“Zücaciye dükkanına giren fil…”
Dünyanın bir zücaciye yani kırılan eşyaların satıldığı bir dükkan olduğunu var sayarsanız ABD Başkanı Trump’ı da bir fil, vay o dükkanın haline.
Dünyamız da Trump’ın yıkıp-geçtiği bir yer haline dönüşmek üzere.
Üstelik nevrotik bir şekilde bunu yapıyor.
Bir yandan temsil ettiği petrol ve silah tekelleri için dünyayı kırıp geçiriyor, diğer yanda dizginleyemediği nevrotik (hastalıklı) egosu yüzünden akla hayale gelmeyecek işler yapıyor.
Çin ile giriştiği ticaret savaşı temsil ettiği tekellerin istediği idi.
Seçilmeden önce de “Çin’i durdurup dize getireceğiz” diyordu.
Bunun nedeni ucuz Çin mallarının Amerika piyasasını ele geçirmesi ve Amerika’nın icadı olan serbest ticarete dayalı globalizmden Amerika’daki şirketlerin zarar görmesiydi.
Trump, iktidara gelir gelmez Çin ile ticaret savaşına tutuştu.
Tabiidir ki Çin de karşılık verdi.
Bu savaşın bedelini gelişmekte olan onlarca ülke ve milyarlarca insan ödedi.
Daha fazla fakirleşerek.
Peşi sıra, Kuzey Kore ile adi Hollywood filmlerinin kopyası bir ego gösterisine tutuştu.
Nükleer silahların havada uçuştuğu, balistik füzelerin ülkelerin üstünden uçtuğu, sanal gerçeklik ile delice atıp tutmaların bir birine karıştığı, “gelirim ve seni ezer geçerim” gibi mafyavari tehditlerin kullanıldığı ve tüm dünyanın anlamadığı bir durum.
Trump sanki de çok sevdiği atari oyunlarını tatbik ediyordu.
Önceki Amerikan başkanları mesai bitiminden sonra uzmanlarıyla buluşup, dünyanın durumunu konuşurlarmış da Trump, mesai bitiminden sonra yatak odasına kapanıp atari oynarmış.
İşte dünya, böylesi birinin eline kaldı.
***
Trump’ın Çin ile giriştiği ticaret savaşı veya Kuzey Kore ile oynadığı atari oyununu bir yana koyabilirsiniz de daha dün Türkiye’ye savurduğu “sizi ekonomik olarak mahvederiz” tehdidini ne yapmalıyız.
Türkiye gayet istikrarlı bir şekilde “Suriye’de terör koridoru kuruluyor, Amerika’da buna destek veriyor” diye şikayet edip durdu.
Amerika’yı sürekli eleştirdi.
Nihayetinde, (hayret verici bir şekilde) Trump bir gece “tamam buralardan çekiliyoruz, alanı müttefikimiz Türkiye’ye bırakıyoruz, DAEŞ ile artık onlar savaşsın” dedi.
Hatta tarih verdi ve geçtiğimiz yılbaşı için “asker çocuklarımız yılbaşını evlerinde geçirmeyi hak ediyorlar” dedi.
Hem bölge karıştı hem de Amerika.
Bölgede Türkiye’nin terörist saydığı Kürt unsurlar “Amerika bizi bırakma” diye ağlaşmaya başladılar.
Amerika’daki “müseccel düzen” yani Trump’ın dışındaki devlet yapısı Trump’ı dize getirdi.
Trump dün bir tweet atarak “Kürtlere dokunursa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederiz” dedi.
Rahip operasyonunda Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulayıp sonuç aldı ya, şimdi de çark ederek bu kez Kürtler için aynısını devreye sokmaya çalışıyor.
Türkiye’ye şunu diyor;
“Doları yükseltirim, Türk Lirası’nı pul ederim, seni fakirleştiririm.”
Türkiye’nin buna cevabının ne olacağını hep birlikte göreceğiz.
Benim sözün içimizdeki “Amerikan Muhibbilerine (aşıklarına).
Bu Trump’tan bir cacık olmaz.
Trump’tan Kıbrıs’ta barış ve anlaşma bekleyen ölü gözünden yaş bekler.
Benden naçizane tavsiyeler size.
Artık bir sonraki seçimleri bekleyeceksiniz…
