Oyuncak ve oyun sadece çocukluğumda kalmış anılar değil mesleğim gereği bu güne kadar benimle olan bir gerçekliktir. Dünyanın neresine gitsem elimde bir oyuncakla geri dönerim. Montessori eğitim sistemine hayranlığımın derecesini açtığımız okullarda ahşap eğitici materyalin raflarda çocuklarla buluşmasını ısrarla 13 yıldır korumakla kanıtlayabilirim ancak. Kısaca oyunun ve oyuncağın geçtiği her yerde varım. Dünyanın her yerinde olan ama bizim ülkemizde olmayan bir oyuncak müzesi hayalini de eminim birçok kişi ile beraber kurmuşuzdur. Hatta bu hayali küçük seslerle oyuncak koleksiyoncu arkadaşım Özel Duruya ve sevgili Nügen Duruya fısıldamışımdır. Gelelim bu kadar ön sözü sarf etmeme neden olan sosyal medyada afişini görünce heyecan duyduğum güzel oluşuma. Afişte şöyle yazıyordu
Oyuncağın Bir Asrı Sergisi
1850-1950 yılları arasında Moderin Oyuncağın Öyküsü
12 Şubat 2024-9 Mart 2024 Arapahmet Kültür evi .
Torunlar küçük olsada çocukların beyinlerinde kokular , dokular bazı görüntüler yer eder deyip ma aile sergiye gittik. Serginin çok dik merdivenlerinden çıkmak çoluk çocukla bizi zorlasa da , odaya gidince büyülendiğimi söyleyebilirim. Camekânlarda bir asırdır korunup bize ulaşamayı bekleyen birçok oyuncak ve dönemine ait bilgiler vardı. Oyuncağın tarihi ile ilgili bilgiler duvarlarda asılıydı.
Oyuncak kelimesinin yazılı olduğu bilinen en eski objenin bir yo-yo üzerindeki Yunanca tanım olduğu , en eski oyuncaklardan birinin top olduğu, ortaçağda savaş ile ilgili nesnelerin oyuncak olarak üretildiği, sanayi devrimine kadar oyuncakların elde ve zararsız maddelerden üretildiği , sonrasında plastiğe geçildiğini okuyarak bilgilendik.
Koleksiyonda Montessori materyalleri ile karşılaşmak beni daha çok heyecanlandırdı. Hareketli kırmızı harfler dediğimiz materyalleri sınıflarmızda hala kullanıyoruz Görüntü 100 yıllık Montessori sisteminin materyal atalarının Kıbrıs’ı ziyarete gelmesi gibiydi. Maria Montessori oradaydı. Ayrıca küçük ahşap pembe blokları da oradaydı. Koleksiyonda yer alan kuklalar 19. yy aitmiş. Kağıt hamurundan kafası ,kumaştan gövdesi olan kuklalardan yıllarca biz de köy okullarında ürettik deyip onur duydum öğretmenlerimizle. Şu an birçoğumuzun evinde olan sallanan atın geçmişi 1850 ‘ler dayanırmış.
Sergiyi gezip görmeniz gerekiyor eminim siz de kendinizden birçok şey bulacaksınız .
Kimler mi ortaya irade , çaba ve aşk katarak bu sergiyi gerçekleştirdi ? Nazar Erişkin ve Halil Duranay. Koleksiyonlarını bizimle paylaşıp farkındalık yarattıkları için tüm çocuklar ve toplum adına onlara teşekkür ediyorum. Bu farkındalığın yurdumuzda bir oyuncak müzesi açmasına vesile olmasını umut ediyor, bu konuda ortaya konulacak fikir ve çaba gösterecek olanların yanında olmak istediğimi belirtirim.