Evrensel Hasta Hakları Derneği (EHHD), halk sağlığına ilişkin yaptığı araştırmanın verilerine göre KKTC’de halkın sadece %10’u insan sağlığına önem verildiğini düşünüyor. Burada öyle anlıyoruz ki vatandaş KKTC’de insan sağlığına önem verildiğine inanmıyor. Elbette bu şekilde inanmalarının bir sebebi vardır. Ya eski uygulamalardan yaşadığı tecrübeler ya da “görünen köy kılavuz istemez” anlayışından bu şekilde inanmaktadır
Tam da bu açıklamanın ardından okulların önümüzdeki Pazartesi açılacağı aklıma geldi. Okul sağlığı, çocukların güvenliği ve elbette iş güvenliği konusu ne durumda? Bilindiği gibi Türkiye’de Şubat ayında yaşanan deprem sonrasında Kıbrıs’ta insanlar adeta diken üstünde yaşıyor. Yıllardır kullandığımız birçok okulun aslında depreme dayanıklı olmadığı veya desteklenmesi gerektiğini öğreniyoruz.
Peki böyle bir ortamda sağlıklı eğitim yapılabilir mi?
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş geçtiğimiz hafta içinde yaptığı açıklamada okulların yüzde 78’inin eğitim yılı içerisinde belirli dönemlerde şantiyeye döneceğinin ve bakanlık tarafından çocukların konteyner sınıflar sağlanacağını söyledi. Maviş rakam da vererek 124 okulda 345 bina aşamalı olarak şantiyeye döneceğini ifade etti.
Biz buradan şunu anlıyoruz ki yeni öğretim yılı boyunca okullarda inşaatlar ve tamiratlar devam edecek, bazı okullar yıkılıp yenileri yapılacak, bu sürede de eğitim konteyner sınıflarda devam edecek.
Düşünün inşaatlar devam ederken siz de ders yapacaksınız ve bu dersler de verimli olacak! Kim inanır buna ki? Hele ilkokullarda sınıfta oturan çocukların bir gözü inşaatta olacak. Teneffüslerde çocukların güvenliğini sağlamak gerçekten zor olacak. Öğretmenlere yine büyük iş düşecek.
Şimdi bakanlıktaki yetkililere sorsanız “neden bu geçen altı ayda okullar hazırlanmadı?” diye, size vereceği cevaplar muhtemelen, “depremle ilgili raporlar tamamlanmadı, ihalelerin açılması ve sonuçlanması zaman aldı vs” şeklinde olacaktır.
Ancak vatandaş işin bu tarafı ile ilgilenmez. Vatandaşı ilgilendiren okullar açıldığında çocuklar sağlıklı bir ortamda eğitim yapıp yapamayacağıdır. Elbette ki bu konuda yapılan eleştiriler haklıdır. Herkes çocuğunu sağlıklı bir ortamda eğitim almasını ister.
Okul sağlığı ve çocukların güvenliği konusu yeni öğretim yılında daha da önem kazandı. Bu konu ne bakanlığın ne de öğretmenlerin tek başına çözebileceği bir mesele değil. Bu konuda işbirliği gerektirir.
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş şikayette bulunuyor ve şöyle diyor: “Başbakanlık’ta kurulan komitede yer alınmasına rağmen, Eğitim Bakanlığı’nın okullar ile oluşturduğu komitede yer almıyoruz”.
Eğer durum Maviş’in dediği gibiyse, okullardaki sorunlar nasıl çözülecek? Öğretmeni dışlayan bir anlayış ile okullardaki sorunların çözümlenmesi mümkün mü?
Eğer söz konusu çocukların güvenliği ise gerisi teferruattır. Bakanlık, sendikalar, okullar, öğretmenler, aileler birlikte işbirliği içinde çalışmak zorundadır. Hiçbirinin birbirini dışlayacak lüksü yoktur. Konu çocukların güvenliğidir, eğitimidir.
Herkes şapkasını önüne koyacak ve bu zor geçecek yeni öğretim yılı için birlikte çalışmanın yollarını arayacak. Başka yolu yok.