Nihayet... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Nihayet…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Gazimağusa İskele Yeniboğaziçi Geçiş Süreci Emirnamesi, nihayet yürürlüğe girdi.

Son şekli, Şehir Planlama Dairesi’nin internet sitesi “spd.gov.ct.tr” adresinde.


Tartışması 19 Kasım’da başlamış, yaklaşık bir ay içinde büyük tantanayla nokta konmuş.

En çok endişe duyduğumuz konulardan biri, bu sürede alınan izinlerdi.

İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, bir haber kanalına yaptığı açıklamada, “19 Kasım’dan önce hazırlanan projelere emirname çıkacağını bilmeden içeriye verdiği için o insanların kazanılmış hakları korundu. 19 Kasım’dan sonrakilere daha fazla kritere tabi tuttuk” diyor.

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan resmi açıklamada da, Emirname taslağı kamuoyunun bilgisine gelmeden, daha çalışmaları sürerken sunulan projeler “iyi niyetli” olarak  niteleniyor, hak kaybına uğramalarını önlemek adına düzenleme yapıldığı vurgulanıyor.

Ama hepimiz de biliyoruz ki, bizler daha Emirname’nin “e”sini duymadan, konudan haberdar olanlar, şu anda çıkan Emirname’ye aykırı projeler sunmuş durumdaydılar.

Emirname’ye baktık, Mimar Mühendisler Odası vizesi ve ÇED raporu şartlarına bağlı olarak, bu tarihten önceki projelere 3 yıl süreyle planlama onayı verilmesi öngörülüyor.

Yani geçmiş birkaç yıl içinde başlayan trende uygun olarak yapılan başvurular, büyük oranda uygulanacak.

Bu noktadan sonra artık bir tek dileğimiz var.

O da, bunların Girne’de olduğu gibi, Emirname’yi boşa çıkaracak yoğunlukta olmaması.

Çünkü artık yapılacak bir şey kalmıyor.

Bir diğer tartışma, “10 katlılar bölgesi” diye bir düzenleme olup olmadığı şeklindeydi.

Hatta Bakan’ın 10-12 kat pazarlığı yaptığı iddia ediliyordu.

Bakan buna da açıklık getiriyor ve böyle bir düzenleme olmadığını söylüyor.

Şimdi sıra İmar Planında.

Ve tabii, çıkan Emirname’nin uzmanlarca değerlendirilmesinde.

Ama yine bu sürecin, kamuoyu yaratılarak, halkı sürekli bilgilendirerek, tartışmaları kamuoyu önünde yaparak götürülmesi gerek.

Yani şeffaf bir şekilde.

Çıkacak Plan’dan kuşkumuz olmasa da, gelecek tepkileri, yaşanacak direnci tahmin ediyoruz. Bunları da görelim diyoruz.

Bir not daha, İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars hatırlattı da uyandık.

Emirname’nin geçerli olduğu beldelerden biri Yeniboğaziçi.

O Yeniboğaziçi, aynı zamanda “cittaslow-yavaş şehir” ünvanı olan bir belde.

O ünvan uluslararası.

Yani denetime tabi.

Doğal ve geleneksel yaşamın sürdürüldüğü, betonlaşmadan uzak kentler bu ünvana layık görülüyor.

Çevre, altyapı, kentsel yaşam kalitesi, tarım, turizme dair politikalarına; misafirperverlik, farkındalık ve eğitim gibi planlarına bakılıyor.

Ayrıca sosyal uyum gibi ölçüm kriterleri var.

Bu ünvanı almak için canını yiyen, şu anda da kendi internet sitesinde cittaslow olmakla övünen Yeniboğaziçi Belediyesi, bu Emirname’nin karşısında.

Belediye Meclisi de bu yönde bir karar aldı.

10-15 katlı binaları “gelişme adına” talep eden bir belde, aynı anda cittaslow olmayı da sürdüreceğini sanıyor.

İnsan şöyle bir bakınca, “böyle bir çelişki ancak KKTC’de olur” diye düşünüyor…

YERİN KULAĞI VAR

UZLAŞI DEĞİL, KAVGA KÜLTÜRÜ:

UBP Genel Başkanı Tatar bütçe görüşmelerinin ilk gününde uzlaşı değil, kavga kültürünü tercih etti. Bu bütçe karşısında Meclis’in çok sessiz olduğunu ama, kendisinin bu sessiziliği bozacağını söyleyerek, imzalanmayan TC-KKTC protokolü üzerinden hükümeti eleştirdi. Yıllar da geçse, liderler de değişse, siyasete hala kavga kültürünün hakim olduğunu görmek ne kadar acı…

 

“BEN UBP GENEL BAŞKANIYIM”:

Belli ki bütçe görüşmeleri, ilginç diyaloglara sahne olacak. Ne diyor Tatar Maliye Bakanı Denktaş’a, “Senin babanın arkadaşı Rüstem Tatar’ın oğlu değil, ana muhalefet başkanı konuşur burda”… Biz alıştık da, Ersin Tatar geldiği makamı hala hazmedememiş anlaşılan…

 

BALIK HAFIZALIYIZ YA:

Ciklos mevkiinde meydana gelen kazanın, köyleri basan selin sorumlusu bulundu. Sosyal medya ve bazı gazetelerimizdeki haberlere bakarsanız bu işlerin tek sorumlusu 11 aylık Bakan Tolga Atakan… Derelere villaları, tepeleri düzelterek siteleri, ormanları keserek apartmanları oraya diken Atakan’mış meğer. Bütün izinleri de o vermiş (!). Bakan Atakan’ın bu olaylarda ihmali var mı? Olabilir ancak, yıllardır bu ülkeyi ranta açanların hiç mi suçu yok be arkadaşlar…

 

EĞİTİMSİZLİKTEN Mİ, BİLİNÇLİ Mİ:

Tarım Dairesi yapar, üniversiteler sürekli yapar, şimdi de Lefkoşa Belediyesi Gıda Güvenliği eğitimi veriyor. Güzel de, gıdada güvenliği tehdit eden üretimleri yapanlar, bunu eğitimsiz olduklarından mı yapıyorlar acaba? Meslekleri bu. Zaten neyin sağlıklı, neyin sağlıksız olduğunu pekala biliyorlar. Hayvanlarına küflü yem yediren arkadaş, nemli yemin küfleneceğini, küfün de hem hayvan hem insan sağlığına zararı olduğunu bilmez miydi? Domates üreticisi, restoran işletmecisi ha keza. Önlemenin yollarından biri eğitim ama, işin içinde bilinçli bir tutum var. Onun için, denetimi asla bırakmamak lazım.

 

KARAR DÜŞÜNDÜRÜCÜ:

Devlet Laboratuavında meydana geldiği iddia edilen yüklü miktarda para vurgunu ile ilgili olarak tutuklanan zanlıların, mahkemede 5 bin lira gibi komik bir teminata bağlanıp serbest kalması kafaları karıştırdı. Bir gram uyuşturucu için 20 bin lira teminat istenirken, 1,5 milyon liralık vurguna hazırlananlara niye 5 bin lira? üstelik devlet laboratuvarında çıkan yangın olayı da işin içinde. Oldukça düşündürücü…

 

MEMURUN GÖZÜ AYDIN:

Maliye Bakanı Denktaş 13. maaşların 20 Aralık’ta ödeneceğini açıkladı. Ne diyelim kamuda çalışanların gözü aydın olsun. Aslında sadece memurun değil, esnafın da gözü aydın diyeceğim ama, ek maaş çarşıdan ziyade borçlara, geçiken taksitlere, eğer kalırsa o da yeni yıl eğlencelerine gidecek.

 

 ZİRVEDEKİLER

Cenk Uzunoğlu: “Adada çözüm adına ezber bozacak fikirleri ortaya koyacak ve yeni ittifaklar inşa edebilecek bu işin süvariliğini yapacak iyi ve yetkin insanlar aranıyor. Bunlar yalnızca siyasetçiler ile sınırlı değil. Her iki tarafta da bu arayış vardır. Dedik ya zor elde edilen başarılar, olana kadar imkânsız gibi gözükür. İşin doğasında vardır. Şimdi ‘var mısın yok musun’ diye sormak zamanıdır. Olmadığı durumda o ikinci seçenek devreye girecektir”…

DİPTEKİLER

Para Hırsı: Sel felaketinde kaybettiğimiz canların acısı hala sıcakken, selin başlıca nedeni olarak dere yataklarının doldurulması gösterilirken, para hırsı hala daha bu acıların önüne geçiyor. Dün Havadis’in manşet haberiydi. Girne’de Mahkemece yasaklanmasına karşın, bir şirket dere yataklarını doldurmaya devam ediyor. Onun için hesap sorulsun diyoruz…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar