Ne demek? (Gevşek federalizm!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Ne demek? (Gevşek federalizm!)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

“Birleşik Kıbrıs Federal Devleti” çözümünden umut kesilince, bu kez gündeme “gevşek federal sistemi” sürdüler.. Ne demek “gevşek?”

Kurucu devletlerin kendi içlerinde güçlü, merkezi devletin daha zayıf olduğu, tutun ki “konfederal sistem!”


Nitekim geçtiğimiz hafta gündeme oturan bu “gevşek federalizm” söylentileri Rum tarafını epey meşgul etti. Çünkü onlar için iki kurucu devletin değil, “Merkezi Hükümetin” güçlü olması gerekir..

FAKAT neden siyasi yetkilerin ille de “merkezi hükümette” toplanması gerektiğini izah edemiyorlar! Edemiyorlar çünkü kuşkuları var: Eğer o “yetkiler” Merkez’de “azınlık çoğunluk” esasına göre değil de “siyasi eşitlik” ilkesinde dağıtılırsa, (eski Rum Dışişleri bakanı Markulli’nin söylediği gibi, kendilerine göre) çok tehlikeli olur!)

Yani Rum tarafının murat ettiği “gevşek federasyon” ancak “Merkezi hükümetin azınlık çoğunluk esasında oluşmasıyla” mümkündür!

LAFIN kısası hedefledikleri çözüm Anastasiadis’in de siyasi çözüm prespektifini oluşturan “Kıbrıs Cumhuriyetinin evrimleşmiş (bana göre devşirme) halidir!”

Nitekim AB’de de büyük bir federasyondur. Her ne kadar Almanya, Fransa, İtalya gibi mihver ülkeler liderlik görevi yapıyorlarsa da tüm Birliğe üye ülkeler kendi içlerinde özerktirler. Dış ülkelerle ayrı gayrı anlaşmalar yapabilirler, Yunanistan Kıbrıs Rum Yönetimi gibi olanları Rusya, Mısır, İsrail ile askeri anlaşmalara bile gidebilirler!..

ÇOK kısaca 1960’ların Kıbrıs Cumhuriyeti tipik bir “merkeziyetçi üniter devletti!”

Oysa “Federal Devlet ile konfederal devlet “Merkeziyetçi” değildir.. Nitekim kesintiye uğrasa da müzakerelerde çözümü aranan federalizmde “kurucu devletlerin kendi içlerinde özerk olmaları” da vardı.. Bu durumda “tek merkezden” söz etmek mümkün olmayacaktır! “İki ayrı merkezli bir federal sistem oluşumu” demek, çözümün lafzına daha uygun düşecek…

BU konuda “siyasi öğretisinden” bir aktarma yapayım:

“Federasyon kavramı biri ‘dar’ diğeri ‘geniş’ olmak üzere iki farklı anlamlıdır. Kısaca “kendi içlerinde egemen olan devletlerin oluşturduğu federal sistem tüm siyasi örgütlenmeleriyle “gevşek” olarak nitelendirilir. Buna karşılık “Avrupa Birliği” ve NATO gibi ortak karar alma “kuruluşlarına” sahip “birlikler” kendi aralarında türlü çeşitli anlaşmalar da yapabilme iradesinde “konfederasyon” olarak tanımlanırlar..”

DOĞRUSU Güney RY’nin bu federal sistem gerçekleri ortadayken ve artık bu adada “iki ayrı bölge gerçeğinde “konfederasyondan” başka çözüm alternatifi yokken, sürekli “birleşik Kıbrıs”tan söz edip “Türk tarafının siyasi eşitliğini kabul etmek istememesini, biz anlıyoruz ama(!) anlamak mümkün değildir!

**********

NE BALIKÇILIK KALDI NE SERBEST TİCARET BÖLGESİ!

Toplum katlarımızda hâlâ “sorunlara” yönelik duyarlı insanlarımızın var olduğunu… En azından sorunlarla ilgili fikirler ürettiklerini… Dolayısıyla hem sorunların sorumluları olmak durumundaki “yetkili” fakat sorumsuz kişileri uyararak, “işte ajandanız olması gereken yol haritanız” demelerini.. Toplum olarak “uyumadığımızın” ispatında değerlendiriyorum.

NİTEKİM dün TC Büyükelçimiz Kanbay’ın KKTC’nin sosyoekonomik yapısına yönelik değerlendirmelerden söz ettimdi. Bir eksiği ile:

Sn. Kanbay, bir ada ülkesi olmamıza karşın denizden yeterince faydalanamadığımızı da söylüyordu… Deniz ulaşımında da çok zayıf kaldığımızı vurguluyordu..

Ve bir kez daha hatırlatıyordu: “Bırakın karadaki hayvancılığımızın “yetersizliğini” dolayısıyla et fiyatlarının baskın paha oluşunu.. Kıbrıs Türk halkı balık da yiyemiyor! Nitekim şimdilerde RC de tam balık mevsimidir, ucuz balıkların insanlara nasıl ulaştıklarını TV kanallarında gördükçe, “bizde neden balıkçılık gelişmedi” diye hayıflanıyorum! Çünkü:

GERÇEK şu ki hâlâ sandallarıyla kıyıdan iki üç mil ötede balığa çıkan “balıkçılarımız” için av, “kısmet”ten öte bir iş değildir! Ne büyük balıkçı tekneleriyle troller sahibi olabildiler ne de olmak niyetindedirler! Hatta “kooperatifleşemediler” bile!

BU sorunları “köşemden” sürekli ayazlatıyorum ki hadi gelin hatırlayalım: Bir zamanlar Mağusa Limanı’na haftada iki gün iki “feribot” gelir gider, yüzlerce yolcu indirir, ayrılırlarken de beraberlerinde KKTC’den satın aldıkları arabalar dolusu eşyalar götürürlerdi..

Şimdi tekerlek döndü! Artık TC’den buraya tırlar dolusu mallar eşyalar gelmektedir!

Kısaca TC için bile bir “serbest pazar” alanı oluşturamadık bu ülkede!

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (HEPSİ TAMAM DA TURİZM Mİ ARIZALI!)

Geçen gün bir gazetede eski bir turizmci “Ali Polatkan” yakınıyordu. Bu “ülkede diyordu turizm casinoların peşine takılmış sürüklenmektedir… KKTC’de turizm “çakma ve uydurmadır…” “Şu anda beş on casinolu otel dışında turizm yoktur..

Ve şu çarpıcı tespiti: “Eğer bu ülkede gerçek anlamda turizm olsaydı, dövizin yükseldiği bu dönemde biz mutlu olacaktık…” “Turizmde yılda 700 milyon dolar gelirimiz vardır deniyor.  Bu rakam sanaldır. Çünkü bu geliri Kıbrıs Türk halkı görmüyor! Turizmden elde edilen gelir maalesef KKTC kalmıyor!”

İŞTE bir büyük anomali daha! Ki Sn. Turizmcinin tespitleri bircik bircik doğrudur…

Ülkeye giren kaçak işçiye bile “turist” denilen… Kumar paralarına turizm gelirleri kulpu takılan.. Güney’den otobüslerle taşınırken Türk çarşı pazarına üç kuruş bile bırakmayan… AB’nin fukara ülkelerinden KKTC’ye doluşup sandüviçe talim eden… Turistlerden söz ediyoruz!

Ve sonunda diyoruz ki “ha üniversitelerimiz ha turizmimiz!” Ha tarımımız ha balıkçılığımız!”

İşte biz işte KKTC’nin halleri!

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar