Bugün sizinle bir çözüm alternatifini paylaşmak istiyorum. Ve ekliyorum. “Yıllar sonra Kıbrıs siyasi sorununun çözümüne ilişkin akıllı uslu bir formülle karşılaşmak bana da umut verdi.”
Haber kaynağımız KKTC dışişleri Bakanı Emine Çolak. Hürriyet gazetesinden Tolga Tanış’a açıklamalarda bulunurken ilk kez Türk tarafının mülkiyet ve toprak sorununda nasıl bir çözüm hedeflediğini de söyledi! Üstelik iki yıllık bir çalışmanın sonucu olduğunun altını çizerek. Şimdi bir paragraf açıyorum ve soruyorum. (Eğer Türk liderliğinin böylesi bir çözüm planı var idiyse neden bunca yıl Türk halkından gizlendi? Yoksa “kabul görmemesi halinde şu anda bilemediğimiz bir de B planı olmasından mı?” Bunu zaman gösterecek diyelim ve gelelim Emine Çolak’ın aşağıda özetle aktaracağım açıklamasına:)
Diyor ki Çolak “Mülkiyet haklarına saygı duyan, iki bölgeliliğe uygun bir çözüm lazımdır.”
Mülkiyet sorununun çözümü için Kuzeydeki demografiyi Rumların lehine çevirecek iade formülünden çok, takas ve tazminat seçeneklerine yöneliyoruz.
Türk tarafı Rumların Kuzey’de kalan 1 buçuk milyon dönüm taşınmazına karşılık Türklerin Güney’de kalan yaklaşık 400 dönümlük taşınmazını takas etmek istiyor. Buna ek yaklaşık 300 bin dönüm “yeşil hat ve Maraş”ı da Rumlara bırakma planı var.
Geriye 800 bin dönümlük mülk kalıyor. Dönümü 30 bin pound’dan hesaplandığında yaklaşık 100 milyar pound’luk bir tazminat faturası çıkıyor.
KKTC olarak uluslararası bağışçılar ve kredi kuruluşlarından destek alarak bu sorunu halletmeyi düşünüyoruz.
İki yıldır bu konuya yoğunlaştık. Vaşington Yönetiminden katkı beklentisi de burada devreye giriyor.
Amerikalıların yardımdan sonra KKTC’nin borçlarını silecek olan Türkiye’nin de ilave bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
TOPRAK KONUSUNA GELİNCE: Emine Çolak bu konuda şunları söylüyor: “KKTC’nin 2004’de kabul ettiği Annan planına göre Türk tarafının adadaki toprak payı yüzde 36’dan yüzde 29’a çekildiydi. Aradan 11 yıl geçerken bu plan artık gerçekçi bir toprak düzenlemesi olmayacaktır. Toprak değişimi ile yeni insan hakları ihlalleri yaratılmaması için adanın yaklaşık yüzde 3’üne denk gelen Maraş ve Yeşil Hattı verip bu konuyu halletmek istiyoruz…”
HEDEFLENEN ÇÖZÜMÜN SORUNLARI: Bir: Önce 100 milyar pound büyük paradır! Bunu ne Amerika verebilir ne de AB. Kaldı ki bölgemizin halleri ortada! Mülteci sorunu sadece ülkelerin sınırlarını zorlamıyor, rehabileteleri için de tutun ki 100 milyarca doları yahut euoyu gerektiriyor.
İki: Açık seçik Kuzey’e dönmeyi hedeflerken, Güzelyurt’tan Karpaz’a kadar istemediği yerin kalmadığı Rum liderliği için sadece “tazminata dayalı” bir çözüm formülü her halde kabul edilemez olacaktır!
Üç: Kaldı ki bir diğer büyük sorun Türkiye’nin garantörlüğünü kesinlikle kabul etmeyen Rum tarafının bu nedenle çözümü tıkayacak olmasıdır!
Dört: Öte yandan Rum’un gazı ile Türkiye’nin suyunun barışı tesis etmeleri gerekirken kapışmaya hazır iki hasım durumuna gelmeleridir!
KISACA. Emine Çolak’ın Mülkiyet ve toprak konusundaki alternatifi bizim açımızdan olumdur. “Keşke böyle olsa” temennimize karşın bu kez de “para” faktörü ile “Rum kafasına” toslama tehlikesi vardır!
**********
YENİ TREND! (HER İKİ BUÇUK AYDA BAKANLARI DEĞİTİRME MODASI!)
Hükümet olalı iki buçuk ay oldu olmadı üç Bakanı birden değiştirme operasyonuna, şimdi kalkıp da “siyasette yeni trend” mi diyelim? Dedirtiyorsunuz ama! Oysa moda dünyasında bile bir “kışlık” vardır bir de “yazlık!” Bizde ise yavaştan mevsimlik oluyor. Ve adamın aklına şeytanı sokuyor:
Bir: Zaten bu Koalisyon hükümeti gidicidir bari partide ne kadar milletvekili varsa hepsini üst kademelerin koltuklarından geçirip ileride emeklilik maaşlarına yansıyacak parasal artılardan nemalanmalarını sağlamak…
İki: Ya da zaten büyük işler yapması beklenmiyordu ama Kalyoncu Hükümeti hemen tüm kurum ve sendikaların karşısında sıkboğaz oldu azıcık soluk almak için Bakanlar kademesinde “gençleştirmeye” giderek halkı “dur bakalım ne olacak” beklentilerine sokarken biraz daha zaman kazanmak için!
Üç: Yahut görevden alınan her üç bakan da gerçekten başarısızdılar! O zaman da geride kalanlar mı başarılıdır diye düşüneceksiniz ama muzırlığa gerek yok!
YENİ MODA: Yaşlısına “tecrübeli” derler Bakan yaparlar! Gencine de “gençleştirme” kulpu takarlar! Sonuçta Başoğlu Sennaroğlu Gürpınar gider – Özgür Şahali Akansoy gelir! Gidene teşekkür edilir gelene başarılar dilenir!
POLİTİKA ÇOCUK OYUNCAĞI DEĞİLDİR: Oysa CTP de Yorgancıoğlu ile başlayan politik oyunlar devam ediyor. Tabi perde gerisi falan kalmadı önünde de Talat var!
Gelelim genç Bakanlarımızın ki öteden beri “gençleştirin” diyenlerdenim durum vaziyetlerine.
İÇİŞLERİ BAKANI: Asım Akansoy, ayni zamanda yeni Çalışma Bakanı. İşi çok zor diyelim ve ekleyelim: Başında “belediyeler” var. Bazılarının birleştirilmeleri gerekiyor! Başında “Sosyal Sigortalar” var! Ya primler artırılacak ya da devlet borçlarını kapatmaya devam edecek! Bu durumda da eski hamam eski tas olacak! Öte yandan Polisi sivile mi bağlayacak? Zor! Zor ama sonuca bakacağız: Ve göreceğiz. Giden Gürpınar’ın “tecrübeleri” mi değerliydi yoksa gelen Akansoy’un “gençliği” mi daha başarılı olacak?
Maliye Bakanı: Tutun ki artık “hazinedar” Birikim Özgür’dür. Gençliğinin yüzü suyu hürmetine daha çok vergi toplarken “dolaylı” olanlarıyla harçları azaltacak mı yoksa o gençliğin dinamizmi ile “dolaylı vergilere” daha çok asılırken, “direkt” olanlarının ipini mi gevşetecek? Göreceğiz bakalım. Maliye’de tecrübe mi yoksa gençlik mi?
TARIM BAKANI: Erkut Şahali bile Bakanlık teklifi geldiğinde kendisi için sürpriz olduğunu söyledi! Sürprizi bir yana artık Şahali’yi memleketin en cesur ve donanımlı savaşçıları ile savaşmak zorunda kalacağı günler bekliyor! Bugüne kadar Sennaroğu “grak dediler verdi, gruk dediler içirdi, tecrübesi ile vaziyetleri idare etti.” Bakalım Hayvancıların, çiftçilerin saldırılarını Şahali nasıl durduracak. Sennaroğlu’nun taktikleriyle mi yoksa “gençliğiyle” mi? İki buçuk ay sonra “yeni Bakanlar Kurulu ile tanışmak umudunda bekleyip göreceğiz!”