OLAĞANÜSTÜ DURUM YANLIŞ ANLAŞILIYOR… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

OLAĞANÜSTÜ DURUM YANLIŞ ANLAŞILIYOR…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Son günlerde gelen en güzel haber, virüs pozitif çıkanların durumundaki iyileşme. Güneydeki iki vaka taburcu edilirken, kuzeyde ilk Alman hastanın durumunun iyiye gittiği açıklandı.

Kuzeyde ve güneyde aynı tedavinin aynı ekipmanlarla uygulanabildiğine inanmak istiyorum. Onun için bu gerçekten güzel bir haber.


Ancak insanların kafası karışık. Çoğunluk sokakları doldurmaya devam ediyor. Yakın temastan kaçınma kuralına riayet neredeyse sıfır.

Rehberleri gördünüz, arkadaşlarına moral vermek için on, on beş kişi toplanmışlar kucak kucağa otelin önünde fotoğraf çekiyorlar. Yukarıda da karantina altındakiler onların arasında da mesafe yok.

Bir UBP milletvekilinin insanlarla iç içe piknik fotoğrafı, daha neler… Acaba piknik yerlerini basan polis UBP milletvekilini de görmüş müdür?

İşte bunun için olağanüstü durum ya da hal ilanı şart diye savunmuştuk. Böyle durumlarda insanlara bazı şeyleri zorla yaptırmanız gerekir.

Toplumun çoğu bunu sokağa çıkma yasağı olarak algıladı. Ben de diyorum ki, siz çıkmayın; çıkmadığınızda zaten kendinizi korursunuz.

İnsanları eve kapatmak kolay iş; bakıyorum, hükümet de sokağa çıkma yasağından bahsetmeye başladı. Ama bunun getireceği yokluğu, ihtiyaçları düşünmüyor kimse.

Olay sokağa çıkmamak değil, devlet her türlü gücüyle bizi bu illetten korumalı. Bunun için olağanüstü durum şart. Zor olan, sokağa çıkma yasağına gerek kalmadan, devletin elindeki tüm olanakları seferber etmesi.

Bir ortak akılla, Cumhurbaşkanının da hükümetin de içinde olduğu, görünür olan bir kriz merkeziyle, hekimi, polisi, ekonomi uzmanı, çalışma müfettişleri ve daha birçok uzmanla planlama yapılması, alınacak ortak tedbirlerin bir tamam uygulanması.

Günde birkaç kez siyasilerden mesaj alacağımıza, gelişmeleri uzmanlardan duymalıydık. Dikkat ediyorum da, her konuşmanın satır aralarında hala siyasi mesajlar var.

Ta baştan böyle bir merkez kurulmuş olsa, inanın çok daha güvende olacaktık. Devletin tüm kurumlarıyla işin içinde olduğunu gören insanlar da daha ciddiye alacaklardı. Çünkü hükümet gereken otoriteyi oluşturamıyor.

Dahası, dün bizim de dilimizin döndüğünce yazdığımız gibi, yapılan her iş yasal çerçeveye oturacaktı.

Ha, bir de özgürlüklerin kısıtlanacağı korkusu var. Olağanüstü Durum ilan edildiğinde içinde Cumhurbaşkanının da olduğu bir yönetim sisteminde bu korku çok da inandırıcı gelmiyor bana. Ayrıca Anayasa, Olağanüstü Durum ilanında çıkarılacak yasa ile hangi özgürlüklerin kısıtlanacağının da açıkça belirtilmesini öngörüyor.

Oto kontrolün sağlandığı, dengelerin oluştuğu ve uzman görüşlerinin konuşulduğu bir yerde benim böyle bir korkum yok.

Ama yapılmadığında, hem yasalara uygun olmuyor, hem de zorlayıcı tedbir alınamıyor.

İngiltere’den gelecek öğrencileri durduramayacaksınız. Şu anda Türkiye’ye gidenler de okullar açıldıktan sonra geri gelecekler, o zaman ne yapacağız? Ne takipler tam olarak işliyor ne evde karantina. Otellere, hastanelere el koymanız gerekecek, olağanüstü durum ilan etmeden bunları yapamayacaksınız.

Larnaka havaalanında bir süre karantinada tutulan uçakla, ertesi gün gelen Londra uçağından inen Kıbrıslı Türklerin akıbeti hala meçhul. Sağlık Bakanlığı çağrı yapıyor. Oysa giriş-çıkış tarihlerine bakarak muhaceret kayıtlarından kimler olduğunu bulmak zor değildi bence.  Bu işleri organize edebilmenin yolu da olağanüstü durum ilanı… Normal mesai anlayışıyla olmayacağı ortada.

Ricayla, nasihatle olacak işler değil bunlar…

İnşallah bu siyasi direniş pişmanlık getirmeden biter.

YERİN KULAĞI VAR

“BİLİM KURULU”:

Başbakanlık bünyesinde bir “Bilim Kurulu” oluşturulmuş. Başına da koordinatör olarak Ahmet Savaşan (Elektrik Elektronik Mühendisi) atanmış. Başında hekim olmayan, tıp bilimi uzmanı olmayan, devlette yetkili makam sahibi olmayan bir Bilim Kurulu… Benim bildiğim en azından bir müsteşar olur. Bu kurula davet edilen Dr. Özlem Gürkut, çay içip sohbet ettiklerini, kurulda hastane başhekiminin bile olmadığını söylüyor. Devlet Hastanesi corona ile boğuşuyor, Başhekim kurulda yok. Kim nasıl güvensin yapılanlara?

 ÖZEL HASTANELERİN KAMULAŞTIRILMASI:

Baraka Kültür Merkezi… Bu arkadaşlar herkesin bildiği gibi özgürlükleri en çok savunan gruplardan biri. Çok ciddi bir vurguları var, özel hastanelerin geçici bir süre için kamulaştırılması gerektiğini söylüyorlar. Ne kadar gerçekçi, ne kadar gerekli, çoktan yapılması gerekirdi. Ama olağanüstü durum ilan edilmediği için yapılamıyor…

DENETLEMEDİKTEN SONRA:

Hükümet ülkeye gelen TIR şoförleriyle ilgili karar aldığını söylemesine rağmen dün Mağusa’dan arayan bir okur, TIR şoförlerinin elini kolunu sallayarak Mağusa çarşısında gezdiklerini anlattı. Gümrük kapısında ne bir kontrol, ne bir önlem ne de bir sorgulama olmadığını söyledi. Herkesin şikayeti aynı. İhbar hatları ya yanıt vermiyor, verse de bizi değil, falancayı arayın deyip kapatıyor. Tamam bazı kararlar alıyorsunuz da, bunları denetlemedikten sonra neye yarar…

CAN VE PATLICAN MESELESİ:

Dışişleri Bakanı Özersay sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, “üslerden bazı kişilerin virüse yakalandıkları bilgisi geldi. Bu şartlar altında üslerde çalışan vatandaşlarımıza çağrım yarın işe GİTMEMELERİ yönündedir” paylaşımında bulundu. İyi de şu ana kadar 6 vakanın olduğu ülkemizde kendi memurlarınızın işe gitmesi kararını alırken hiç mi düşünmediniz. Onlarınki can da, bizimkilerinki patlıcan mı?

POPÜLİZMİN DİBİ:

Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ertelenmesi için aday olduğunu açıklayan isimlerle görüşme gerçekleştireceğini açıkladı. İyi de seçimlerin ertelenmesine adaylar mı karar verir, onların isteği ile mi olur bu erteleme. Zaten bu ortamda kimsenin seçim düşünecek hali de yok. Kendinizi bir adım öne atma yerine bırakın da bu konuda  Meclis karar versin…

 SOSYAL MEDYADAN:

Virüs korkusuyla sık sık ellerimizi sabunla yıkamayı, sık sık duş almayı ve kolonya deodorant kullanmamız gerektiğini öğrendik. Şimdi sıra geldi dişleri fırçalayıp yere çöp atmamayı öğrenmeye. Bu virüs ve ölüm korkusuyla yavaş yavaş “normal insan” olmaya doğru gidiyoruz. Hani derler ya “bir musibet, bin nasihattan iyidir” diye. Bu virüs sayesinde belki normalleşebiliriz…

 ZİRVEDEKİLER

4 Hekim Örgütü: “Toplumumuzdaki tüm bireylerin bu salgını ciddiye alması çok önemlidir.

Başbakanlık ve hükümetin konunun ciddiyetini kavrayamadığı, oluşturduğu bilimsel kuruldan da açıkça görülmektedir. Sahada olan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının danışma kurulunda olmaması bile başta sağlık olmak üzere ülkenin politikalarının nasıl belirlenmeye çalışıldığını bir kez daha ortaya koymaktadır”…

 DİPTEKİLER

Ekonomiyi Ağzına Alan Yok: Dünya Bankası virüsle boğuşan ülkelere 12 milyar dolar kredi vereceğini söyledi. Güney Kıbrıs bir kalemde, özel sektör ve zor durumda kalan çalışanlar, işletmeler, öğrenciler için 1,3 milyar Euro harcayacağını açıkladı. Çok büyük bir rakam. Düşünün ki bu insanlar 2011’de korkunç bir kriz yaşadılar, sıfırlandılar. Biz burada, bırakın yardımı, teşviği, göstere göstere gelen ekonomik buhranı tartışmaya bile korkuyoruz. Yok mu yapılacak bir şey? Kaldırın gereksiz sübvansiyonları, destekleri, elinizdeki tüm fonları devreye koyun, acil olana kaydırın. Ses verin, sonu çok kötü olacak…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar