PROPAGANDA SORUNUMUZ!/VE ELEKTRİĞE GENE Mİ ZAM? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

PROPAGANDA SORUNUMUZ!/VE ELEKTRİĞE GENE Mİ ZAM?

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Her halde koranavirüs’ün de etkisi olmalıdır. Olaylara daha bir duygusallıkla bakıyoruz. Canımız her zamankinden daha çok sıkılıyor. Ve her halde bıkkınlığı hiç bu kadar derinden yaşamadıktı.

Geçen haftanın “Cenevre müzakereleri sonucundan söz ediyorum! Bir müzakerenin daha heba olup gittiğinden! Cenevre öncesi ne idiysek sonrasında da tırnak kadar değişmediğimizden!


Üstelik sonucun böyle olacağını biliyorduk. Fakat yine de beynimizin bir noktasında “umut” dediğimiz, “mucize” dediğimiz” o sihirli kelimeler vardı. “Belki” dedikti..

Nitekim Erdoğan da o kendine özgü dobra vurgulamasıyla, “netice alınabileceğine inanmıyorum” dedi..

O zaman ne yapalım? Bundan sonra da elimizi kolumuz bağlı Anastasiadis’li Güney’in bize lütufta bulunmasını mı bekleyelim?

Yoksa hakkımızı hukukumuzu çeke söke kendimiz mi alalım? Fakat nasıl? Aradan 47 yıl geçti böylesi siyasi kararlar için bile bir “B planımız” yoktur.

Ki bilirsiniz Allah insan kulları için bir kapıyı kapatsa bile bir başka kapı açarmış. Şansın ve lütfün sonu yokmuş! Her halde tek istisnası biz olmalıyız! 47 yıla bir Annan planını, Crans Montana’yı sığdırdık ama mevcut statükoyu değiştiremedik! Çünkü: ***

POLİTİKA YAPMASINI BİLMİYORUZ: Türkiye Cumhuriyet tarihinde hiç bugünkü kadar güçlü ve büyük olmadıydı. Fakat hiç bugünkü kadar yalnız ve arkadaşsız da olmadıydı!

Dünya ülkeleri artık BM’leri es geçiyorlar. Çünkü evet, dünya “beşten büyüktür!” Ülkeler kendi aralarında üçer dörder ittifaklar yapıp güç birliğine varıyorlar. AB ülkeleri bile parça körçe olmuş kendi siyasi ve ekonomik çıkarları için yeni yeni ittifaklara imza atıyorlar.

Yunanistan’a bakın: Bir Hıristiyan ülkesi. Bir Müslüman ülke olan Türkiye’nin bile başaramadığını başarıyor. Mısır, Suidi Arabistan kısaca Arap Birliği ile iş güç birliği yapıyor..

Türkiye Amerika ile kavga ederken o Amerika’ya Girit’te deniz üssü sağlıyor. Libya’ya göz kırpıyor. İsrail’le neredeyse iç içe geçmiş. Kısaca doğusunu batısını, kuzeyini güneyini kendi çıkarı için kurguluyor..

İşte Ankara bu politik kıvraklığı gösteremiyor. Osmanlı’dan kalma ağalık paşalık efelenme kanına işlemiş.

Yani demek istediğim Kıbrıs siyasi sorunu 45 yıldır bu nedenle çözüme ulaşamıyor.. Türk halkı hakkına hukukuna sahip çıkamıyor. Hem de iyi bir anayasa dolayısıyla bir devlet olmasına karşın..

…BİLİRSİNİZ: Dünyada iki savaş türü vardır. Biri toplu tüfekli, diğeri “politik savaş.” 1974’de başarılı bir askeri müdahale ile Kuzey’in egemeni olduk ama hâlâ “ayrı ve egemen bir devlet olduğumuzu dünyadaki tek bir ülkeye kabul ettiremedik!” Doğrusu içim acıyor beynim zonkluyor! ***

GUTERRES’İN KARARLILIĞI: Adam kafasına koymuş Kıbrıs sorununu çözen ilk BM’ler Genel Sekreteri olacak. Ve doğrusu başarırsa “tarihe kazınacak!”

Nitekim Cenevre bozgunundan sonra ne dedi: “Pes etmek yok!”

Önce bu “ısrarına” çok bozuldumdu. Çünkü BM’ler bugüne kadar dünyadaki hiçbir siyasi sorunu çözme başarısını gösteremedi ki Kıbrıs gibi çok çetrefil bir sorunun üstesinden gelsin!

Fakat sonra şunu düşündüm. “Yahu biz 47 yıldır bu Kıbrıs sorunuyla ilgili ne yaptık ki?

Bilir misiniz? Sadece Türkiye’de 500 bin Kıbrıs kökenli Türk varmış. Yani adadaki mevcut nüfusumuzdan fazla.

Keza İngiltere’de 200 binin üzerinde nüfusumuz varmış. Avustralya’da ve ötesi Avrupa ülkelerinde falan derken dış ülkelerde 800 yüz bini aşkın soydaşlarımız varmış.

Fakat hepsi de etkisiz ve suskun! Örneğin 47 dışımızdaki bu Kıbrıslı Türk azınlıkların ağızlarından “KKTC” çıktığını işitmedim. Amerika’da falan “Türk Günü” yapıyorlar. Ellerinde yüzlerce Türk bayrağı. (En azından yaşadıkları, parasını kazanıp ekmeğini yedikleri ülke olan Amerika’nın da ellerinde bir  dostluk nişanesi bayrağı olsa! Yok!)

Almanya’daki Türkler de öyle. Bayramlarda her tarafı Türk bayraklarıyla donatırlar ama aralarına bir Almanya bayrağı koymazlar!..

Yani diyorum “politikayı, propagandayı bilmiyoruz! Ulusların farklılıklarına karşın dostluk ve insan kardeşliklerini tesis edemiyoruz!

Ha şimdi diyor ki Guterres “pes etmem.” İki üç ay sonra gene beş+bir toplantısı olacak.

OLSUN tabi! Kıbrıs siyasi sorununu, haklarımızı ancak böylesi toplantılarda anlatabiliriz. İstediğimizden alâ propagandamızı yapabiliriz.

HATTA diyorum. Bu süre içinde parayı dökmeli, bizden yana lobileri harekete geçirmeli. Gerekirse ünlü gazeteleri para ile ayarlamalı, propagandamızı yapacakları ortamlar hazırlamalıyız. İngiltere gibi bize olumlu yaklaşan ülkeleri mesken tutmalı, gerekirse “ilgili siyasilerini diplomatlarını Ankara’ya, Lefkoşa’ya davet edip misafirlerimiz olmalarını sağlamalı.. Yani Rum’un Yunan’ın yaptıkları propagandaların benzerlerini biz de yapmalıyız..

***

SÖYLEMEK AKIL VERMEK KOLAYDIR! Bilmez miyim! Fakat siz sayın yöneticiler, seçilmişler, siyasiler, üst kademe görevlileri. Aslında asli işiniz bunlar değiller midir?

Ki İnsaf diyorum: Yorgo Kırbaki bile Atina’dan gazetesine haber geçerken Türkiye ve halkının leyhine inceden inceye propagandasını yapar.

Bir de bize bakın: “Türkiye’ye bile posta koyuyoruz! Tabi Erdoğan da bize! “Sevsinler Kıbrıs Türk halkının davasını!”***

KKISACA TAKILDIĞIM: (HÜKÜMET NEREYE KOŞUYOR?)Şimdi de Ersan Saner hükümeti ile uğraşıyoruz. Doğrusu onlar da “uğraşalım” diye uğraşıyorlar! Nitekim milletin pandemi nedeniyle işsizlikten kaynaklı anası ağlarken, “KIB-TEK zarar ediyormuş” diyerek “zammın kaçınılmaz olduğunu ilan ediyorlar!”

Hem de daha bir süre önce ayni kurumun yolsuzluk ve kötü yönetiminden şikâyet eden Enerji Bakanı Erhan Arıklı!

Doğrusu muhalefetteyken daha başarılıydı! Vakta ki Bakanlık makamına kuruldu “muvafık” oldu! Üstelik o yolsuzlukları ayyuka çıkan fakat bir türlü temizlik tertibi yapılamayan Kıb-Tek gerçeğine rağmen!

Her şeye karşın sevdiğim bakanlardan biridir. Fakat en pahalı üretimlerden biri olan elektrik enerjisini, dünyanın en pahalı ülkelerinden biri olan KKTC’de zamlandırmanın “pahalara pahalar katacağını” Arıklı hem de çok iyi bilmiyor mu?

“Çaresizim” mi diyor?”

“TC’den akan kaynak milyonlar hep memurin ve emeklilerin maaşlarına mı gider” diyor?

“Artık Ankara’dan para istemekten utanıyoruz” mu diyor?

BU mazaretlerin hiç biri geçerli değildir! 1974’ü yaratanlar 2 binli yılları da kurtarmalıdırlar! Evet KKTC’nin mali ve ekonomik çok kusuru vardır!.. Kötü yönetilmektedir!.. Üretimi yetersizdir!.. Zaten üretse ihracat sorunu vardır!.. Hepsi doğrudur!..

Ve KKTC sadece Türkiye’nin en küçük ili olan Kilis’ten azıcık daha büyüktür.. Fakat inanıyorum ki “Kilis KKTC’nin sıkıntılarını sorunlarını bizim kadar yaşamaz.”

En azından ağzı açık aklı kaçık her ay Türkiye’den kaynak para gelmesini beklemez! Yada Kilis valisi ikide birde kalkıp Ankara’ya para istemeye gitmez!

Tutun ki KKTC de Türkiye’nin 82. vilayetidir.. Ve zaten mevcut hükümet gidip gelenler arasında Ankara’ya en yakın ve bağlı olanıdır.. Yani diyorum: İkide birde şu bu emtiaya, elektriğe suya zam yaparak milletin canını çıkarmayın. Gidin Ankara’ya durumu anlatın. Ha diyorsa ki “siz de ayağınızı yorganınıza göre uzatın” kabul etmeyin! Çünkü o yorgan artık kimseyi örtmeye yetmiyor!”  Milleti zıvanadan çıkarmadan ya istifa edin yada tedbirlerinizi alın…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar