Oy vermek için sandığa giden bir arkadaşla karşılaşmış.
– “Gel birlikte fotoğraf çektirelim” demiş.
Arkadaşın şaşırdığını görünce de;
– “Artık uzun süre Brüksel’de olacağım, beni görmeyeceksin” diye espri yapmış.
Veya bizim arkadaş bunu espri sanmış.
Fakat adam ciddiymiş galiba.
Baksanıza, aldığı oyları beğenmeyip de herkese çemkirmesinden belli değil mi ciddi olduğu.
Kendisine oy vermeyen Kıbrıslı Rumları Türk düşmanı ilan etti, Kıbrıslı Türkleri de AKEL’in komplosuna ortak olan dönekler.
İstenmediğini kamufle etmek için kör milliyetçilikten aşırılığa her türlü numarayı yaptı.
Yapmaya da devam ediyor.
***
Siyaseten içine düştüğü batak kendisini ilgilendirir deyip geçeceğiz de çamur atmaktan geri durmuyor ya bütün mesele o.
Yanına aldığı çocukluk arkadaşı çamur ustasıyla birlikte yalanın en hasını yazıp oynuyorlar, sonra insanlar kendilerine inanmayınca da küfrü basıyorlar.
Profesörleri beğenmiyorlar, öğretim görevlisi insanlara hakaretler yağdırıyorlar, işverenlerine jurnalleyip işten attırmaya çalışıyorlar, namusuyla çalışıp emekli olmuş insanlara yalan-dolanla saldırıyorlar, “o tarihte ben emekliydim” denildi mi sus-pus olup siniyorlar sonra yine ortaya çıkıp aynı yalanı devam ettirip Başbakan’a “bu gazetecilerle niye görüşüyorsun” diye posta koyuyorlar.
Bunları izlemek bile insanı yoruyor ama onlar yalan söylemekten çamur atmaktan ne usanıyorlar ve yoruluyorlar.
Çünkü mayaları böyle galiba.
“Erken zamanda ıslah olsunlar” diyeceğim de umutsuz vaka.
***
Onlardan yana kimsenin umudu yok da saygı duyduğumuz Mustafa Akıncı’ya aleni birkaç uyarı yapmakta fayda vardır.
Bu iki umutsuz vaka Mustafa Akıncı’yı dillerinden düşürmüyorlar, habire övüp duruyorlar.
Akıncı’nın itibarından nemalanmak için yaptıkları aşikardır da Akıncı’nın da dikkatli olması şarttır.
Eğer bu toplum için hala bir şeyler yapma derdindeyse bizden söylemesi Akıncı’nın iki tane derdi vardır.
Erken zamanda da bu dertlerden kurtulmasını tavsiye ederiz.
Yoksa onların düzeyi ile anılır olacak ve bu durum da kendisi için hiç de iyi olmayacaktır.
***
Konu açılmışken Yaşar Ersoy için de birkaç görüşümüzü paylaşalım.
Bunların peşine düşüp de elinde ödüllerinle, televizyon ekranlarındaki bağırıp-çağırmalarını insanlar gördüler ya.
Ne demeli bilmem.
Yıllardır biriktirdiğin sanatçı kimliği ve duruşunu bu kadar ucuz yollarla harcamayı mı göze aldın?
Rumlar sana ödül vermişler, aldın mutlu oldun, seçmen listelerinde adın yokmuş, kızdın alın ödüllerinizi başınıza çalın der gibi götürüp şov yapmanın amacı neydi?
Üstelik problemli tiplerin peşinden sürüklenerek.
Hiç yakışmadı, bilmeni istedik.
***
Kıbrıs Türkü bu topraklarda bir varoluş kavgası veriyor.
Bu topraklarda nesli sonsuza dek yaşayacak, kendi kendini yönetecek, uluslararası hukuka dahil olacak bir düzen kurmak istiyor.
Buna hem Kuzey’den hem Güney’den engel olmaya çalışanlar var.
Arada defolular da var.
Saadet zincirleri sürsün diye darbeci askerleri Mustafa Kemal’e benzeyen kahramanlar sayan, ayrılma hakkı deyip KKTC’yi savunan, KKTC’de bulduğu her sandıkta aday olup komik derecede oylar alıp rezil olan sonra da Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamanıp seçilmedi diye geri kalanlara hakaretler basan.
Böylesi bir vaka ancak kurduğu saadet zincirini sürmesi için vardır.
Bu ülkenin yurtsever insanları da Kıbrıs Türkü’nün geleceği için vardırlar.
Bu da böyle biline…
