Saadet zincirleri çeşit çeşit... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Saadet zincirleri çeşit çeşit…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Şu Çiftlikbank toramanının maceralarını hayretle izliyorum.

Dünyada piramit örgütlenme diye bilinen, bizim saadet zinciri diye bildiğimiz, fazlaca cesur bir dolandırıcılık olayı aslında.


Vergisi düşük ülkelere para aktarıp, farkı yatırımcıya dağıtma hikayesi.

Görüntüde, Farmville oynar gibi tavuk, keçi, inek, arı falan satın alıyorsunuz.

Yalnız arkadaşlar paranın nasıl aktığını görünce, kendileri de şaşırmış olacaklar ki, sözde kar payını alabildiğine arttırmışlar. Tabii daha çok para toplasınlar diye.

En son, 200 bin lira yatırana ayda 50 bin lira vaad etmişler.

Dolandırılanların ne kadarı işin aslını bilirdi, ne kadarı bu işin gerçekten çiftçilik olduğunu sanarak para yatırdı bilmem. Ama bildiğim, Türk insanı onca tecrübeye rağmen böyle hayali işlere hala tüm birikimini yatırabiliyor. Aynen banker faciasında olduğu gibi, Titan zincirindeki gibi…

Şirketle ilgili şaibeler ortaya çıktığında ve işler bozulmaya başladığında, “yatırımlarınızı arttırın kurtulalım” şayiasını yaymışlar ve inanılmaz bir şekilde yatırımlar artmış. Herhalde batmasın da paramızı kurtaralım demişler ve daha çok para yatırmışlar. İnanılır gibi değil.

Her neyse, işin aslı geç de olsa ortaya çıktı, batan battı, yakalanan yakalandı, esas oğlan hala kaçak…

Dedim ya kısa yoldan para kazanma işi her daim revaçta.

Yaşadığımız yüzyılda artık ahlak falan geçerli akçe değil. Gelsin de nasıl olursa gelsin. En popüler yöntemler, yasaların boşluklarından yararlanılarak yapılan işler ve de istismarlar.

Hani yasa vardır, cezası da vardır ama, pek de uygulanmaz.

Nereye geldik, yine siyaset oyunlarına.

Çiftlikbank olayı değişik bir örnek olsa da, şu küçücük KKTC’de her daim geçerli olan başka saadet zincirleri yok mu?

Yasa dışı kumar, sanal bet, şu bu, karanlık öyle bir para dolaşıyor ki ortada, miktarlar dudak uçuklatan cinsten. Vergisiz cenneti Cayman adalarını da geçtik galiba. Uyanıklara cennet yaratmışız da haberimiz yok…

Sonra, devletin imkanlarıyla sağlanan saadet…

Hani devlet malı deniz hikayeleri…

Devletten ya da Vakıflardan kiralanan mülklerin büyük hava paralarına devredildiği bilinen bir şey. Neredeyse sıradan bir vaka. Ve havadan para…

Ya siyaset eliyle kodamanlara tahsisi edilen turizm yatırım arazileri… Esas para orada dönüyor. Arkanı bir partiye daya, o partinin mayası da bu tür işlere  uygun olsun, hayal ettiğinden kat be kat zengin olursun.

Çiftlikbank’çılar duysa, inanmaz.

Onun için değil midir ki, bu işlere bulaştığı bilinen arkadaşlar tekrar tekrar seçilirler. Bu da bir saadet zinciri değil de nedir?

Geçen gün internette birilerinin KKTC’de devletten kiralanmış tarım arazisi pazarladıklarını gördüm. Buralarda değil ha, Türkiye’de yapıyorlar bu işi. Adamlar portföylerine koymuşlar, korkusuz.

Mesela 49 yıllığına denize sıfır bir arazi. Kalıcı bina yapmamak, halkın denize ulaşımını engellememek şartıyla “istediğin gibi kullan” diyor. Hediyesi yıllık 6 bin dolar… Bir başkası, yıllık 12 bin dolar… Hepsinin sahibi, Devlet Emlak Malzeme Dairesi, onu da açık açık yazmış…

Hani bu hükümetten çok şey beklemiyoruz, adaletsizliklere son versinler yeter demiştik ya, işte bunları kastetmiştik.

Neyse ki, onlar da çabuk farkettiler.

Şimdi artık somut sonuç görmek istiyoruz. Uyanıkların hepimizi soydukları yeter…

 

 

 


 

YERİN KULAĞI VAR

İTTİFAK DİYE DİYE:

İttifak diye diye olanın da içine ettiler. Baştan beri vazgeçin bu işlerden dedik, olmaz dedik, kimseye ‘falanca partinin adayına oy ver’ deme hakkınız yok dedik, ama olmadı. Şimdi partilerde resmen “ittifak savaşları” yaşanıyor. Özellikle de CTP, ittifak uğruna elindeki mevcut belediyeleri de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya…

 

BU HEVES NİYE:

28 belediyenin yarıdan fazlası iflas noktasında, bırakın yatırım yapmayı, maaş ödeyemez durumda. İki ay sonra seçimler var ama, bakıyorum belediyeyi bu duruma getiren birçok başkan yeniden aday. Seçmenden bir dört yıl daha görev talep ediyor. İyi de insan kendi kendine bir sorar, “kardeşim ben dört yılda belediyeyi batağa sürükledim, şimdi ne yüzle yeniden aday oluyorum” diye. Ama bırakın onları, batmış belediyelere başkan olmak için insanlar adeta birbirleriyle yarışıyorlar…

 

NEDEN OLMASIN:

Son günlerde sosyal medyada yerel seçimlerde niye hiçbir kadın adayın olmadığı tartışılıyor. Gerçekten tartışılması gereken bir konu. Bu ülkede kadın Meclis Başkanı, Başbakan, bakan ve onlarca kadın vekillik yaptı. Erkeklere göre çok da başarılı oldular. Keşke belediyelere de kadınlarımızı aday gösterip seçebilsek. İnanın, erkeklerden çok daha başarılı olacakları kesin ama, hiçbir parti belediye için kadın bir aday çıkarmayı düşünmedi…

 

SÖYLEMEK BAŞKA, YAPMAK BAŞKA:

Başbakan Erhürman bet ofislerle ilgili olarak aldıkları kararları, “bet ofis sayısının 15’e düşmesi, daha fazla bet ofisi açılmaması, buraların okullara yakın olmamasının ilk adımı olarak ” değerlendirdi. Bunlar kulağa hoş gelen sözler ama, benim bildiğim Lefkoşa’da okul yanında üç tane ofis var. Bunların kapatılmasını sağlayacak mısınız, devasa boyuttaki özendirici reklam tabelalarını kaldıracak mısınız, siz ondan haber veriniz…

 

ETİN FİYATI DÜŞER Mİ?:

Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları, “İrade varsa, et kaçakçılığı önlenir… Birkaç işletme, şahıs mutlu olacak diye, ithal et konusunun tartışılması doğru değil” diyerek hükümetten maddi destek istedi. İyi güzel dedin Sayın Başkan ama, güneyin iki misli fiyata satılan etin nasıl ucuzlayacağından hiç bahsetmedin. Hele o “isyan” açıklaması hiç şık olmadı. Vatandaşın derdi, pahalılıktan dolayı evine götüremediği etin fiyatı. Siz kendi hayvancınızı, vatandaş ise cebini düşünüyor. Fiyatlar düşmediği sürece güneyden yapılan et alışverişinin önüne geçemezsiniz…

 

TURİST NEDEN GELİR:

Cumhurbaşkanı Akıncı, “Yabancı turist, kendi ülkesinde gördüğü, betonarme yüksek binaları görmek için Girne’ye niye gelsin? Yabancı turist antik liman için gelir, Girne Kalesi için gelir, Lambousa için gelir” demiş Girne Turizim şöleninde yaptığı konuşmada. O da biliyor ki, antik limanın içine ettik, kalenin durumu içler acısı, Lambousa ve diğerlerini ne sen sor ne biz söyleyelim. Denizler desen işgal altında, etraf çöpkük, dağlar delik deşik. Hala saf saf gelip eski eser görmeye çalışanlar da yakında tükenir, kumarcılarla baş başa kalırız…

 


 

ZİRVEDEKİLER

Başaran Düzgün: “Kıbrıs sorunu, Türkiye’de yapılacak seçimlerin nihayetine kadar buzdolabına kaldırıldı. Hoş zaten tarafların bir şey yapacak niyeti de yoktu. Akıncı, Anastasidadis ile bu işin nasıl olmayacağını  anlatıp duruyor, Anastasadis ise Türkiye’nin çözüme nasıl engel olduğunu söyleyip duruyor. Sonuçta her iki söylem de aynı kapıya çıkıyor. Ufukta bir çözüm yoktur. Çözüm bekleyenler de kendi kendilerini kandırmaktadırlar”…


DİPTEKİLER

Bakmadığın Yer Senin Değildir: Surlariçinde, kimsenin oturmadığı bir evde yangın çıkmış. Şimdi herkes ah vah edecek. Boşverin kardeşim. Siz oraları terkettiniz. Üç beş kuruş kiraya tamah ettiniz, kullanılamayacak kadar eskiyince, kiraya bile veremediniz, yıkılmaya terkettiniz. Bir devlet, bir toplum tarihi bir bölgeye sahip çıkamadık. Bir başka yangında tümden yok olmasını da uzaktan ah çekerek izleriz.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar