Öncelikle Belediye başkanlarını verdikleri “iş sözünden” dolayı kınıyorum. Göreve gelmek adına işsiz vatandaşa söz veren başkanlar, bugün söz verdiği kişilerin kendilerini yerden yere vurmasını göze almalıdır.
Habil Tülücü’yü yıllardır tanırım. Birlikte iş de yaptık, ayni masada yemek de yedik. Kendisini severim. Ama ister Habil Tülücü olsun ister bir başka belediye başkanı eğer hata yapmışsa kabul edemem. Dün yaşanan telefon trafiğinde bir de ben aradım kendisini.
İlk sorum şu oldu; “Başkanım o genci silahla tehdit ettiniz mi?”. Hemen tepkisini koyarak; “Ne münasebet dedi. Olay tamamen saptırılmış. Benim silahım var ama ben kimseyi silahla tehdit etmedim. Etmem de. Asıl darp edilen benim. Kendi gururuma yediremedim diye açıklamadım ama bu çocuk işin boyutunu değiştirdi” dedi.
Yasalara göre birçok işletme sahibi, belediye başkanı, bakan, milletvekili ve buna benzer kişiler silah ruhsatı alarak kendilerini koruma altına alıyor. İş adamlarının nasıl dolaştığı pek önemli değildir ama bir bakan, milletvekili ya da belediye başkanının belinde silahla dolaşması ne hoş bir görüntüdür ne de örnek teşkil eden bir durumdur. Sırf bu yüzden darp olayından önce silahla tehdit edip etmediği sorusunu sorma gereği duydum kendisine.
Özellikle belediye seçimlerine hazırlanırken, UBP’li bir belediye başkanının bunu yapması hem parti içinde sıkıntı yaratır hem de bölge halkının kendisine duyduğu güveni azaltır.
Habil Tülücü örnek olması gereken bir belediye başkanıdır. Sadece Tülücü değil, 28 Belediye başkanının da saygınlık ve itibar duyulması adına örnek bir başkan modeli olması gerekir.
Eğer bir belediye başkanı köyüne ve köylüsüne hizmet sözü vermişse, bunu adaletli bir şekilde yerine getirmelidir. Hele de seçimlerin yaklaştığı şu günlerde belediye başkanı ile köylünün arasındaki iletişim çok önemlidir. Öncelikle hiçbir belediye başkanı işsiz gençlere iş sözü vererek yaklaşmamalıdır. Bu tamamen duygusal zafiyeti kullanmak demektir.
Öncelikle darp edilip, kendisine silah çekildiğini iddia eden gencimizi yalanlayan Belediye başkanı iş sözü vermediğini de söyledi. Birçok genç işe alınma beklentisi içine giriyor ve belediye başkanlarından umut ediyor. İşte yaşanan bu olayın bu yüzden çıktığını iddia etti Tülücü. Ben bu olayın ‘amaçlı yapıldığını düşünüyorum’ diye de ekliyor; “Kesinlikle yıpratılmak isteniyorum”…
Habil Bey çok kritik günler geçirip, ölümden döndü. Büyük ameliyatlar sonucu hayata tutundu. Bugün bu yaşanan olay doğru ya da değil onun sağlığını riske atması demektir. Sağlık sıkıntıları yüzünden sürekli kontrol altında olan Tülücü, umarım erken zamanda dinlenmeye çekilir. Yaşanan bu olay ne bir belediye başkanına ne de köydeki yaşam koşullarına uymamıştır. Eğer bu olayın iftira olduğu ve seçimlere yönelik yapıldığı iddia edilse bile bu irdelenmelidir. Yani birileri sizi canınızdan olacak kadar yıpratmak istiyorsa bunu fark edip, önlem alın. Zaten büyük bir yaşam mücadelesi vererek yataktan yeni kalktınız bari canınızı riske atmayın.
Belediyecilik yaptığınız sürece büyük bir efor harcamanız, üretken olmanız ve oradan oraya koşturmanız gerekir.
Peki, Habil Bey siz yeniden eski gücünüzü kazanacağınıza inanıyor musunuz?
