Lübnan Başbakanı Saad el-Hariri, hükümet karşıtı protestolar sonrası istifa etti.
Televizyondan halka hitap eden Hariri, ülkenin içinde bulunduğu durumdan çıkması için “şok” gerektiğini söyledi.
Hariri, “Makamlar gelip geçicidir. Önemli olan insanların güvenliği ve itibarıdır” dedi.
Cumhurbaşkanı Mişel Aun’un istifayı kabul etmesi halinde, Lübnan Anayasası uyarınca Hariri yeni hükümet kurulana dek başbakanlık görevini sürdürecek.
Lübnan’daki gösteriler, hükümetin WhatsApp üzerinden yapılan telefon görüşmelerinin vergilendirmeye çalışması üzerine başlamıştı.
Hükümet tepkiler üzerine plandan vazgeçmiş ancak gösteriler zamanla yolsuzlukların ve ekonomik krizin protesto edildiği geniş çaplı eylemlere dönüşmüştü.
Ülkede bankalar, devlet daireleri, okullar ve üniversiteler 10 gün boyunca kapalı kalmıştı.
Hizbullah protestoculara karşı tavrını sertleştirmişti
Lübnan’da koalisyon hükümetinde önemli ağırlığı olan Hizbullah, son dönemde protestoculara karşı tavrını sertleştirmişti.
Hizbullah ve bir diğer Şii örgüt Emel’e bağlı milisler başkent Beyrut’ta göstericilerin kampını yıkmış, sloganlar atmış, çadırları ateşe vermiş ve bazı göstericileri dövmeye başlamıştı.
Saldırıya maruz kalan protestocular barikatlar kurarken, polis ve askerler göstericilerle milisleri biber gazı kullanarak dağıtmaya çalışmıştı.
Hizbullah, Hariri’nin istifasına karşı çıkıyordu.
1975-1990 yılları arasında iç savaşa sahne olan Lübnan’da siyasi yapı, ülkenin kurucu belgesi olarak tanımlanan ve 1943 tarihli Ulusal Pakt çerçevesinde şekillenmişti.
Siyasi görevlerin mezhepler arasında nüfuslarıyla orantılı şekilde paylaştırılması esası uyarınca Lübnan Cumhurbaşkanının Maruni Hristiyan, Meclis Başkanının Şii, Başbakanın Sünni olması kararlaştırılmıştı.
