Özgür: Çözümün anahtarı enerji olacak - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Pazartesi, Nisan 29, 2024
Röportaj

Özgür: Çözümün anahtarı enerji olacak

“ENERJİ KORİDORU ÇÖZÜM SAĞLAYACAK”:  Enerji konusunun bölgenin stratejik durumu nedeniyle Kıbrıs sorununun çözümünü gerekli kıldığını söyleyen Özgür, “Kıbrıs AB’nin belirlediği Güney Enerji Koridoru’nda yer alıyor. Bu koridorda enerji güvenliği için Kıbrıs sorununun çözümü önem kazandı” dedi

“KIBRISLI ÇÖZÜM”: Özgür: Kıbrıs sorununda aktör olmak için Kıbrıslı Rumlarla ve Türkiye ile vizyonlarımızı örtüştürmemiz gerekir. AB üyeliğinde bunu başaramadık. Bölgede enerji güvenliği ihtiyacı benzer bir fırsattır. Bu kez birlikte niye başaramayalım?” dedi


“ÇÖZÜME ODAKLANMALIYIZ”: Çözüme odaklanılması gerektiğini söyleyen CTP Lefkoşa Milletvekili Birkim Özgür, 1-2 yıl içinde federal devletin kurulması gerektiğine işaret etti

Baykan Gürses Özdağ

Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler Lefkoşa Milletvekili Birikim Özgür, Kıbrıs sorununun çözülmesinde enerji konusunun çok büyük bir önem arz ettiğini söyleyerek buna rağmen müzakere masasında enerji konusunda bir bilgi ve strateji çalışması yapılmadığına dikkat çekti.
Özgür, “Güney Enerji Koridoru’ndaki varlığımızla Avrupa’nın enerji kaynaklarını çeşitlendirme çabalarından gelir elde etme stratejisi geliştirmemiz gerekirken diğer yandan da enerji verimliliği konusundaki hassasiyetlerini de gözetmeliyiz” dedi.
“Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesi projesini iyi değerlendirmek lazım” diye konuşan Özgür kablo ile elektrik projesinde en büyük avantajın dış kaynağa erişim kolaylaması olduğunu söyledi. Özgür, toplumsal çıkarları gözetmek gerektiğini ifade ederek federal çözümün parametrelerini akılda tutmanın önemine vurgu yaptı.
Birikim Özgür, Kıbrıs sorunundan, enerjinin çözüme etkisine kadar bir çok konuyu Havadis’e değerlendirdi.

Soru: 2004 referandumu sonrasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özgür:
2004’te talihsiz bir referandum süreci yaşamıştık. Kıbrıslı Türkler gerçekten inanmıştı çözüme ancak 1 Mayıs 2004 sonrasında AB müktesebatı kuzeyde askıda kaldı. Bunun ciddi dezavantajlarını 10 yıldır yaşıyoruz. AB ile sağlıklı ilişkiler kuramadığımız için reformlarımız yavaş ilerliyor. Kamuda ve özel sektörde nitelik sorunumuz büyüyor. Ekonomik alanda neredeyse yerimizde saydığımızı bile iddia etmek mümkün. Dünyanın değişim hızına yetişemiyoruz ve tabi bunun çok ciddi bedelleri ile karşı karşıya kalıyoruz.

Soru: Reformları Kıbrıs sorununun çözümü ile mi ilişkilendiriyorsunuz bu durumda?
Özgür:
1974 sonrasında biz ekonomik sürdürülebilirliği olmayan bir sistem kurduk Kuzey’de. Gelirlerimiz tüketimimize göre oldukça düşük düzeyde kaldı. Soğuk savaşın bitmesiyle Kıbrıs sorunu çözülemese de dünya hızla değişti ve ekonomik zemini güçlü olmayan bir sisteme sahip olmanın dezavantajlarını daha fazla hisseder olduk. Özellikle 2008 küresel finans krizi ile birlikte bu iyice ayyuka çıktı.
Artık Türkiye bize eskiden olduğu gibi sorgusuz sualsiz dış kaynak aktarmıyor. Türkiye’nin kamumuza daha fazla kaynak aktarmasına dönük Kıbrıs Türk siyasetinin alışılagelmiş yaklaşımları da artık geçerliliğini yitirdi. Kamumuz sürekli zarar üretiyor ve reform ihtiyacı bu anlamda artıyor. Buna rağmen hâkim anlayış hâlâ daha değişmedi. İç dinamiklerimiz zihniyet devrimi için yeterli olamıyor. Gerçek budur.

Soru: Kıbrıs sorunu çözülemezse ne olacak?
Özgür:
2004’ün en belirgin özelliği Türkiye’nin artık suçlanan taraf olmaktan kurtulmuş olmasıydı. Yine benzer bir süreç yaşanırsa Türkiye radikal bir karar alıp en iyi ihtimalle bize sadece proje ve teknik destek bazlı dış yardım yapabilir. Bu durumda biz de değişmek zorunda kalırız. Böyle bir durumda güçlü bir ekonomiye sahip olmamızın doğrudan Türkiye ekonomisi ile entegrasyona bağlı gelişeceği söylenebilir. 

Soru: Çözüm sağlanamazsa güven artırıcı önlemler bir hal çaresi olur mu?
Özgür:
Biz şimdi sadece ama sadece çözüme odaklanmalıyız. En ideal durum federal devletin 1-2 yıl içinde kurulmasıdır. Eğer bunu başaramazsak da en azından bizi kesin federal çözüme ulaştıracak bir sürecin parçası olarak birtakım açılımları sağlamak zorundayız. Kıbrıs Türk liderliğine düşecek görev bu olsa gerek ki bu da reformlar için yeni bir dinamik yaratabilir.

Soru: 2004’te ulaşılamayan çözüme bugün bizi ulaştırabilecek yeni dinamikler bulunuyor mu?
Özgür:
Ben enerji konusunu çok önemsiyorum. Sadece Kıbrıs’taki doğal gaz kaynakları veya Türkiye’den gelecek su değil kastettiğim. Kıbrıs AB’nin belirlediği Güney Enerji Koridoru’nda yer alıyor. Bu koridorda enerji güvenliği için Kıbrıs sorununun çözümü önem kazandı. Bu kesinlikle küçümsenmemelidir. ABD de bunu destekliyor.

Soru: Enerji neden önemli? Biraz daha açabilir misiniz?
Özgür:
Güney’de de ekonomik sorunlar var. Onlar da gelirlerini artırmanın ve reformlarını sorunsuz hayata geçirebilmenin ve borçlarını ödeyebilmenin yollarını arıyor. Krizin ardından enerji ihraç eden ülke olma stratejisi ile hareket etmeye başladılar.
Biz de gelirlerimizi artırmak ve ekonomimizi güçlendirmek istiyoruz. Benzer bir bilinç gelişiyor her iki tarafta da. Enerji sektörü bu bağlamda önem kazandı. Enerji Kıbrıslılar için yeni bir gelir kapısı olacak. AB’nin bu alanda geliştirdiği politikalara uyum ve bu politikalar doğrultusunda adım atabilme kapasitemizi artırmamız lazım. Çözüm, istikrar ve enerji güvenliği bu kapasite oluşumunun en önemli bacağıdır bana göre. Rumlar çözümü beklemeden bu konuda çalışmaya başladılar. Biz de çözümü beklemeden toplumsal vizyonumuzu bölgedeki enerji politikaları ile uyumlaştırmalı ve bu yolla ekonomik dönüşüme hazırlanmalıyız.

Soru: Hazırlanıyor muyuz peki?
Özgür:
Bilgim dahilinde herhangi bir vizyon ve strateji çalışması mevcut değil. Müzakere masasında çözüm perspektifimize anlam katmak ve iki toplumun geleceğe dönük işbirliği için somut zeminler geliştirmek bakımından bu konuya özel önem vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Alışılagelmiş argümanlarla çözüm konusunda proaktif olamayacağımız çok açıktır.

Soru: AB’nin Kıbrıslılardan beklentisi nedir?
Özgür:
AB bölgemizdeki enerji kaynaklarının Avrupa’ya aktarımını sağlamak istiyor. Aynı zamanda Avrupa kıtasındaki enerji sistemlerini birleştirerek yerel kaynakları etkin ve verimli şekilde kullanabilmeyi öngörüyor. Kaynak çeşitliliği ve kaynakların etkin kullanımı bir arada ele alınan konulardır AB açısından. AB Türkiye’yi tüm bu konularda ortak olarak görüyor. Kıbrıs da bu bağlamda Türkiye ile ortak çalışacak. Hem doğal gaz hem elektrikte bizden beklenen budur.

Soru: ABD’nin kendi çıkarları doğrultusunda çözüme dönük girişimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özgür:
AB’nin politikalarını anlamaya çalışırken ABD’nin konumunu iyi okumak lazım. ABD küreselleşme projesinde yeni açılımlara hep arka çıkmıştır bugüne kadar. Burada yeni bir enerji inisiyatifi varsa ve bu bağlamda küreselleşmenin evrimleşmesine katkı yapacak gelişmeler yaşanacaksa ABD bununla ilgili duyarlılık sergileyebilir ve çabaları destekleyebilir. İstikrar ve enerji güvenliği bağlamında siyasi tıkanıklıkların aşılabilmesi ve küreselleşmenin evrimleşme sürecinin devamı için girişimler yapması normaldir. Çünkü ABD’nin de etkinliğini sürdürebilmesi dünyada küreselleşme perspektifinin tıkanmamasına bağlıdır.

Soru: Dış güçler mi çözecek Kıbrıs sorununu?
Özgür:
Birileri birilerinden etkilenmek durumda değil aslına bakarsanız. Her ülke kendi vizyonuna göre hareket ediyor bugün. Tek kutuplu bir dünyada yaşamıyoruz. Benim dediğim de zaten bizim bu olup bitenleri anlayıp kendi çıkarımıza dönük bu süreçlere entegre olmamızdır Kıbrıs Türk halkı olarak. Bunun arayışı içerisinde olalım, buna uygun bir vizyon oluşturalım. Çünkü bizim de gelirlerimizi artırmak gibi bir yükümlülüğümüz var. Toplumumuzun önünü açmamız lazım. Ortaya bir şeyler koymamız, açılımlar yapmamız ve sosyal, kültürel varlığımızı sürdürebilmemiz şart. Dünyaya bağlanma dediğimiz hadise bu zaten. Tam tersine ABD’yi, AB’yi, Türkiye’yi hatta Kıbrıslı Rumları ötekileştirmek ve onların çıkarları ile kendi çıkarlarımızı örtüştürmek yerine karşıtlıklar üzerinden yol almaya çalışmak sadece ama sadece bizim yok oluşumuzu hızlandıracaktır mevcut dünya koşullarında.

Soru: “Kıbrıslı çözüm” rafa mı kalkıyor bu durumda?
Özgür:
Bu da bizim vizyonumuza bağlıdır. Eğer büyük güçlerin niyeti enerji politikaları bağlamında bölgede istikrarı ve güvenliği sağlamaksa, bizi vizyonsuzluk koşullarında ciddi riskler de bekliyor olabilir. Onlar açısından amaç Kıbrıs’ta çözüm olmadan da hasıl olabilir. Bu durumda biz baypas edilmiş oluruz. Süreç farklı noktalara varır. Unutmayalım ki biz tek başımıza ne Kıbrıslı Rumlar ne Kıbrıslı Türkler güvenliği tehdit eden unsurlar değiliz.
Bizim bu oyunun aktörü olmak adına Kıbrıslı Rumlarla ve Türkiye ile vizyonlarımızı örtüştürmemiz gerekir. AB üyeliğinde bunu başaramadık. Bölgede enerji güvenliği ihtiyacı benzer bir fırsattır. Bu kez birlikte niye başaramayalım? Enerji oyununda aktör olmak adına hem Kıbrıs’ta çözümün hem de Türkiye ile ilişkilerde karşılıklı bağımlılık ilkesine dayalı yeni, eşitlikçi, çağdaş ilişkilerin geliştirilmesi adına söyleyecek bir sözümüz varsa eğer, Kıbrıslı çözüm de anlam ve nitelik kazanır. Dış dinamikler önemlidir ama dış dinamiklerin oluşturduğu yeni fırsat pencerelerinden yararlanıp yeni Kıbrıs’ı birlikte yaratmak bizim elimizdedir. Bu nedenle Güney’de ve Kuzey’de çözüm siyasetini ezberlerden kurtarıp ileriye taşımamız, toplumlarımızı çözüm yönünde seferber etmemiz gerekir.

Soru: Kıbrıs ile Türkiye arasında öngörülen elektrik enterkonnekte projesi bu tablo dışında değerlendirilebilir mi?
Özgür:
En büyük yanlışlarımızdan birisidir bu. Bölgede olup bitenleri ve Kıbrıs sorununun çözümü açısından önemini hiç anlamaya çalışmadan içte bu konuda yıpratıcı tartışmalar yaşıyoruz. Küçük hesaplarla çok yanlış bir zamanda ve zeminde kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz. Avrupa kendi içinde kaynakların verimli kullanımını sağlamak için ağlarla birbirine bağlanmış. Alternatif enerjinin ortak kullanımını özendirmeye çalışıyor. Biz bir taraftan Güney Enerji Koridoru’ndaki varlığımızla Avrupa’nın enerji kaynaklarını çeşitlendirme çabalarından gelir elde etme stratejisi geliştirmemiz gerekirken diğer yandan da enerji verimliliği konusundaki hassasiyetlerini de gözetmeliyiz. Bu da Avrupa Elektrik Enterkonnekte Sistemi’ne bağlanmamızı zorunlu kılıyor. Birtakım hadiseleri sürekli Kıbrıs sorununun çözümü sonrasına erteleme hastalığımız bu konu özelinde maalesef çözüme katkı yapmamızı da engeller bir hal almıştır.

Soru: Daha pahalıya mal olsa bile kablo projesi hayata geçirilsin mi demek istiyorsunuz?
Özgür:
Fizibilite çalışmalarında finansal ve finansal olmayan avantajlarla dezavantajları birlikte değerlendirebilmeliyiz demeye getiriyorum. Siyasi açıdan AB politikaları ile uyumlu bir projeyi şimdiden başlatmanın çözüme katkısı olacağı inancındayım. Ancak şu da bir gerçek ki mevcut yapıda da arz güvenliğini artırmak, maliyetleri düşürmek ve çevre kirliliğini azaltmak için ihtiyaç duyulan yatırımları gerçekleştirebilecek kaynaklardan yoksunuz. Bu bizim gerçekliğimizdir. Halbuki bu proje sayesinde doğru finansman modelleri ile kamumuz açısından sıfır maliyetle halkımız için daha ucuz kaynaklara erişim imkânı doğacak. Esas olan budur. Alternatiflerine kıyasla bu projenin en büyük avantajı dış kaynağa erişim kolaylığıdır. İşin siyasi ve sosyal boyutları dikkate alınmalıdır elbette. Toplumsal çıkarlarımızı gözetelim, federal çözümün parametrelerini akılda tutalım ve bu projeye yön vermek adına proaktif olalım. Korku ve atalet en büyük düşmanımızdır çünkü mevcut yapı her gün biraz daha batağa saplanıyor. Teknecik’teki buhar santralleri ekonomik ömrünü tamamladı ve verimsiz çalışıyor. Şöyle veya böyle yeni yatırımlar gündeme gelecek bu alanda kaçınılmaz olarak.

Soru: Niye yavaş ilerliyor peki bu proje ile ilgili süreç?
Özgür:
Anladığım kadarıyla sessiz çoğunluk bu projeyi desteklese de toplumsal alanda birtakım hassasiyetler var. Kıb-Tek çalışanlarının işsiz kalması veya elektrikte dışa bağımlılığın artması gibi. Bunlar yersiz korkular değil ancak çareleri var.
Kablo bir açılımdır. Mevcut yapıdan sürdürülebilir bir yapıya geçiş için bu açılımı yapmamız gerekiyor. Gerekli düzenlemeleri hayata geçirirken hem çalışanların durumunu hem de bağımlılık riskini değerlendirip gerekli önlemleri alabilirsiniz. Bu işin hukuki altyapısının toplumsal kaygılar gözetilerek şekillendirilmesi için her dönem bugünkü kadar müsait olmayacaktır.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar