Otyomobil meselesi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Otyomobil meselesi

Ahmet OkanAhmet Okan

1958 yılının 19 Şubat’ında Kıbrıs antlaşması imzalanmıştı.

O güne kadar ortalık toz dumanken,


Antlaşma imzalanınca dönemin Türk toplumu liderleri antlaşmanın detaylarını halka anlatmaya başlamışlardı.

Heyecan büyüktü.

Yapılan antlaşmanın Türk toplumunun lehine olduğu vurgulanıyor, “zafer” diye niteleniyordu…

O güne kadar Kıbrıslı Türkler “azınlık” statüsündeydiler ve bu durum yapılan antlaşma ile bozuluyor, “toplum” statüsüne yükseltiliyordu ki, antlaşmaya göre adada iki ana toplum olacaktı.

Heyecanın büyüğü bundan kaynaklanıyordu.

Varılan antlaşma üzerine Dr. Küçük sıcağı sıcağına şunları söylüyordu:

“Arkadaşlar, 150 seneden beri sürüncemede olan ve bir çıkmazda bulunan Kıbrıs meselesine bir son verilmiştir. Öteden beri cemaatimizin sesi duyulmuyor, sözü dinlenmiyor, feryatları işitilmiyordu. 19 Şubat andlaşması ile eşit haklara sahip tam bir cemaat olarak ortaya çıkıyoruz. Bu memleketin Efendisi olarak kendi kendimizi idare hakkını kazanmış bulunuyoruz.” (Ahmet An, Kıbrıslı Türklerinin Siyasal Tarihi, 1930-1960).

Görüldüğü gibi meselenin mazisi 150 seneydi!

Aynı şekilde Federasyon Başkanı Rauf Denktaş da halka şöyle sesleniyordu:

“Şimdiye kadar sunulan çeşitli planlarda Kıbrıs Türk Cemaatine küçük bir azınlık olarak bakıldı, fakat Zürih andlaşması ile büyük bir cemaat kabul edilmiştir. Şimdi bütün bu tehlikeleri atlatmış bulunuyoruz…” (Aynı kaynak).

Ahali şaşkındı çünkü perde gerisinde neler olup bittiğini bilmiyor, gelişmeleri liderlerinden öğrenmeye çalışıyorlardı.

Hatta bu işten kuşku duymaya devam edenler antlaşmanın olduğu günlerde proteste mitingleri düzenliyorlar ancak hiç beklenmedik yerden, yine toplum liderlerinden adeta zılgıç yiyorlardı.

Nitekim Atatürk enstitüsü öğrencileri ile Adnan Menderes Kız Lisesi öğrencileri 20 Şubat günü yapılan mitinge katılmışlar ancak yetkililerin bu mitinge karşı çıkmaları ile daha sonra özür dileyen açıklamalar yapmışlardı…

Kıbrıs Cumhuriyeti kurulacaktı.

Anlaşma buydu ve Cumhuriyetin ilan edilmesi süreci başlamıştı.

Daha düne kadar karanlık bir dönemi yaşayan ahalinin aklı karışmıştı.

Gerçekten her şey yoluna mı girecekti, yoksa bu işin altında bir bit yeniği mi vardı?

O güne kadar liderler eşliğinde ve yeraltı örgütlerinin organizasyonlarıyla meydanlardan inmeyen ahaliye bu işi anlatmak pek kolay olmayacaktı!

Ahalinin anlayabileceği şekilde en iyi açıklama Osman Örek’ten gelmiş, varılan anlaşmanın ruhunu şöyle izah etmişti:

“Zürih Anlaşması Kıbrıs Türkleri için hukuki bir zaferdir. Zürih Anlaşmasını bir otomobile benzetebiliriz. Otomobilin direksiyonunu Makarios elinde bulundurursa, Dr. Fazıl Küçük de frenleri kontrol altında tutacaktır. Otomobili Makarios uçuruma sürükleyecek olursa, Dr. Küçük onu frenleyerek koruyacaktır.” (Aynı kaynak).

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar