“Beni siz delirttiniz” başlıklı bir yazı yazdım dün.
Okuyanlar bilir.
Bu ülkede “delirmek” için o kadar neden varken, “neden halen biz böyle iyiyiz” modundayız, biraz da onu sorguladım.
Ülke kötü yönetiliyor.
Adam kayırma…
Torpil…
Kamu kaynaklarının talanı…
Doğal bir siyaset olarak devam ediyor.
Herkes de bunu savunuyor…
Medya dahi “kara paranın dümen suyuna” girmiş, ilerliyor…
Mafyası da gazete sahibi, muteber, Cumhurbaşkanı ile, Türkiye’den gelen bakanlar ile aynı masaya oturuyor…
Kumarhane sahibi de gazete sahibi…
Sanmayın ki medyayı ayırıyorum içerisinde…
Üniversite sektörü, bakan- başbakan satın alıyor…
Trafikte tek bir önlem yok, polis ceza yazmakla meşgul…
Eğitim parayla…
Sağlık parayla ama vergisini de veriyoruz…
Nasıl düzelecek bu işler?
Kimsenin umurunda değil…
Ötesi de var…
Herkes kolay paraya, kolay rahata ulaşmanın peşinde…
Kendi ülkesini bu kadar talan eden, deli değil de nedir…
Korkmayın, işlem tamam…
Bakınız…
Bu ülkede devletin resmi rakamları var…
Barış Sinir ve Ruh Hastanesi…
2016 rakamları…
18 bin 500 kişi hastaneye başvuruda bulundu…
Madde bağımlısı…
Şizofreni…
İçki…
Psikolojik bozukluk…
Ne ararsan var…
Her yıl da yüzde 60 civarında da artış var.
Biz artış olmadığını kabul edelim ve bir hesap yapalım…
Çok gitmez, hepimiz deliririz…
18 bin 500 kişiyi, 240 bin olan nüfusumuzdan çıkaralım.
Bir şekilde onlar delirdi…
Uyuşturucu içiyor, içki içiyor, psikolojisini bozuyor…
Bu bozuk düzenden…
Kaldık mı 221 bin 500…
240 bin KKTC’linin…
18 bin 500’ü “delirme” aşamasında doktora koşuyorsa…
Bu da günde 50 kişinin ortalama delirdiğini gösteriyor…
Doktora başvurmayan…
Özel doktora giden…
Onları hiç hesaplamıyorum…
221 bin 500 kişi kaldık mı?
(Belki ben de deliyim)
221 bin 500 kişi arasından 50 kişi de her gün delirecek…
Bu da 4 bin 430 güne denk geliyor…
O da 147 ay eder…
O da 12 yıl eder aşağı yukarı…
Demek ki, 2029’a kadar hepimiz delireceğiz…
İşin şakası bir yana…
Tabii işin şakası böyle ama…
Günde 50 kişi Barış Sinir ve Ruh Hastanesi’ne başvuruyor…
Psikolojik tedavi için yurt içi yurt dışı giden gidene.
Neden?
Çünkü insanını düşünmeyen…
İnsanını sevmeyen bir sistem var.
Kendinden olmayana yaşam hakkı tanımayan…
Kendinden olana her türlü yasa dışlılığı hak gören bir sistem…
UBP- DP- CTP ayırmıyorum…
“Biz aynı değiliz” söylemini de kabul etmem artık.
“Sen geldiğinde düzeltemiyorsan, sen gidince statüko devam ediyorsa…”
Statüko senle evrim geçirir o kadar…
Etkisi azalmaz.
Ha gayret.
12 yılımız kaldı…
Belki yeni doğanları kurtarırız.
Çağ nüfusu 3 bin…
2029’da, 36 bin akıllı, belki geleceği kurar…
Bugünden başlarsak…
En akıllımız 12 yıl sonra 12 yaşında olacak…
