla TC’den akan suya “Türkiye bizi suyu ile esir aldı” diyen biz! Suyunu da al git diyen yine biz! TC-KKTC arasındaki protokolleri savsaklayan, bünyemize uymaz diyen yine biz!Deniz altından kablo ile elektrik akımı gelecek dendi, ayyuka çıkan seslerimizle protesto eden yine biz olduk!

Eee! Bu TC alerjisinden sonra, Türkiye’den ne beklersiniz, “kısasa kısastan” başka! Sonuç da öyle zaten, sen söyler suçlarsın onlar da söyler ve suçlar! ANCAK bu gidiş yanlışın da ötesinde kimselere tırnak kadar faydası olmayan bir tutumdur! Nitekim TC’den kablo ile aktarılacak elektrik akımına TC’lidir diye” karşı çıkıyoruz, sonra da artık kahrımızı çekemediği bir yana pahalı çalışan elektrik düzeneklerimizi batmaktan kurtarmak için zam üstüne zam basıyoruz! Tıpkı öteki kurumlarımızda yaptığımız gibi!

TUTUN ki tüm bu sorunlar Erdoğan’la masaya yatırılmalıdır! Ya bu adada TC ile “el ele” yola devam edeceğiz yada?… İşte o “yada” sorusu tartışılmalıdır eğer el ele yürümek istemiyorsak!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar