Lefkoşa çiçeklere benzerdi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Lefkoşa çiçeklere benzerdi

Ahmet OkanAhmet Okan

Mevsim yaz olduğunda ve yaz çiçeklerinin kokusu bir meltemle birlikte caddelere ve sokaklara, köşelere ve bucaklara yayıldığında, ağustos böcekleri çığlık çığlığa bağırdığında ve güvercinler ve kırlangıçlar bir damdan bir dama, bir ağaçtan bir ağaca, bir tabyadan bir tabyaya uçtuğunda, ve Köşklüçiftlik’te yel değirmenleri döndüğünde Lefkoşa en güzel yaz günlerini yaşardı.

Serin akşam rüzgarları daracık sokaklarda yol arar, kimi zaman çıkmaz sokaklarda sıkışıp kalırdı ki o vakitler kadınlar ve çocuklar kapıönlerinde olur, loş ışıklar içinde gecenin ilerleyen saatlerine kadar çeşitli sohbetler yapılırdı.


Masallarla büyüyen çocukların bağrışmaları hisarlarda yankılanırdı…

Ağustos akşamları serin bir tül perde gibi örterdi kenti; tülünü kaldırıp yanaklarından öpesin gelirdi.

Böyle gecelerde her taraftan müzik sesleri yükselir, o sesler sokaklardan el ayak çekilene kadar sürerdi.

Çağlayan Bar’da hafta sonları yapılan nişan, düğün veya nikah törenleri bölgenin kalabalığına kalabalık katar; Çocuk Bahçesi’nde vakit geçirenler kayan yıldızlar adına dilek tutarlardı.

Eğer gece ay aydınlıksa ve vakitlerden dolunay zamanıysa, bütün Lefkoşalıların yüzü ay’a benzerdi…

Açık hava kahvehanelerinin sekileri, sinema ve pastanelerin önleri park edilmiş bisikletlerle dolardı.

Bir zamanlar atın yularını tutup Lefkoşa’nın toprak yollarında gezinenlerin yerini, bisikletin bir kolunu tutarak gezinenler almış, üstelik buna motorlu araçlar da eklenmişti, zaman çoktan değişmişti ve zaman yine değişecek fakat henüz vakit o vakit değildi…

Belediyede çalışan Ramadan Dayı her akşam masasını sokak kapısının girişine kurar, mavi gözlerini kapı aralığına yerleştirir, güneş son kızıllığından birkaç çizgiyi ufukta bıraktığında “uzo” sunu açar, yudum yudum demlenmeye koyulur, Reşadiye sokağından yükselen anason kokusu İstanbul, Turan ve Celaliye sokakları ile ta Toros sokağına kadar yayılır, bu sokaklarda evlerin avlularından yükselen bin bir çeşit çiçeklerin kokusuna karışırdı.

Ki o vakitlerde hisarüstlerine meyhaneler kurulur, açık hava kahvehanelerinde nargileler tüttürülürdü, nere gitsen nere baksan kendine özgü bir Lefkoşa kokusu sarardı her yanı.

Altmışlı yılların başı olmalıydı Lefkoşa’nın yüreği çocukların yüreğine benzerdi, o kadar temiz, o kadar güzel, o kadar ömre bedel…

Lefkoşa’nın yüzü bazan sarı papatyalara bazan beyaz yaseminlere bazan da rengarenk lalelere benzerdi, her yaprağı bir burcu anlatırdı sanki.

Hayat o tabyaların, o yaprakların üzerinde güzeldi.

Sokaklarda, tabyalarda sanki çiçekler yürürdü; Lefkoşalıların elleri çiçek kokardı.

Bu kadim ve taş duvarlarla çevrilmiş kent çiçeklere benzerdi…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar