“Makamlar” devletin malıdır! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

“Makamlar” devletin malıdır!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Bazı olayları “köşeme” taşımak zorunda kaldığımda sıkılırım.. Hem “kişisel görüşlerim” hem de “toplumsal değerler” açısından!

Çünkü “8. Sayfadaki köşemin dörtte biri benimse, diğer üçü de “gazete” ile okuyucularındır.


Bu “sahipliği” ters çevirdiğimde  kendimi kapı önünde bulmam kaçınılmazdır! Çünkü “yetki ve sorumluluklarımın üzerine çıkıp dolayısıyla bana verilen “olanağı” istismar ettikte, “asıl sahip ve yetkili sorumluları mağdur duruma düşürmüş olurum!”

Herkes “hakkını” kendisine verilen “yasal ve etik haklar kadarıyla kullanır!” Üzerindeki keyfi ve kişisel haklar kullanımı  “hakların gaspıdır!”

BU düşünceden hareketle halkın oylarıyla “Cumhurbaşkanı” seçilip kendisine ait ikametgâhının makam  “odasında”  görevini ifa eden Akıncı’nın.. 3. ülke misyonuna ait  “türlü çeşitli yetki ve sorumluluk sahibi siyasileri” kabulünde..  Türk bayrağı ile KKTC bayrağını “gözlerden uzak tutmak için yerlerinden kaldırıp saklamasını…” Bu memleketin bir  KKTC ve seçme hakkındaki yurttaşı olarak üzüntü ile karşılıyorum…

Ve “vicdani reddimi” kullanarak diyorum ki buna hakkınız yoktur! Çünkü o “makam odanız” sizin değil, devletindir! Devletler ise  bayraklarıyla sembolize edilir, selamlanırlar!

OPEK Sosyal Reform Birliği Başkanı Pavlou’nun ziyareti nedeniyle sizin olmayan, Fakat öncesinde de sonrasında her zaman yerlerinde olacak bayraklarımızı kaldırıp saklayarak neyi ispatlamaya çalıştığınızı bilmiyorum ama…

Örneğin TC’den Koordinatörümüz Günay Oktay gelip makamınıza çıktığında, yine TC ile KKTC bayraklarını görmesin diye   saklar mıydınız?

“Hayır” diyorsanız o halde 3. ülkelerden ve Güney’den gelenler için  “bugüne kadar  o bayrakları zaten hep kaldırırdım” demeniz,  üstüne üstlük bir de “bayrak üzerine ucuz siyaset hâlâ bitmedi mi” serzenişinde bulunmanız; “KKTC Cumhurbaşkanı oluş  yetki ve sorumluluğunuzla” ne kadar bağdaştı ki?

O zaman bir daha sorayım: “Nasıl bir siyasi çözüm peşindesiniz ki “Kuzey’in bayrağıyla Türk bayrağını görüp gocunmasınlar, canları sıkılmasın diye gözlerinden kaçırıyorsunuz!”

Yoksa  bu “bayrak saklamak” çok ince bir diplomasi midir ki biz anlayamıyoruz..

…Kısaca “bayraklarımızla “ucuz politika yapmak,” KKTC halkı tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanına hiç yakışmadı!

**********

KKTC-TC İŞBİRLİĞİ VE GELİŞEN EKONOMİ..  

En kabadayısından “iktidarda” bir buçuk yıl dayanabilen koalisyon hükümetlerimizin zırt pırt gelip gitmelerini bu nedenle insanları hep yeni “beklenti ve umutlarla” genel seçimlere tutsak hale getirmelerini artık yadırgamıyoruz!

Çünkü KKTC çok uzun süredir “hükümetlerin” dışında gelişen kendine özgü bir kalkınma ve büyüme trendinin içine girdi..

Yani hükümetlerin “yapması gerekenleri” artık dışında oluşan “sermaye çevreleri” gerçekleştiriyorlar!

Hükümetle medya da (tümden deyip genelleme yapmıyorum) bu gelişmeleri doğrusu eğrisiyle izlerken, yönlendirme (yapamadığı için) eleştirisel ve hukuki müeyyideler getirerek zapturapt altına  almağa çalışıyor…

YANİ onca lafı özetlemek gerekirse artık KKTC’de “özel sektör” kendi kurallarıyla aldı başını giderken; hükümetler hâlâ “kurumlarını” nasıl işlevsel hale getireceklerinin plan programlarıyla uğraşıyorlar!

ANCAK itiraf edelim. Devlet hâlâ en büyüktür!

Ancak bu “büyüklüğü,” elinin altındaki bu potansiyel kaynakları kendi siyasi ve hukuki iradesinde toplayıp yeniden toparlamasına yetmiyor! Oysa:

SİYASİ iradesine karşın adeta  kendi dışında kumarhaneleri, acenteleri, taşımacılıklarıyla gelişen turizm sektörü..  Yanısıra tarım sektörü.. Artık onun da ötesinde büyük potansiyel haline gelen  inşaat sektörüyle KKTC bu “kalkınma motorlarıyla” yol alırken; yanına “üniversiteleri” de eklediniz miydi karşımıza çıkan tablo “hükümetlerin”  dışındaki müthiş toplumsal devinimdir!

BU sosyoekonomik sürecin içine artık TC sermayesi ile yatırımlarını da koymalısınız! Ki 1974’den sonra “köşemden” ayazlattığım en büyük şikâyetlerimden birisi “aramızdaki TC’li yurttaşların sermeye birikimlerini TC’ye kaydırdıkları yönündeydi..” KKTC’de  kazanıyor, fakat kazandıklarını TC’ye postalıyorlar” diyordum..

TEKERLEK döndü!  Şimdi KKTC’de istense de artık vazgeçilemeyecek, gözden çıkartılamayacak hatta fiskelik zarara bile tahammülü olmayan bir TC’li yatırımı vardır.

(Bu KKTC-TC  sosyoekonomik gelişimi kaçınılmaz süreçte gün gelecek Kuzey’le Güney arasında kurulacak sosyoekonomik balans nedeniyle  siyasi çözümü de olumlu şekilde etkileyecek işbirliğini geliştirecektir..)

BAKIN: Artık  KKTC’e siyasi çözüm prespektifi içinden değil; geleceklerin turizm ve sosyoekonomik kalkınması yönünden bakmamız gerekir..

Erhürman hükümetinin henüz Kamu Görevlileri Yasasını bile değiştiremediği gerçeklerde, böylesi büyük “reformları” nasıl yapacak  bilemeyiz…

Fakat  şunu biliriz: “Bundan sonra KKTC’de TC ile birlikte sürdürülecek yeni bir sosyoekonomik devinim süreci (zaten başladı) artacaktır..  Bari diyorum, gelin bu “yapısal süreci”  sağlam temeller üzerine oturtalım.

**********

KISACA TAKLDIĞIM: (BAŞARMALIYIZ.)

“Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım!” Ya ötesi! “Yanlışları düzeltmek” için yukarıda yazdıklarımı bir daha okudum.. Pöö dedim!          Daha biz Dome Otel’in sorununu halledemedik!                                                     Daha biz hangi yöreye, neresine,  nasıl bina inşa edeceğimizi saptayamadık!

Daha biz felaket olan trafiğe bile çare bulamadık!

Daha biz belediyelerimizi bile iflastan kurtaramadık!

Daha biz nasıl “üniversite” nasıl “üniversiteli” sorununa bile çare bulamadık.. Falan…

AMA bulmalı, yapmalı, başarmalıyız.. Var mı başka yolu?

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar