Politikaya yansıması gereken şifreler… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Politikaya yansıması gereken şifreler…

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

Çalıştığım şirkette son dört yıl içerisinde Kuzey Kıbrıs ile ilgili ticari inisiyatifleri değerlendirmek için zaman ayırma fırsatım oldu.

Üzerinde çalıştığımız projelerden en önemlisi hayata geçti. Diğer iki-üç proje üzerinde çalışmalar devam ediyor.


Kuzey Kıbrıs’ın özel statüsünden olacak hayata geçirdiğimiz projenin üzerinde firmanın aldığı karar üzere biz durmadık. Duyulmuş olmasına rağmen basın da durmadı.

Projenin hayata geçmesiyle ilgili sınırlı sayıda yapılan yorumlarda da her ne anlama geliyorsa ‘’Arkasında herhalde Amerika var’’ diye yorum yapanlar da olmuş.

Yüklenilmek istenen siyasi boyutu bir kenara bırakırsak aslında bu projenin hayata geçirilmesi ile başarılan yeni nesil Kıbrıs Türkünün inanç, coşku ve odaklanması ile başarıldı.

Buna olanak sağlayan da işin ticari boyutunun tüm taraflar için karlı olacak bir iş modeline dayanmış olmasıydı.

Bu son iki cümle, içinde neye odaklanmamız ile ilgili ipuçlarını barındırmaktadır.

Kuzey Kıbrıs’ın şartlarına uygun farklı bir iş modeli ile dünya markası ‘’Kırmızılar’’ yerli bir firma ile üretim lisansı anlaşması yaptı. Bunun sonucunda da her ülkede olduğu gibi ayni dünya standartlarında iki yılı aşkındır Kuzey’de üretim yapılıyor.

Geçtiğimiz günlerde de üretici firma tüm dünyada standart olarak uygulanmak zorunda olunan toplam kalite denetiminden başarıyla geçti. Denetimi yapan da ana firma merkezinden görevlendirilen bir Yunanlıydı. Adaya Ercan’dan giriş yapmadı. Kuzeyde de konaklamadı. Ama denetimin sonunda tüm çalışanları toplayıp söyledikleri tüm çalışanlar için gurur ve motivasyon kaynağı oldu.

İşin hem üretim hem de daha önceden kurulmuş yine yerli bir firma tarafından yapılan satış ve dağıtım ayağı için risk alınarak Kuzey Kıbrıs şartlarında hatırı sayılır bir yatırım yapıldı. Tüm bunlar has be has Kıbrıs Türkünün sermayesi ve insan gücü ile başarıldı.

Türkiye ile birçok konuda ‘’yönetemezsin, yapamazsınız’’ tartışmalarının yoğunlaşarak yaşandığı bir ortamda oldu tüm bunlar.

***

Geniş bir zamana yayılan bu süreç içerisinde seçim sürecine de bazı yönleriyle ışık tutacağına inandığım için nasıl gözüktüğümüz ile ilgili gözlemlerimi paylaşacağım.

Yeni nesilde ekonomik olarak bir şeyler yapmak isteyen bilgili, potansiyel sahibi ama imkânsızlıkla karşı karşıya kalan bir kesim var.

Bunlar ikinci nesil ticaret ile uğraşan, adaya yüksek eğitimlerini tamamladıktan sonra geri dönmeyi tercih eden insanlarımız.

Benim tabirim ile Kıbrıs Türkü milliyetçisi bunlar.

Özgüvenleri tam olduğu için yerine göre hem Rum’a hem de Türkiye’ye yaptıkları uygulamalar ile ilgili bozuk atıyorlar.

İçinde birçok hissiyatı barındıran yaklaşım siyaset yelpazesinin sağını da solunu da ayni çatı altına toplayabilecek kadar geniş bir kümelenmeyi oluşturuyor.

Karşı karşıya kaldıkları imkânsızlık ilk anda düşünüleceği üzere maddi değil.

Daha farklı bir ihtiyaç var.

Özel sektöre yol göstericilik yaparak yabancı sermayenin ihtiyaçları ile örtüşecek işbirliği modellerini ortaya çıkaracak yetkinlik eksikliği var.

Yabancı sermayenin iş yapış şekli ve onlara yönelik işbirliği teklifinin nasıl yapılması gerektiği ile ilgili bilgi ve tecrübe eksikliği var.

Buna ek olarak aktif olarak Türkiye’yi devreye sokarak ticaretin genişlemesinin önündeki engelleri kaldırabilecek onları cesaretlendirecek devlet otoritesinin de eksikliği var.

***

Bu kesim üzerinde ‘’Kıbrıs Türkü’’ olmanın giderek partiler üstü bir aidiyet olduğunu gördüm.

Rum’a olan bakışın ve söylemin bu kesimin iç siyasetteki tercihleri ile örtüşmediğini gülümseyerek not ettim.

Kıbrıs Türkü olarak Rum’ a karşı bir şeyi başarıyor olmak yeri geldiğinde iç siyasetteki tercihlerdeki söyleme göre çok daha ağır bastığını gözlemledim.

***

Aidiyetin yüksek olduğu diğer nokta da sivil toplum örgütleri.

Sosyal hayatları içerisinde sığınılacak, oksijen depolanacak birer liman ve kaçış noktası olmuş sivil toplum örgütleri.

Sivil toplum örgütleri nezdinde bir şeyleri başarıp takdir ediliyor olmak ön planda. Başardıklarının, parçası oldukları sivil toplum örgütleri tarafından bilinilsin isteniyor.

***

Özel sektördeki bu yeni nesle ‘’sen yaparsın biz de arkandayız’’ diyebilecek siyasi irade lazım.

Kıbrıs Türkü olarak ‘’biz’’ duygusundan kopmayarak, bireysel olarak kendini tanıma ve bir şeyleri gerçekleştirme adına imkân sağlanarak bu kesimin genişlemesini sağlayacak siyasi iradenin ciddi bir çekim gücü yaratacağına inanıyorum.

Bu desteği söylemin ötesine geçirip araya ilgili sivil toplum örgütlerinin de girmesini sağlayarak başta Türkiye olmak üzere kapalı olan kapıları açabilecek ticaretin önündeki engelleri kaldırabilecek somut projeler lazım.

Türkiye pazarı, adada üretim yapmak için yatırım yapan Kıbrıslı Türk firmalara proje bazında değerlendirme yapılarak rekabet edebilecek şekilde açılması lazım.

Türkiye pazarında rekabet edebilmek için verilecek destek yapılacak olan yatırımın geri dönüşünde ölçek kazandırmak amaçlı olmalı.

Türkiye pazarına rahat bir şekilde girebilmek adaya yapılan yatırım için bir nevi ‘’sigorta poliçesi’’ niteliğinde olmalı.

Nihai pazar hedefi Türkiye pazarı olmamalı.

Verilecek olan teşvik yapılacak olan yatırımın geri dönüşünde alınacak olan riski minimize etmeye yönelik cesaretlendirici olmalı.

Türkiye’deki yerli firmalara ise turizm dışında Kuzey Kıbrıs’a yapacakları istihdam yaratacak yatırımlar için hem KKTC hem de TC de vergi indiriminde kullanacakları teşvikler sağlanabilir.

Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı ortaklı firmalara Kuzey Kıbrıs’ta yapacakları yatırımlar için daha da cazip teşvikler verilebilir.

Bu firmaların TC devleti nezdinde takip ettikleri o kadar büyük ve önemli konular var ki, devlet ile olan ilişkilerini sıcak tutmak adına adaya yapabilecekleri finansal geri dönüşü olan işler hiç ummadığınız yatırımları adanın kuzeyinde hayata geçirebilir.     

Verilecek olan teşvikler Kuzey Kıbrıs ekonomisini yalnızca turizme dayalı olmaktan çıkarıp bölge için ihracata yönelik hafif sanayi, hızlı tüketim malları ve paketleme için üretim üssü olmaya müsait hale getirmek olmalı.

***

Diğer gözlemim de yalnızca içe dönük ve kamu maliyesi üzerinden siyaset yapmaya odaklıyız.

Siyaset kurumları, özel sektörü güçlendirerek istihdam ve geliri artırmaya yönelik fikir ve düşüncelere yabancı kalıyor.

Aslında inanılanın aksine dış dünyanın parçasıyız. Varlığımız da var ama ağırlığımız yok.

Ağırlığımızın olmaması da ambargolardan dolayı değildir. Batı dünyasındaki firmaların dünyanın her köşesinde zorlandığı bir ortamda rekabetçi ve bürokrasiden arındırılmış şartları sunduğunuz anda aklımızın ucundan geçirmeyeceğimiz firmalar ambargoyu tanımaz bir şekilde çözüm üretebilir.

Yapılana kadar imkânsız gibi gözüktü ama ben bunu hayata geçirdiğimiz projeyle bizzat yaşadım ve gördüm.   

Başımızı kaldırıp bulunduğumuz bölgeyle ve Türkiye ile birlikte ne yapabiliriz diye düşünmek lazım. O kadar çok fırsat var ki.

Düşünmeyince, fikirleri sonuna kadar takip edip projelendiremeyince olmuyor. Halkın Partisinin hafta içinde açıkladığı projelerinin içinde bu yönde ipuçları olduğunu görmek umut vericidir.

***

Bu toplum bundan sonra ileriye gidecekse bu ancak özel sektörün kabuğunu kırmasına, devletimizin hizmetkârlığı ve Türkiye’nin de ‘’ağalığı’’ değil ‘’ağabeyliği’’ ile olacak.

Türkiye’yi ağabeylik rolüne zorlayacak olan da, özel sektörün hizmetkârı rolünü üstlenecek olan da devletimizdir.

Fikir üreterek talepkar olacak, kendi sermayesini istihdam yaratacak şekilde işe yatırmaya hazır olacak olan da bizim kendi özel sektörümüzdür.

Hem Kıbrıs sorununun çözümünde hem de iç siyasetteki başarı özel sektördeki bu yeni neslin desteklenmesi ve sayısının artırılmasından geçiyor.

Rum da giderek ticari alandaki ağırlığının elinden kayıyor olduğunu görse de görmemezlikten gelmeye, inkâr sürecine girerek bunu kendi toplumuna da anlatmaktan kaçınmaya bir yere kadar devam edebilecektir.

Bunu çözüm olsun ya da olmasın şu an izlenmesi gereken bir yol ve fırsat kapısı olarak görüp üzerine gitmemiz lazım.

Düne değil bugüne ve yarına bakmak lazım.

Bu gözlemlerin siyasette de bir karşılığı olması durumunda çözümün devletimizi ortadan kaldırmakta olmadığı çok daha net ortaya çıkacaktır.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar