Kur hareketleri ve faizler - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Kur hareketleri ve faizler

TCMB’nin geçen haftaki kontrolsüz hale gelen kur artışları ve TL değerindeki süratli düşüşe karşılık, salı akşamı açıkladığı faiz artışı kararına, genelde tüm kesimlerden gelen tepkiler olumlu hatta geç kalındığı noktasındadır.
Bir tek karşı görüş bildiren MÜSİAD olmuştur ki gerekçesi de bana tuhaf geldi. Gerekçe olarak, ihracatçıların kur artışından avantajlarının bulunduğu, şimdi faiz artışı ile içte kredi maliyetlerinin yükseleceği, dolayısıyla faiz artışına karşı oldukları yönünde olmuştur. Bu ne demektir? Hem kur yükselsin kurdan kazanalım, hem içte faizler düşük olsun düşük kredi ile bir de oradan kazanalım. Yani çift taraflı faydalanma ile kendileri için daha avantajlı olmasından dolayı faiz yükseltilmesinin karşısında oldukları ifade ediliyor. Peki TL mevduat sahiplerinin zararları, süratle artan kurlar ve TL’nin aşırı değer kaybı ile düşük faizler karşısında TL’nin daha da eriyeceği, tasarrufların düşeceği ve ülkede iç kaynakların azalacağı, artan kur riski, enflasyona etkisi, alım gücünün düşmesi, döviz borçlusu firma ve işletmelerin iç ve dış borç ödemelerine olumsuz etkisi, bu faizlerle ülkeye sermaye gelmeyeceği ve yatırımların azalacağı hususları, bu zümreyi rahatsız etmiyor. Bu gerekçe ile zümre menfaatinin ülke ve genel menfaatin önüne geçtiği gerçeği yansıyor.
Kurların bastırılması ve faizlerin yükseltilmemesi hususunda ihracatın teşviki gerekçesiyle eski Ekonomi Bakanı’nın da sürekli görüş ve yönlendirmeleri vardı, yeni bakan ve bazı hükümet yetkilileri de aynı görüşte. MB’nin kararlarını sürekli etkileme meylinde oldu. Halbuki sonuçta dün açıklanan 2013 ihracat rakamları, bu politikanın ihracat artışına pek yaramadığı görülmektedir. İhracat 152 milyar$ ve ithalat 251 milyar$ la 99.8 milyar$ dış ticaret açığı olmuştur. İhracat 2012’ye göre biraz düşmüş, ithalat ise %11 artmıştır. İhracatın İthalatı karşılama oranı ise % 64.5’ten % 60.5’e düşmüş, dış ticaret açığı 2012 yılına göre 2013’te % 18’den fazla artmıştır. Öngörülen iyileşme olmadı. Çünkü esas sorun olan ihracat mallarının katma değer oranının arttırılması ve ithal girdilerinin azaltılmasıdır.
TCMB salı akşamı geç de olsa gerçekçi ve gerekli olan bir karar almıştır. Keşke bu kararı kurların yükselme eğilimine girdiği zamanda almış olsaydı. Çünkü zamanında alınmayan kararların zararı, zamanında alınan kararlardan daha fazla olur. Kanaatimce TCMB kararlılığını göstermek bakımından bu yönde küçük bazı adımlar daha atabilir ve piyasa gelişmelerine ve ekonomik gerekliliğe göre zamanında önlemleri almaya devam edecekleri yönünde açıklamalarını devam ettirmesi gerekir. Bu piyasaları rahatlatması bakımından elzemdir. Çünkü halktan ve piyasalardan verilen tepkilere göre, MB kararlılığının devamı hususunda tereddüt içinde olanlar çok var. Hükümetin bütünüyle bu kararları desteklemesi şarttır. Büyük, küçük iş çevrelerinden gelen tepkilerin geneli faiz artırım kararını destekleyici yöndedir. Ancak faiz kararının akabinde bazı Hükümet üyelerinin faizi destekleyici olmayan açıklamaları kuşku yaratmış görünüyor. Çünkü kişiler, firmalar, piyasalar şimdi çok hassastırlar. MB’nin bağımsız olarak alacağı kararların karşısında hükümetin tavırları, bu açıdan çok önem taşır. Dolayısıyla Hükümetin destekleyici beyan ve hareketine ihtiyaç duyulduğu dönemdedir. Geri adım atma veya gerektiğinde adım atılmayacağı şüpheleri, -tek neden olmasa da- döviz kurlarının oynaklığını devam ettirecek önemli nedenlerden biridir. Çünkü son 6 ayda genelde halkta oluşan algı, Hükümet karşı olduğu için faizler MB tarafından yükseltilemiyor ve siyasi bir baskı oluştuğu yönündedir. Gerek Hükümetin gerekse Merkez Bankası’nın bu algıyı ortadan kaldırması ve MB prestijinin dünya piyasalarında daha da yükseltilmesi ve güvenirliliğin artırılması şarttır. Yatırımcılarda bu güvenin oluşması halinde yeniden döviz kaynakları Türkiye’ye yönlenebilecektir. Türkiye ekonomisi dinamik ve yatırımcılar için gelecek vadeden gelişen bir ekonomidir.
Merkez Bankası’nın son kararı hem ekonomik yönden hem biriken algıları değiştirmesi bakımından çok isabetli olmuştur. Nitekim gerek içeride iş dünyası, ticaret erbabı, üreticiler, tasarruf sahipleri ve genel görüş açısından, gerekse dünyada Merkez Bankaları ve yabancı sermaye piyasalarında, olumlu karşılanan bir karar olmuştur. Gelişmekte olan ve paraları değer kaybeden birkaç ülkenin Merkez Bankaları da dün faiz artırım kararları almıştır. Ekonomik akılla hareket edilmesi kaçınılmazdır. Aksi halde daha kötü günler takip eder. Nitekim salı gecesi faiz kararının akabinde gece yarısından sonra izliyordum kurlar hızla düşmeye başladı. Ertesi gün öğleden sonra ve cuma gün biraz yükselmişse de bu karar alınmasaydı ne olurdu sorusunu da akılda tutmak gerekir.
Aynı durumlar, her 8-10 senede bir, para değerinin düşmesine karşı, faizlerin düşük tutulmaya çalışılması sonucunda, bir döviz krizi ve yüksek enflasyonla, ekonomik kriz yaşanmaktadır. Aslında ders çıkarılması gerekirken bu defa ekonomi eskisi gibi değil görüşü ile ertelenen kararlarla, aynı sonuçlara ulaşılmaktadır. Cari açığın yüksek, döviz borcu fazla olan ve döviz ihtiyacı ve yatırım ihtiyacı olan, tasarruf meyli de hayli düşen ülkede, TL’nin düşük faizle istikrarlı durmasını bekleyemezsiniz. Dolayısıyla gerektiğinde bundan sonraki dalgalı dönemde de zamanında yapılacak küçük ayarlamalarla denge sağlamanın yararları, gelecek zararlardan çok daha fazladır. TC Merkez Bankası’nın sürekli zikrettiği iki hedefi vardır. Biri içte piyasa ve fiyat istikrarıdır, içte değerini korumak, ikincisi de dışa karşı yabancı paralar karşısında TL’nin değerini korumak hedefi. Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de para konularında en uzman ve en yetkili Kuruluş olan Merkez Bankası’nın rahat karar almasına yol açılması ve prestijinin korunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir.
Kurların yükselişine, dış etkilerin da yansımakta olduğu, gelişmiş ülkelerin ekonomileri düzeldikçe aldıkları parasal sıkılaştırma politikalarının gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkilediği ve dünyada aynı grupta kategorize edilen kırılgan ülkeler olan Türkiye, Arjantin, Brezilya, Hindistan gibi ülkelerde de benzer görünümler yaşanmaktadır. Geçen gün de Rusya’da da döviz kurları yükselme trendine girmiştir. Önemli olan küresel dalgalanmada bu dış etkilere karşı zamanında koruyucu önlemleri geciktirmeden almak ve dalgalanmaları minimize etmeye çalışmaktır.
Kurların durulması hem iç hem de dış etkilere bağlı geliştiği cihetle, bir tahmin yapmak çok zor olsa da ekonomi ve piyasa çevrelerinden gelen algılara duyarlı olunması ve önlem alınması halinde, ki bunun olacağı kanaatindeyim, şok dalgalanmanın devam etmesinin önleneceği ve biraz daha üst seviyede kurların duraklayacağı görüşünü taşıyorum. KKTC’ye etkilerini ise bir başka yazıya bırakacağım.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar