Mağusa Türk Gücü ile Nea Salamina’nın yapacağı futbol maçı, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın tavrıyla bir anda gündeme oturdu.
Konuya ters açıdan bakarsanız, kısıtlı sayıda taraftar ve medya mensubunun kabul edildiği ve muhtemelen gazetelerin spor sayfaları ile televizyonların spor haberlerine hapsedilecek bu olay bir anda siyasi gündemin ve Kıbrıs sorununun birinci gündemine oturdu.
Bu açıdan bence hayırlı da oldu.
Çünkü çok uzun bir süredir ve aslında önemli tavizler de verilerek (Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun çabaları) sporda sağlanmaya çalışılan ve dramatik bir şekilde çöken süreci bir kez daha hatırlatmış oldu.
Bugünkü statükonun, bir dostluk maçı dahi yapmaya müsait olmadığını herkes anladı.
Özellikle de Rum kamuoyu.
Çünkü, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasal tanınmışlığı ve egemenliğini öne sürüp mevcut statükolarını ölümüne savunanlar, Rum egemenleridir.
İktidarı ve muhalefetiyle bu statülerinin sürmesini isteyen onlardır.
Ama heyhat ki bu statükoyla bir çözüme ulaşmak da mümkün değildir.
***
Sadece bu köşenin yazarı bile meslek yaşamında onlarca kez benzer “krizlere” tanık oldu.
Her biri yeniden kotarılıp piyasaya sürülen birbirinin kopyası krizler.
Şimdi kimselerin hatırlamadığı Denktaş ve Klerides arasındaki olumlu ilişki kurulmasına yönelik Denktaş’ın Güney’e geçip Kleridis’in evinde, Kleridis’in de Kuzey’e geçip Denktaş’ın evinde yemek yemelerinde de aynı kriz çıkarılmıştı.
Denktaş’ın hangi arabayla, nasıl bir plakayla Güney’e geçeceği, arabanın Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından verilmiş yol izninin olup olmayacağı Güney’de gündeme getirilmiş ve başarılı bir şekilde krize dönüştürülmüştü.
Klerides zor durumda kalmıştı ama elbette liderlik yaparak kendisine yöneltilen saldırıları savuşturmasını bilmişti.
Dün yaşananlara baktığımda bu geçmişteki olayı hatırladım.
Eğer Cumhurbaşkanı Akıncı arabasına atlayıp cumhurbaşkanlığı forsunu dalgalandırarak, silahlı korumaları eşliğinde maçın yapılacağı sahaya gitseydi ne olacaktı?
Anastasiadis, Klerides gibi liderlik yapabilecek miydi?
Meydana gelecek istenmeyen olaylar karşısında “Akıncı’nın yaptığı seçim propagandasıdır” diyenler yine aynısını söyleyecekler miydi?
Aslında seçime uzun bir zaman olmasına rağmen esas yapılan Akıncı’yı aday olmaması için yıpratmaya çalışmaktır.
Bazı çevreler ve çıkar grupları attığı her adımı ve söylediği her sözü bunun üzerinden değerlendirip sürekli olarak Akıncı’ya saldırmaktaydılar.
Bu gerçeği de görmemek için kör olmak gerekir.
***
“Ama karşıda yasal bir devlet vardır” romantiklerine gelince.
Doğrudur Nea Salamina uluslararası futbol kuruluşlarına üyedir.
Biçare MTG ise sınırları KKTC ile çevrili bir alanda top koşturtmaktadır.
Fakat ortada şöyle bir gerçek vardır;
Uluslararası tanınmışlık olsa da mevcut statüko kabul görmemektedir.
Kabul görseydi eğer 50 yıldır toplumlararası görüşmeler yapılmazdı.
BM Genel Sekreteri dahil tüm uluslararası güçler “bu statüko sürdürülebilir değildir” demezlerdi.
Ve bunu sadece KKTC veya Kıbrıslı Türklerin içinde bulundukları statü için söylemiyorlar, üye kabul ettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti için de söylüyorlar.
“Her ne olursa olsun barış” romantiklerinin de bu noktayı çok ama çok iyi anlamalarının vakti gelmiştir…
