KÖŞEMDEN:
“Pazar Sohbetimi” hazırlayacaktım. İşittiğimde canımı bir cendere gibi sıkmaya başlayan “malum” haberin içeriğini oluşturan “şer ve kalleşliğinden” kurtulmak için vazgeçtim! Ve 45 yıldır süregeldiği için artık “hayatımızın” alın yazısı gibi taşıdığımız “siyasi sorunun” son “numarasını” yazmaya karar verdim..
*****
OLAY biliniyor ama kısaca tekrar edeyim: “Yeni Nato Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanlığında,” Belçika’nın Mons kentindeki karargâhta Komutanlar arasında devir teslim töreni yapılacaktı. Olağan süreçte bu törene “Nato üyesi” ülkeler davet edilirlerken bu kez hem AB kanadından ittifaka üye olmayan ülkeler hem de Güney Rum Yönetimi davet edildi.. Türkiye ise “özellikle Rum Yönetiminin katılmasına tepki gösterdi..” Kıbrıs sorunu ve müzakereler açık seçik ortadayken ve TC’nin siyasi hassasiyetleri biliniyorken, adeta bu “inadına daveti” protesto ederek, törene katılmama kararı aldı… *****
GERÇEKTEN de GKRY’nin bu davet olayına “ne alaka” demez misiniz? Ki bırakın NATO’nun üyesi olmadığını falan.. Eti ne budu ne! Hangi askeri gücü hangi ülkesel önemiyle!
Kaldı ki Kuzey Kıbrıs’taki Türk halkına reva gördüğü baskı nedeniyle siyaseten şaibeli! Nato’nun önemli ortaklarından Türkiye ile netameli! Hâlâ adada sağlanamayan çözüm nedeniyle siyasi yönden arızalı! Doğu Akdeniz’de Türk halkını yok sayarak enerjiye sahip çıkmaya çalışmasından dolayı da suçlu!
VE sen kalk geçmişi kanla yazılmış, Türk düşmanlığıyla bezenmiş, genosit hareketleriyle karalara sarmalanmış bu toplumu; “insanlığın ve barışın güvenliği” için oluşturulmuş “NATO” gibi bir dünya askeri örgütünün toplantısına davet et!
İnsan taş olsa çatlar!
*****
FAKATTT! sen 45 yıldır çözümü sağlayamamışsan!.. Kuzey’deki Türk devletini “dost” dediğin tek bir devlete bile tanıttıramamışsan!..
Zamanı müzakere masalarında çözüm umutlarına yedirmişsen!..
Türk toplumunun adadaki varoluşunu “parasal katkılarda bulunma yada bulunmama gibi bir “himmet olayı” haline getirmişsen!..
Vakti zamanında Annan planını, şimdilerde Guterres Çerçevesini bile çözüm alternatifi olarak kabullenmişsen!..
KKTC’yi Türkiye’nin Doğu’sundaki bir vilayet merkezi kadar bile altyapısıyla bayındır ve mamur hale sokamamışsan!..
Türk halkını, Kuzey’deki Türk vatanını hâlâ Güney’deki Rum’un düzeyine getirememişsen!..
Rum’un yanı sıra Kuzey’de “Türkiyeli Kıbrıslı ayırımcılığını” siyasi soruna bile zarar verecek yanlış ve istenmeyen politikalarla yeşertmişsen!..
Ve “şöyle hak böyle hukuk” derken.. NATO’nun en önemli üyesi olmana karşın Güney’deki Rum’un NATO toplantısına katılması için çıkarılan daveti bile önleyememişsen… Biline ki bu adanın Kuzey’inde yaşayan Türk halkının gelecekleri hiç aydınlık değildir.. *****
SONUNDA NATO kapılarını da aralayan bir Rum toplumu karşısında, çoktan beridir “dış politika yanlışlarının” sıkıntılı sancılanmalarını koyuveren Türkiye, belki Ortadoğu topraklarından Doğu Akdeniz’e, oradan Amerikalara kadar uzanan bir dünyasallıktadır ama bir yandan da paratoner gibi tüm yıldırımları üzerine çekmektedir!
Hele sonuncusu olan şu Rum’un NATO toplantısına davet edilmesi olayı var ya! Kıbrıs’ın siyasi kaderini değiştirecek bir olay, fakat aleyhimize! (Yarın devam ederiz çünkü KKTC’deki son siyasi gelişmeler de artık “kuşku” değil, “korku” verici olmaya başladı!) Hele de AB üyesi olmadığı, tam aksine AB tarafından ambargolara mahkûm olan KKTC’nin, AB’nin parlamento seçimlerine AKEL tertipli bir kampanyayla katılması; tutun ki gelecekte tasavvur edilen “barışçı çözümün” nasıl gerçekleşeceğinin bugünden görülebilen aynalardaki yansımasıdır!