Maraş Kararı ve Vakıflar İdaresinin Suya Düşen Tatlı Hayali! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Maraş Kararı ve Vakıflar İdaresinin Suya Düşen Tatlı Hayali!

cenk dilerCenk Diler

Geçtiğimiz günlerde alınan “Maraş Kararı” davacı Rum tarafından, yıllar sonra haberdar olduğu ve tek taraflı, kendilerinden habersiz olarak alındığını iddia ettiği, Mağusa Kaza Mahkemesinin vermiş olduğu 27 Aralık 2005 tarih ve 271/2000 sayılı (Maraş’ta bulunan 1472 adet koçanlı mülk Abdullah Paşa mülküdür) tespit kararı ile ilgilidir. Başvuran, bu karar ile 67/2005 sayılı yasa tahtında Taşınmaz Mal Komisyonu’na yapmış olduğu müracaatının olumsuz etkileneceğini iddia etmiş ve Anayasa tahtında asli yetkisini kullanan Yargıtay’a başvurmuştu.

KKTC Anayasasında tanımlandığı şekliyle (Md.151(3)), prohibition; herhangi bir mahkeme veya yargı niteliğinde yetki kullanan herhangi bir makamın yanlış bir kararının uygulanmasını önlemek için bir emirname, certiorari ise; herhangi bir mahkeme veya yargı niteliğinde yetki kullanan herhangi bir makamın kararının iptali için emirname çıkarma yetkisi anlamına gelmektedir. Söz konusu davada da Mağusa Kaza Mahkemesinin tespit kararına karşı bu emirlerin verilmesi talep edilmiştir.


Neticede 271/2000 sayılı Kaza Mahkemesi kararı iptal edilmemiştir. Ancak, Kaza Mahkemesi kararı, 1985 Anayasası’ndan çok sonra alınmış bir karar olduğundan, Anayasanın 159’uncu maddesinde tanımlanan “terkedilmiş mal” kavramına girip girmediği hususu, Anayasa Mahkemesi’nin yorum yetkisine girmekte olduğundan, bu konu bu mahkemece sorgulanmamıştır. İlk nazarda Maraş bölgesi de Anayasa’nın 159. Maddesi kapsamında kabul edilmiş ve Komisyon’un Maraş bölgesi ile ilgili iade, tazminat ve takas çaresi üretme yetkisi teyit edilmiştir.

Konuyu bütünsellik içerisinde özetleyecek olursak:

Maraş’ın Evkaf’a ait olduğuna ilişkin alt mahkemenin (Mağusa Kaza Mahkemesi) kararına, Rum mülk sahiplerinin itiraz başvurusu, Yargıtay Hukuk Mahkemesi’nde  görüşülerek karara bağlanmıştır.

Yargıtay Hukuk Mahkemesi çoğunluk kararında,  başvuranların ”hakları olumsuz etkilenen kişiler olmadığına hükmetti”  ve Rum mülk sahiplerinin Maraş’ın Evkaf’a ait olduğuna ilişkin alt mahkemenin kararına, itiraz başvurusunu reddetti. Aldığımız müşavereye göre bir başvuranın Anayasa’nın 151. Maddesi tahtında Yargıtay olarak oturum yapan Yüksek Mahkeme’ye başvurabilmesi için ”hakları olumsuz etkilenen kişi” statüsünde olması gerekir.

Bu bir kaybediş olarak değerlendirilebilir. Ama Yargıtay kararında ilgi çekici ve önemli başka tespitler de var. Bunları okuyunca, kaybeden tarafın kim olduğu insanı derin düşüncelere sevk edebilir. Mahkeme, aşağıdaki gerekçelerle Rum başvuranın ”hakları olumsuz etkilenen kişi statüsünde olmadığına” hükmetti.

Yargıtay Hukuk Mahkemesi çoğunluk kararında, Taşınmaz Mal Komisyonu’na; “Komisyonun yetkisi münhasıran 1974 tapu kayıtlarını esas alarak bir karar üretmektir. 1974’ün gerisinde herhangi bir usulsüzlük olup olmadığı inceleme konusunda bulgu yapmaya yetkisi yoktur” telkininde bulundu. Yargıtay Hukuk Mahkemesi azınlık kararında ise; ‘usulsüzlük olup olmadığına da bakması lazımdır” denildi.

Çoğunluk kararı Sayın Narin Ferdi Şefik ve Sayın Ahmet Kalkan, azınlık kararını ise Sayın Gülden Çiftçioğlu verdi.

Verilen çoğunluk kararı içtihat kararı niteliğindedir ve bağlayıcıdır. Bu karardan sonra Vakıf İdaresinin mülkiyet iddiaları hukuksal dayanaktan yoksun kalıyor. Komisyon açısından mal sahipliğindeki kriter 1974’deki tapu kayıtlarıdır. Daha önceki hak sahipliğini sorgulamak TMK’nın yargı yetkisi dahilinde değildir.

Aklın yolu gibi hukukun yolu da birdir. Zaten TMK kararı AİHM’e de gitse, AİHM de mal sahipliği için büyük ihtimalle, 1974 tapu kütüklerindeki mal sahipliği bilgisini kriter olarak alacaktır. Evkaf’ın iddiaları bırakın AİHM’i, iç hukuku yolunu bile geçememiş gibi görünmüyor değil mi?

Evkaf’ın avukatı Ergin Ulunay, geçen haftaki beyanında Yargıtay’ın incelemelerinin ”telkin olduğunu” ve Komisyonu bağlamadığını iddia etti. Gerçekten de “TMK, Yargıtay Hukuk Mahkemesi’nin telkinine uyar mı?” diye bir soru da takılabilir akıllara.

Edindiğim kanaate göre; TMK bu telkine uymak zorundadır.  Çünkü avukat arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre Yargıtay/Hukuk 32/94; D.18/94 referanslı emsal karar, Yüksek Mahkeme telkinlerinin de ‘alt mahkemeler tarafından ’emir” telakki edilip uygulanması gerektiğine işaret etmektedir.

Yine de her iki ihtimali düşünelim: Telkine uymazsa başvuran, telkine uyarsa, davalı konumunda olan İçişleri Bakanlığı konuyu YİM’e taşır. YİM de Yargıtay kararına uymak zorundadır. YİM’de de her iki ihtimali düşünelim. Başvuran kazanırsa bir sorun kalmaz. İçişleri Bakanlığı kazanırsa başvuran bu kez konuyu AİHM’e taşır.  TMK kararlarının nihai denetim yetkisi AİHM’e aittir. AİHM de tapuda kayıtlı 1974 sahibi adına yani başvuran lehine karar verir. AİHM yüz sene önceki ihtilaflı mal sahibi iddialarını değerlendirmez. Örneğin Başvuranın da sanal tapudan aldığı mal sahipliği belgesini de sunsa, (Rum Kesimindeki tapu kayıtları beyan üzerine  verilir) 1974 kaydını esas alması gereken mal sahipliği belgesinin içeriğinin sahte olduğu kanıtlanamazsa AİHM mal sahipliği belgesini kabul eder. AİHM bu güne kadar Kapalı Maraşla ilgili beş davada 1974 sahipleri lehine karar verdi. 1974 sahipliği kriteri AİHM’in yerleşik bir içtihat kararıdır. Kuşkusuz her dava kendi temelinde değerlendirilir. Ancak benzer davalara benzer kararlar verilmesi zorunludur.

Kısacası; Vakıfların bu davayı kazanması sadece tatlı bir hayal gibi görünmektedir.

Vakıf idaresi, kendi düşüncesine göre icraat yapmak istiyorsaydı eğer; işe ilkin KKTC’deki otoriteleri sorgulamakla başlamalıydı. Paralı ve iç kamuoyuna yönelik reklamlar hiçbir fayda getirmemiştir. Asla da getirmeyecektir. Yargıtay kararı kağıt üstünde var olmaya devam eden 2005 tarihli Mağusa Kaza Mahkemesi kararının içini boşaltıp onu anlamsız veya etkisiz hale sokmuştur ve Komisyon’da Rum göçmenlerin önünü açmıştır.

Bugüne kadar Mağusa Mahkemesi’nin tanıma kararına dayanılarak tapu kayıtlarında gerekli düzeltme niye yapılamadı? Muhtemelen böyle bir başvuru yapılmış ve tapu idaresi tarafından reddedilmiştir. Bu konuyu tam olarak bilemiyoruz! Vakıflar İdaresi bu konuda ne diyecek?

Niye bir yasa yapılarak  “yasal olmayan yoldan el değiştiren vakıf mallarının sahibi vakıflardır ve tapudaki kayıtlar buna göre düzeltilir” denilmedi? “Maraş bizimdir”ci tayfa, mecliste birçok kez yeterli çoğunluğu elde etmedi mi? Neden çekindiniz? Korkunuz neydi?

Reklam peşinde koşacağınıza ve hamaset nutukları atan siyasilerin de gözlerini boyayıp bu oyuna alet edeceğinize, yapılabilecek olan hal çarelerini neden düşünmediniz ki?

TMK’yı arkasına saklanıp “Maraşı açacağız” demek, temelsiz ve mesnetsiz bir argüman, siyaseten hamasi nutuklarla, rant elde etmekten başka işe yaramayan bir oyundan ibarettir.

Milliyetçi Cephe siyasilerinin bu karar ile ilgili duygu ve düşüncelerini, bu toplum gibi ben de çok merak etmekteyim.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar