Başında şapkası vardı ve mavi bir bisikletin üstündeydi. Yine o şiirini söylüyordu. “ Bir avuçtan fazla insan değildik bize dünya düşman oldu yenildik bilirlerdi can vermişti eski Türk sandılar ki can vermişti eski Türk “dizeleri ile başlayan Kurtuluş savaşını anlatan “Unutma “ şiiri. Ben Atatürk’ü bu şiirle tanıdım ( Barışçıl bir şiir olmasa da yaşanılanları anlatan öğretici uzun bir şiir )Adını taşıdığım nenemin Atatürk sevgisini ondan da öte yaptığı devrimlerin Kıbrıs’taki yansımalarını masal gibi anlattırdı bize. Liman şehri Limasollu olmak dünyaya ile buluşmak demekti. Vapurdan inen turistlerin üzerindeki şık kıyafetleri hemen çizip bezirgancıdan aldığımız kumaşlarla bütünlerdik derdi. Atatürk devrimleri gerçekleştirdikten sonra bizim o gemiden inen insanlar gibi şık olmamızı istiyor diyorduk birbirimize Kadınların bisiklete bile binmesi Atatürk sayesindeydi. Atatürk bizi dini bütün en önemlisi ahlaklı bir toplum olarak görmek istiyordu. İyi insan ahlaklı insan illaki başörtülü olması gerekmezdi Başörtüsünü atmak müslüman olmamak değildi. Yeni alfabeyi ( Latin harflerini )öğrenmek için kulüpte öğretmenler bize kurs veriyordu. Türkiye’den sınırlı sayıda gelen alfabe kitabı almak için kuyrukta sabahtan akşama kadar beklediğimi bilirim. Öğretmenlerimiz her zaman yanımızdaydı ve her konuda bize yardım ediyorlardı. Gündüz okulda gece kulüp binamızda Latin harflerini öğrendikten sonra Öğretmenimizin bize Söz gazetesinden Atatürk ve devrimler ile ilgili makaleleri okutmasının heyecanını hep anımsarım diyordu.
Bugün geldiğimiz durumda Yönetenler Türkiye’deki şu an ki yöneticilerin ideolojilerini desteklemek adına Laik ve bilimsel eğitimin yasalarımızın gereği olduğunu unutuyor. Ayrıca Kıbrıs Türkünün tas 1923’lerden Atatürk devrim ve inkilaplarını hızlıca hayata geçirirken gönüllü olduğunu da unutuyor. Kıbrıs Türk toplumu hiçbir dayatma ve baskı olmadan bu topraklarda devrimlere sahip çıktığı gibi kültürüne de sahip çıkmıştır. Tarihe bakarsanız Atatürk’ün bu toplumun devrimleri hayata geçirmek için yaptığı gönüllü çalışmalardan nasıl etkilendiğini okuyabilirsiniz.
Her fırsatta biz bir devletiz dünya bunu böyle bilecek diyen zihniyetler ;
Bizim kendi toplumumuzun eğitim bilimcilerinin tasarladığı müfredatlar ve kitapların ne gibi kusurları vardı ki Türkiye’den kitaplar getirtiyoruz ?(Unutmayın ki 2004 – 2009 yılları arasında Milli Eğitimde yaratılan sinerji ile ortaya çıkan kitapları hala dünya konuşuyor ). Bu yılların sinerjisini biraz taşıyıp bu günlere getirmişsiniz. Kitap komisyonları kurup başına değerli eğtim bilimciler ( komisyon başkanı profesör ) koymuşsunuz ama nedense Ankara’da yapacağınız müfredat içeriklerini danışmanmışsınız.
Biliyoruz ve şaşıyoruz ki bu müfredat içeriklerinin içinde başörtülü kadın resimlerinden başka şeyler de var. Örneğin Gökkuşağı ve flamingo resimleri kitaplarda asla yer almayacak olması ( Çocuklara başka şeyler çağrıştırırmış ).
Ne yapılmaya çalıştığınızım sağır sultan bile duymuş biliyor. İrademizi zayıflatıp tarih boyunca övünç onur duyduğumuz herşeyin yok olmasını sağlayarak ,özsaygısını yitirmiş bir toplum olmamız için yaptığınız icraatlar. Neden ? Daha kolay yönetebilelim onların ideolojilerini benimseyelim diye. Kıbrıslının deyimiyle “Bardon “kardeşim nenemin o yıllarda yaşadığı Atatürk ve devrimleri ile ilgili (yaşadığı sürece duyduğu mutluluğu )dünyalı olmakla ilgili verdiği mücadeleyi unutmak başka bir boyuta geçmek istemiyorum.
