Kolej Giriş Sınavı’nın birincisi geçen hafta cumartesi günü yapıldı. Yankıları bir haftadır devam ediyor. Sınavın zor olduğunu söyleyenler çoğunluktaydı. Neye göre, kime göre zordu? soruları sıkça soruldu bir hafta boyunca… 1700 civarında öğrenci sınava girdi. Bunların büyük bir kısmı da sınava hazırlanmak için dershanelere ve özel derse gidiyor. Genel anlamı ile dershanelerin yaptığı deneme sınavlarında alınan notlara göre bir düşüş yaşandığını söylemek mümkün. Mutlaka ilgili taraflar soru biçimleri ve sonuçlarla ilgili olarak bir değerlendirme yapacaktır.
Yıllardır kolej programını destekleyen ancak kolej sınavının bu şekilde yapılmasına karşı çıkan biri olarak bu sınavın kendi içinde adaletsiz ve ayırımcı olduğunu yazıp söylüyoruz. KGS-1’e göre kolejlere öğrenci alıyor olsaydık. TMK’nın taban puanı 84, Girne 19 Mayıs TMK’nın 80, Mağusa TMK’nın 79, Güzelyurt TMK’nın 72, Bekirpaşa Lisesi Kolej Programı’nın da 72 olduğunu görüyoruz. Yani Lefkoşa’da 83 alan koleje giremezken, İskele ve Güzelyurt’ta 72 alan koleje girebiliyor. Bunun neresi adaletli? Hele bir de buna Hala Sultan İlahiyat Koleji’ni de katarsanız, orada taban puan 54’e kadar düşüyor.
KGS-1’i dikkate alarak koleje girebilenlerden bahsettiğimize göre İskele ve Güzelyurt’ta 72 alanlar koleje girebiliyor. Lefkoşa’da 171 kişi, Mağusa’da 33 kişi, Girne’de 45 kişi yani toplam 249 kişi kendi bölge barajının altında kalmış ama İskele ve Güzelyurt’ta koleje girecek öğrenciler kadar da puan aldıkları görmekteyiz. Peki, bu 249 kişinin günahı ne?
Bu sınavı yaratanlar İskele’de ve Güzelyurt’ta 72 puan alan öğrencilerin kolej programını takip edebileceğine inanıyorsa, bu 249 kişinin günahı ne?
Hele hele kolej programının takip edildiği söylenen Hala Sultan İlahiyat Koleji’nde 54 alan çocuğun bu programı takip edebileceği inanılırsa, 54 puanın üzerinde alan yüzlerce çocuğun günahı ne?
*****
Bu sınavın bir başka üzerinde durulması gereken konusu da, çocukların sınavda sorular Matematik, İngilizce, Türkçe, Sosyal Bilgiler, Fen Bilgisi konularında gösterdiği başarıdır. Bu sınavda öğrencilerin tüm derslerdeki aldıkları notun ağırlıklı ortalaması 63. Sınava giren öğrenciler en çok başarılı oldu ders ise Sosyal Bilgiler. Öğrencilerin Sosyal Bilgiler’de aldığı ortalama not 73, Fen Bilgisi’nde 69, Türkçe’de 66.6, İngilizce 57.25, Matematik 57.
Çocukların en başarısız olduğu iki ders İngilizce ve Matematik. İlginç olan da bu iki ders KGS-1’in ikinci oturumunda çözülen sorulardan oluşuyor. Aslında bu sınavın sorgulanması gereken bir başka yönü de 10-11 yaşındaki çocukların 3 saat boyunca sınava sokulması ve bu üç saat boyunca o sorulara odaklanması, dikkatlerini oraya toplamasını beklememizdir. Türkiye’de lise son sınıf öğrencilerine yapılan YGS ve LYS sınavları bile artık bir haftaya yayılırken, belki de biz de bu sınavı iki güne yaymamız gerekecek.
****
Bu sınavı tasarlayan ve uygulayanların söylediği bir şey vardır hep: “Bu bir sıralama sınavıdır, yapacak başka bir şey yoktur.”
Uuuu! Eğitim bilimi bu kadar mı çaresizdir zannediyor bu sınavı yaratanlar. Öyle olsaydı bütün dünyada ilkokuldan orta öğretime geçiş bu bilimden nasibini almamış çoktan seçmeli sınavlarla yapılıyor olurdu. Halbuki dünya bizim tersimizi yapıyor. İstedikten sonra eğitim bilimi ışığında çok şey yapılabilir. Yeter ki istensin. Sınavlı bir geçiş sisteminde bile çoktan seçmeli bir sınav yerine, ucu açık sorular ve çok da farklı yeteneklerin değerlendirildiği, okulda yapılanın önemsendiği bir sınav sistemi yaratılabilir. Tabii ki en doğrusu sınavsız bir geçiş sisteminin yaratılmasıdır. Bugün milyonlarca öğrencinin olduğu Türkiye bile kademeler arasında geçiş sistemini sınavsız hale getirmek için uğraş veriyor.
Yapılması gereken yüzümüzü çağdaş dünyaya dönmek ve bu tür uygulamaların nasıl yapıldığına bir göz atmak olacaktır. Eğer bunu yaparsak bu tür sınavların 10-11 yaşlarında değil, 15 yaşından sonra yapıldığını rahatlıkla göreceğiz.
Bunu istemek bile bir adım atmaktır.
