Bu haftadan itibaren sizlere, perşembe ve pazartesi günleri, Havadis gazetesinin bana ayırdığı bu köşeden sesleneceğim için çok mutluyum. Öncelikle, bana bu imkanı tanıyan Havadis gazetesi yetkililerine teşekkür ederim. Bu köşeyi yazma amacım, yanlış gördüğüm konuları halkın içinden biri olarak dile getirerek, yetkililerin dikkatini çekmektir. Başarır mıyım? Onu da zaman içerisinde göreceğiz.
***
Kanser illeti son zamanlarda gerek yediğimiz içtiğimiz gıdalar gerekse çevresel faktörler sonucu artış göstermekte ve biz, koruyucu sağlık sistemi şurada dursun, hastalarımıza ilaç bile sağlayamayacak bir duruma gelmiş bulunuyoruz.
Bu sorunlar bugün mü ortaya çıktı? Geçmiş hükümetlerin bu çorbada tuzu yok mu?
Öyle çok hatalar yapıldı ki çorbanın da Kıbrıs’ta yaşamanın da tadı tuzu kaçtı!
Popülizme teslim olan siyasilerimizin tek derdi, bir sonraki seçimler olunca bizler ne kadar da bu durumlardan şikayet edersek edelim, adeta; kör, sağır ve dilsizi oynuyorlar.
Ben, sağlık sektöründe çok uzun zaman çalışmış, bu yolda çok kavgalar vermiş bir babanın kızıyım ve bu duruma isyan ediyorum.
Her gelen sağlık bakanı yeni bir hastaneden söz ediyor. İcraat yapılıyor mu? Tabii ki hayır, yapılmayacak da. Sözüm ona, iş yaptı görünme çabası…
Çizilen projeler, Türkiye ile görüşmeler, şehir plancılarının yanlış demesine rağmen, ısrarla belirlenen yanlış konumlar ve sonuç sıfır!
Hastane yapılmasın mı? Elbette yapılsın ama öncelik, mevcut sağlık koşullarımızda dört duvarda değil. Bir hastanenin verimli olabilmesi için personelinin tam olması, cihazların eksiksiz olması, bakım onarımı yapılmış ve sürekli kesintisiz hizmet vermesi gerekmektedir. Tüm bunların yanında hastanenin alt yapı sorunlarının giderilmesi ve ilaç eksikliklerinin tamamlanması gerekmektedir.
Bunlar yeterli mi? Değil! Bir türlü E-devlet olamadık mesela. Tüm yaşayanların kayıtları yapılmadı. Kimin ne hastalığı var bilinmiyor! Veri yok!!!
Her adımda para gerekli deniliyor? Para gelecek yatırım yapılacak, elbette paraya ihtiyaç var ama parasız yapılabilecek, yalnızca siyasi irade gerektiren yerlerde de çuvallıyoruz. Peki ülke ve özellikle sağlık sistemi bu denli çıkmazda iken var olan kaynakları havaya atmak yerine doğru kullanmak gerekmez mi?
Mesela bu yıl bütçede siyasi partilere katkı payı 17 milyon TL ye yükseltildi.
Halk ilaç yok diye sürünürken, birer birer hastalıklara teslim olurken, bu kaleme para ayrılıp sağlığın hiçe sayılması beni derinden yaralamaktadır.
Sayın Ali Pilli için özellikle Güzelyurt halkı çok güzel sözler söylüyor ve iyi bir hekim olduğu konuşuluyor. Bu bir doktor için gerçekten gurur vericidir ama bir gerçek varsa, bakan olarak görev aldığı günden beri bir başarı öyküsü yok! Sayın Bakanın ağırlığını koyması ve yeni bütçeden ciddi bir pay alması gerekmektedir. Bu ülkede belli bir zümreye yarayacak sosyal konutlara değil, toplumu kucaklayacak sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirecek yatırımlara öncelik verilmelidir.
