Nasıl Görüyoruz: Herkesin gözlüğü ayrı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
Köşe Yazarları

Nasıl Görüyoruz: Herkesin gözlüğü ayrı

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Müzakere sürecine hangi renk gözlükle bakar hangi tutumun diliyle konuşursunuz? Öyle ya, homojen bir toplum olmadığımız ortada! Siyasi partiler bile “çözüm istediklerini” açıklamak gereğini duyarken, “hemen çözüm” diyorlar! Nasıl çözüm istediklerini siz tahmin edersiniz.

Buna karşın müzakerecimiz Sn. Akıncı gizlilik ilkesine karşın çok daha açık seçik açıklamalarda bulunabiliyor. Nitekim açıklamalarının başlık altlarını doldurduğunuzda “seraheten acaba” da olsa anlarsınız ki “4 başlıkta ilerleme olmuş. Mülkiyet, Ekonomi, AB konusu ve Yönetimle Güç Paylaşımı…”


Fakat: Anastasiadis’in gitgide şirretleşen diline bakarsanız bu “4 başlıkta artık halktan saklanılması gereken henüz aşılmamış sorunlar” vardır!

Zaten Sn. Akıncı söylüyor: “Şu anda tek metin vardır. Tümü siyah değil. Kırmızılar, Maviler vardır. Güney tarafının siyahları da vardır ama! E zaten Anastasiadis de onu söylüyor.

SERDAR DENKTAŞ: Dili keskin politikacı! Eh kaç yılın siyasetçisidir o kadar hakkı olmalı! Mesela İstanbul yemeği olayı ile ilgili Anastasiadis’e bakarken şöyle diyor: “Bizi eşit görmüyor masadan kaçıyor dönmek için de şartlar öne sürüyor! Koştursun gitsin, istediği yere şikâyet etsin!”

Bu da bir politik dildir ve biliyorsunuz Türkiye’de böylesi keskin dilliler makbuldürler.

ÖZERSAY: Öte yandan ne diyor Özersay kendi gözlikleri ile bakarken müzakere süreci ile çözüme? “(Kathimerini gazetesine verdiği demeçte) diyor ki “müzakerelerde ilerleme sağlanmasının tek yolunun geçek “al-ver” sürecine geçilmesidir.” Şunu da ekliyor: “Krizin yaşanmasının asıl sebebi güven sorunudur… Kıbrıs sorunu BM’ler ve Güvenlik Konseyinin gündeminde yer alan uluslar arası bir anlaşmazlıktır. Garantörlerin katılmadığı bu sürecin sonsuza kadar sürebilir…”

İşte size bir başka görüşün bir değişik yorumu: Özersay ayni zamanda yıllarca o müzakere masasında görev yapmış. Şu anda bu konuda en tecrübeli ve Rum tarafını en iyi bilen politikacı olmalı.

Özgürgün de şöyle diyor: “Çözüm bugünkü sosyal ve ekonomik yapıyı yok etmemeli…” Yani “Kuzey’deki mevcut de fakto durum korunurken, Kurucu Devlete dönüşmelidir…

KISACA: Bu kadar türlü çeşitli yorum ve görüşlerin ortak “ulusal davası” olabilir mi? Sanmıyoruz. En azından asgari müştereklerde belirgin bir siyasi görüş geliştirilmelidir diyoruz.

DPÖ’NÜN ANKETİ: (HANEHALKI İŞGÜCÜ ANKETİ.)

42 yıldır yazık ki “kurumlaşamadık!” O kadar “yazık” ki adını bile yeni yeni telafuz etmeye başladık.. Mesela geçmişte bu konuda var mıydı yakınan? Hatırıma gelmiyor! Ancak bir yıl kadar önce Sibel Siber’in “kurumlaşamadık, bu sorunu çözemedik” yakınmasını hatırlarım. Hatırlarım da memleket envai türlüsünden “kurumlarla” dolu iken, neden “kurumlaşamadık? Çünkü “bürokrasiyi” çalıştıramadık! Kamu Görevlilerini işlevlerine uygunluğunca fonksiyonel hale getiremedik! Aksine politize edip devletin kurumları içinde siyasi partilerin acenteleri haline getirdik!

Çalışmayan işlevini yapamayan “kamu görevlileri” gerçeğinde tabi ki “kurumları” kurtarmak da mümkün olmayacaktı..

YENİ BAŞTAN. Son dönemlerde bazı sorunların farkına mı vardık, yoksa o sorunlar türlü çeşitli anomalileri ile başımıza vura vura artık “çözün” mü dediler bilmiyorum ama “kıpırdamaya” başladığımız bir gerçek. Mesela DPÖ’nün 2015 Hanehalkı İşgücü” Anketi bunlardan birisi ve en ciddisi oluyor. Çünkü elde edilen anket sonuçları bundan sonrası “sosyoekonomik planlama ve kalkınmanın da yol haritası olacak!” Tutun ki 42 yıl sonra elimizde “ne olduğumuzu, boyumuzu posumuzu, kabiliyet ve cibilliyetimizi” rakamlar ve yüzdelik oranlarla ortalara seren bilimsel verilere sahip oluyoruz…

Bu konudaki açıklamaları DPÖ müsteşarı Ödül Muhtaroğlu yaptı. Gazetelerde yayınlanan, ayrıca İnternette DPÖ adresinde çok daha detaylı şekilde verilen anket sonuçlarına bircik bircik elledim. Heyecan duydum çünkü “işte Kıbrıs Türk halkı budur” diyeceğim “açık seçik verilere ulaştım.” Bu konuda verilen bazı bilgileri aktarayım.

Anket “Kurumsal olmayan” sivil nüfusla yapıldı. Hanehalkı denilen ve ankete katılanların sayısı 3 bin 504 hane. Ödül Muhtaroğlu Kurumsal olmayan sivil nüfusun “299 bin 514 kişi olduğunu.. Bu nüfusun yüzde 55. 6’sının ilçe merkezlerinde bulunduğunu açıklıyor… Anlıyoruz ki “kentler iyicene yüklenmişler! Nitelim ayni ankette öğreniyoruz ki o çok önemsediğimiz tarım sektörünün diğer sektörleri oranı sadece yüzde 4.1’dir ve bu sektörde 4 bin 579 kişi istihdam edilmiştir. Buna karşılık Sanayi, İnşaat sektörleri daha yoğun. Fakat işte sırıtan gerçek: En kalabalık sektör de yüzde 78. 2 ile hizmetler sektöründe!YA İŞSİZLİK? Yüzde 7. 4 ile 8 bin 043 kişi işsiz! En çok işsiz de Güzelyurt’ta. Annan planında evet çıkması boşuna değilmiş demek…

KISACA: Rakamlarla konuşan politikacıları, sorunları rakamlarla anlatan muhalefet partilerini, yaptıkları işleri rakamlarla pekiştiren iktidarları severim. Çünkü “rakamlar” yalan söylemez! Rakamlarla, yüzdeliklerle, kıyaslamalarla konuşup açıklamalar yapmayı öğrenmeliyiz. Memleketin selameti için…

KISACA TAKILDIĞIM: (BU NASIL ANLAYIŞTIR?)

Geçtiğimiz günlerde bir grup örgütlü insan Mağusa’da dükkan dükkan gezerek DAÜ’deki bir AVM inşaatının durdurulmasını istedi. Gerekçeleri şuydu: Bu AVM’de faaliyete geçtiğinde Mağusa Suriçi esnafı hepten mahvolacak!

Güler misin ağlar mısın? Her Allahın günü Güney’e geçip maydanozu bile Rum çarşılarından satın alan binlerce Türk gözlerine nasılsa batmıyor! Fakat bittiği zaman yüzlerce insana istihdam sağlayacak, rekabeti artırırken fiyatların da zaman zaman kampanyalarla aşağı çekilmesine neden olacak bir AVM’ye takıyorlar ki laf ola beri gele! Üstelik bu tepkiye Tulga da katılıyor ama bugüne kadar hazretten memleketin esnaf ve zanaatkârlarını Rum rekabetinden kurtaracak tırnaklık açıklama işitmedik, bu da ayrı hikâye!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar