Nasıl bir federal devlet? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Nasıl bir federal devlet?

Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis’e sorarlar: “Türk tarafının müzakerelere zaman kısıtlaması koymak istemesine, Rum tarafı neden şiddetle karşı çıkmaktadır?
Kasulidis, “müzakerelerin zamana bağlı olmadan iyicene pişirilmesi gerektiği için” falan demez. Cevabı şu olur:
“…Bu zaman kısıtlaması adanın bu tarafında çok fazla şüphe uyandırıyor. Eğer bir zaman kısıtlaması olacaksa hikayenin sonu ne olacak? İki devletli bir çözüm mü?”
İşte o büyük korku! Nitekim Kasulidis bir başka soruya “söz konusu olan “iki toplumlu iki bölgeli federasyondur” cevabını veriyor… Nedir o iki toplum?
“1960 ‘da yüzde yetmiş Rum temsiliyeti ile yüzde 30 Türk temsiliyeti oranlarına dayalı oluşturulan Kıbrıs Cumhuriyeti.”
İki toplum iki ayrı bölgede olmadığı ve de iç içe yaşadığı için bulunan formül “coğrafi” değil, “topluluk” esası üzerine olur.. Yani Türk ve Rum Toplumları “ortak devleti”  oluşturan bir Federal Anayasa altında buluşturulurlar. Temsilciler Meclisi yüzde 70 Rum, yüzde 30 Türk oranı ile oluşur…  Cumhurbaşkanı Rum, yardımcısı veto hakkına sahip Türk…  Federe kanatların anayasal hakları dini, kültürel, kooperatifler, vakıf, belediyeler hatta bazı vergileri toplayabilmek gibi yetkileri içerir ki dışında kalan ne tüm yetkiler de “federal Yönetimin”  olur…
Pekala neydi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıkan nedenler:  Tek kelimeyle “çoğunluk-azınlık esası üzerine oluşturulan üniter Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Yasama, Yargı ve Yürütme organlarının yüzde 70’ini elinde tutan Makarios’lu Rum’un aradan daha bir yıl geçmeden Türklere verilen “yetkileri” budamaya, etkisiz hale getirmeye çalışması…
Nitekim Cumhurbaşkanı Makarios ilk muzırlığını “belediyeler” konusunda yapar: Anayasa’ya göre her iki toplumunun da 5 büyük şehirde ayrı belediyelerinin olmaları gerekiyor ne var ki Rum çoğunluğunun tekelinde olan Temsilciler Meclisi ilgili yasayı çıkartmaz. Yine 7’ye 3 oranındaki Bakanlar Kurulu da Belediyeleri İnkişaf Encümeni olarak kabul eden bir karar alır…
KISACA: Bir süre önce ne dediydi Eroğlu? “Eğer niyet varsa çözüm olur…” Pekala niyet yoksa!
Anastasiadis yahut Kasulidis’inkiler gibi ayaklar sürünür, dayatılan şartların kabulü istenir ve asıl önemli olanı “çoğunluğun azınlığa hükmedeceği iki toplumlu bir federal sistem tasavvur edilir… Devlet değil ama! Çünkü hedeflenen Rum nüfus ve mülk çoğunluğuna dayalı bir federalizmdir ki Kuzey’i de Rum liderliği yönetsin!  Şimdilerde, “yahu biz bu insanları tanıyoruz” diyerek ne zaman Anastasiadis’li Güney’e baksak hatırladıklarımızdan birisi de hep o KC’i olmaktadır! 

Askerlik süresi kısaltılmalı
Türkiye’de askerlik süresi kısaltılınca dikkatler KKTC’deki askerlik süresine çevrildi…
Ben konuyu önce şöyle değerlendirdim: “Hadi bakalım. Değil mi ki Anavatan Yavruvatan “el ele hep beraber” deniyordu… Ve değil mi “kırk yıldır bu ülkede hem polis hem de asker Türkiye’ye bağlı Güvenlik Kuvvetleri oluşumundadırlar…”
Hadi şimdi gelin “Türkiye’de alınan askerlik süresinin indirim kararını burada da uygulayın ki yabana gitmesin…”
Meğer olay öyle değilmiş! Orasının şartları başka burasının şartları başkaymış!
Ooo! Eğer iki ülkenin koşulları ayni değilse o zaman neden “ekonomisi ile maliyesi”  Türkiye’ye uydurulmaya çalışılıyor? Kaldı ki öteki pek çok alanlarda da KKTC’nin TC’ye entegrasyonu söz konusudur…
Yok, bunları yakınmak için yazmıyoruz: Sadece TC-KKTC ilişkilerinin bazen insanı çıldırtacak kadar saçmaladığını vurguluyoruz… Mesela “orada öyle ise burada da aynisi olmalıdır tutumunda ille de ve inadına cami inşa etmek yahut külliye dayatmak gibi…”
Olayın asıl esprisi ise şudur: Ben askerlik süresi varsın ayni kalsın diyorum: Eğer üniversitelerimizden mezun olan gençlerimize aş iş olanağı sağlayamıyorsak, onlara bedofislerin, köpek yarışlarının, diskoların müdavimleri olmaktan öte hayat hakkı sunamıyorsak, onları baba anaparasına muhtaç, sokakların gençleri oluştan kurtaramıyorsak; varsın askerliklerini yapsınlar. En azından bu süre içinde de olsa aylak aylak dolanıp,  işsiz olmanın psikozunda kahrolmazlar…


Bakanlarımız konuşuyor
Zaten işin kısası sadece bakanlarımız değil, toplumca ve olduğumuzca konuşuyoruz!
Üstelik bayılıyoruz konuşmaya… Ne demişler ama “hayvanlar koklaşa koklaşa, inanlar konuşa konuşa anlaşırlar…” Hoş, biz “konuşmamıza karşın anlaşamıyorsak da “ mesele değildir… 
Mesela geçtiğimiz günlerde artık “duayen bakan” sınıfına terfi edecek aşamaya gelen kıdemli Bakan Sennaroğlu da konuştu ve dedi ki “ant içtim bu kaçakçılık bitecek!”
Eee, o zaman biz de konuşalım. Nasıl bitecek? Güney’e açılan sınır kapılarında denetimlerle yasakları artırarak mı yoksa Güney’den kaçakçılığa gerek kalmayacak bir yeni atılımla “kasaplık hayvan popülasyonunu ihtiyaca cevap verecek duruma getirmekle mi?” Birincisi zaten yıllardır uygulanıyor fakat ekonominin gerçeklerine ters olduğu için tutmuyor…
İkincisi ise yine Sennaroğlu’nun geçmişteki Bakanlığından kalan mirasla  “konuşuluyor” ama gerçekleşmiyor! Şimdi görelim bakalım Sennaroğlu andını nasıl okuyacak? Yasaklarla mı konuşmakla mı?
Ve sağlık ve eğitim: Yazacağım unutuyorum. Bu ülkede ne zaman başarısızlıklar söz konusu olsa takılan kulp “sistem” olmaktadır…
“Ve ne zaman başarısızlıkların açılımları yapılsa cankurtaran simidi gibi bu sihirli kelime kullanılmaktadır: “Sistem bozuk… Sistemin değişmesi gerekir… Yeni sistemler koymalı…”
Bu  “sistemle sistemsizlik” tefrikalarından en çok nasibini alanlar da Eğitimle Sağlık olmaktadır… Nitekim her iktidara gelenin ilk işi Eğitimle Sağlıkta sistemi değiştireceğiz diyerek açıklamalar yapmasıdır…  Eskiden sık sık Eğitim Şuraları da yaparlardı ama işin fıcırığı çıkınca vazgeçtiler…
Geçtiğimiz günlerde  “Eğitimdeki müfredat değişikliği” müjdesinden sonra bu kez de Sağlık Bakanımız Ahmet gülle müjdeler verdi: “Sağlıkta AB standartlarında açılımlar getirilecek…”
Kimsenin itirazı yok. İster Hücre, doku, organ bağışlarının önü açılsın, ister AB standartları olsun… Devlet hastanelerinden şu anda beklenen, gitti miydi yurttaş hastaneye,  zaten hasta olduğu için gitmekte, beklemekten hastalığının beterince artmasının önleneceği bir sisteme kavuşmasıdır… Ha ötesi mi? Yine olsun, kimsenin itirazı yoktur…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar