Erdoğan’ın seçimden sonraki “seçimi” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Erdoğan’ın seçimden sonraki “seçimi”

Türkiye’de kamuoyu cevabını sebep olanların bile bilmediği şu sorunun cevabını arıyor.
Günlük olarak ekonomiye direk etki eden bu siyasi çekişmenin sonu nereye varır?
Yerel seçimlere kadar siyasi çekişme ve bunun getirdiği ekonomik belirsizliğin dozu artarak devam edecek diyenlerle herkes mutabık.
Kısa bir süre sonra televizyonlarda partiler arası bugüne kadar görülmemiş müthiş bir kampanya savaşı başlayacağı bilgileri geliyor.
Mart sonundaki yerel seçimlerden sonra ne olacak sorusu seçimler kadar önemli.
Seçim sonrası öngörüleri de AKP’nin alacağı sonuç ve varsayımlarla aktarılıyor.
İşte bunlardan bir tanesi.
Deniliyor ki, AKP İl Meclisi genel oy dağılımında 40%’ın az da olsa altında oy alır. Ankara ya da İstanbul’dan birini geçmiş seçimlere nazaran azalan bir oy farkıyla da olsa kazanır. Diğerini CHP’ye kaybeder.
Böyle bir sonuç karşısında Erdoğan hala daha halkın seçeceği Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ileriye gitmeyi göze alır mı?
Vallahi Erdoğan bu. Alır mı alır. Ama deniliyor ki bu onun ve etrafındaki yakın çevresi için o kadar da kolay bir karar olmaz.
Erdoğan’ın siyasetteki en büyük zafiyeti ona ölümüne bağlı olanlarla nefret edenler arasında gri bir kesimin olmaması.
Son ikiye kalacağı seçimde endişe edilen, halkın tercihinin niye diğer adaydan ziyade niye Erdoğan değil üzerine yoğunlaşmasıdır. Bu teoriye göre diğer adayın kim olduğu ikinci plana düşer. Erdoğan olmasın da kim olursa olsun ön plana çıkar.
Erdoğan cephesindeki en büyük endişe de bundan dolayıdır.
Son yıllarda ilk olarak MHP tabanına, en son da Kürtlere (en son denemede işin içine Barzani’yi de sokarak) yaklaşma manevraları bu gri alanı Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de gözeterek yaratma adına yapılmıştır. Afişe edilen kanıtlarıyla iddianın ötesine geçen yolsuzluklar, işte bu gri alanı yaratma manevrasına yönelik en büyük darbe olmuştur.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde son ikiye kalırsa seçimi kaybetme riski vardır Erdoğan’ın. Seçimi kaybetmesinin ötesinde kendi kendini ekibiyle birlikte tasfiye etmek anlamına da gelir bu.
Yerel seçimler bunun olup olamayacağını gösterecek en büyük “seçim anketi” olması açısından son derece önemlidir. Bundan dolayı da bu seçim yerel seçim olmaktan çıkmıştır.
Şu andaki en son anket dedikoduları AKP’nin oyunun %40 civarında olduğu yönünde.
Böyle olası bir sonuç karşısında bambaşka bir yola girilir mi?
O da şu.
AKP’nin seçimlerden ciddi oy kaybederek çıkması parti içinde Abdullah Gül’ü kurtarıcı olarak daha da ön plana çıkartır.
Seçimlerin hemen ardından geniş kesimli bir anayasa çalışma grubu Abdullah Gül’ün girişimleri ile tekrar çalışmaya koyulur.
Hem HSYK’nın yetki ve oluşumunda hem de Cumhurbaşkanı seçiminde eski anayasadaki yönteme dönülmesine Gül öncülük edebilir. Gül’ün Gezi Parkı olaylarından itibaren orta yolcu, çok daha yumuşak tavrı bu rolü üstlenmesine sebep olur. Gül baştan itibaren halkın seçeceği Cumhurbaşkanının Türkiye için doğru bir yöntem olmayacağına olan inancını açıkca ortaya koymuştur.
Ayni görüşleri daha önce ortaya koyan CHP ve MHP de buna destek verebilir.
Uzlaşma kültürünün olmadığını düşünürsek bu olur mu ben pek emin değilim.
CHP ve MHP bu konuda AKP ile iş birliğine girer mi?
AKP ile direk değil ama belki Abdullah Gül’ün aracılığıyle varılacak bir mutabakatla AKP ile işbirliğine gidebilir.
Böylelikle Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı mevkiine açıkçası mağlup olmuş bir rolde çıkıp çıkmama kararıyla karşı karşıya kalır. Erdoğan’ın bunu kabul etmemesi durumunda, partisinde çok daha ciddi bölünmeler olabilir. İşte bana göre gidilen yolun sonunda yerel seçimlerden sonra Erdoğan’ı bekleyen kendi seçimi ve ikilemi de olacaktır.
Erdoğan’ın bunu kabul etmesi durumunda, Abdullah Gül de olacak olan erken seçimle artık ya tek başına ya da koalisyon hükümetine Başbakan olarak devam eder. Kim bilir belki de partinin 3 dönem kuralını esneterek, cemaat ve iş dünyası ile barışarak tekrar seçimlerde tek başına partiyi iktidara bile taşır.
Konu zaten AKP ve uyguladığı ekonomik politika değil.
Konu doğru veya yanlış dış siyasette ne yapacağı belli olmayan Erdoğan’ın önünün kesilmesi.
Gezi Parkı, cemaat, yolsuzluklar ve iş adamlarının homurdanması derken verilmek istenen mesaj, Erdoğan’a etrafının çevrildiğini göstermek ve bir çıkış kapısı bırakmak. O çıkış kapısı da meclisin seçtiği Cumhurbaşkanı olarak siyasetteki son durağına onu topal ördek olarak mezun etmek.
Yaşananlar bir kez daha göstermiştir ki dış mihrakların gücü iktidara getirmeye tek başına yetmese de iktidardan götürmeye ciddi etki edebilir.

Ekonomideki cari açığın getirdiği zafiyet ve siyasetçiyi yakın çevresiyle içine çeken yolsuzluğun dayanılmaz çekim gücü, “dış mihraklara” halkın tek başına yapamayacağını, yaptırmasına fırsat tanımıştır.


Bağımsız bir siyaset izlemek için yön değiştirenler, ülke ekonomisini kırılganlıktan, etraflarını ve kendisini de yolsuzluktan uzak tutmaları gerekmektedir. Olan bitenden Erdoğan dahil her siyasetçinin çıkarması gereken ders budur.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar