Hemen hemen hiçbir siyasinin, halk için siyaset yaptığı yok. Hepsi kendi geleceğini sağlama almak için icraat yapıyor. Daha doğrusu yaptığını zannediyor. Aslında boşa ve toplum zararına hareket ediyor. Bunlara da şakşakçılar dışında kimse inanmıyor.
Halk için yapılacak olan o kadar çok ve ses getirici iş varken ve bunları yapmak daha çok oy kazandıracak iken, neden boş işler ile uğraşılıp madara olunulur ki?
Anlamak mümkün değil!
Tüm hayatları oy dilenmekten ibaret. Uzatılan her mikrofona ses vermek. Her karede eğreti, sığıntı duruşlarla poz vermek. Hiç tanımadığı insanların cenazesine gidip pişmiş kelle gibi sırıtmak, acılara tuz biber ekmek.
Ne kadar kötü… Ne kadar çirkin işler bunlar.
Acaba bu sahte tavırlara, kuru gürültülere, anlamsız resimlere, iş ola demeçlere, gerçekten inanan var mı?
Sosyal medyada yandaş beğenilerine bakılırsa yok denemez!
Ya da bunun böyle olduğuna inananlar azınlıkta kalmış da biz kendimizi kandırıyoruz. Sahtelik, yalan, kara propaganda, yalakalık, yandaşlık geçer akçe olmuş da bizim haberimiz yok. Kaybeden biziz, kazanan onlar mı yoksa?
Her sabah, bütün gazeteleri okuyorum. Hayret da ne hayret!
Ele alınacak ve çözülecek o kadar çok şey var ki, günde bir tanesine çözüm getirilse, memleket güllük gülistanlık olacak. Üstelik bunlar için; para, personel, zaman da gerekmiyor!
Tek yapılması gereken, gelecek seçim dönemi düşünülmeyecek, herkese mavi boncuk dağıtılmayacak.
Ne mi yapacaksınız?
Mesela; dere içine yapılan inşaatları dozerle yıkacaksınız, her türlü pislik yuvasını kapatacaksınız, giriş çıkışları kontrol altına alacaksınız, beyaz kimliği uygulamaya koyacaksınız, kin ve nefret tohumları eken insanlara asla geçit vermeyeceksiniz, laik eğitimden zerre ödün vermeyeceksiniz…
Bunlar gibi onlarca daha, para gerektirmeyen ve halkın çok büyük çoğunluğu tarafından memnuniyetle karşılanacak icraatlar yapabilirsiniz.
Ama oy kaygısıyla bunları yapmıyorsunuz! Çünkü, herkesin derdi geçim iken sizinkisi seçim derdi!
Bütün bunları yazarken, bir sosyal medya paylaşımında, iki resim gördüm yan yana…
Birinde; iki ülkenin İçişleri Bakanları vardı. Suçların önlenmesi için, ülkeye giriş çıkışlarda sakıncalı kişilerin tespit edilmesinde ve uluslararası göç ile mücadelede konularında protokol imzalamışlar. Terörle de ortak mücadele edilecekmiş!
Ne güzel diyesi geliyor insanın!
Ama, ikinci resim çok daha önemli… İmzalanan protokol hilafına, konuk bakan daha sonra Afrika Gazetesini taşlayan “taşçı” ile aynı karede görülmekte…
Okuyan da zanneder ki, imzalanan protokolün amacı bu gibi suçları önlemek idi!
Şimdi sorarım; ilk resmin önemi, inandırıcılığı, değeri kaldı mı sizce?
Yok!
Biri diğerini sıfırladı!
