Eğitim adına biri bana “keşke olmasın dediğin üç şeyi say?” deseler ilk söyleyeceğim konulardan biri de kolej sınavıdır. Zaten bu konuda hem aileler hem de çocuklar ciddi bir stres altında iken bir de buna pandeminin yarattığı endişe eklenince, bu yıl kolej sınavı süreci hiç çekilmez oldu. Sosyal medya üzerinde çok sayıda mesaj alıyorum bu konuda… Dilimin döndüğünce de cevap vermeye çalışıyorum.
Yumurta kapıya dayanıncaya kadar bekledik, kolej sınavını ileriki bir tarihe almak için… Bunu beklemenin ne gereği vardı. Şubat tatili erkene alınınca Ocak ayında yapılacak olan dersler de yapılamadı zaten… Bir de bazı okullarda vakalar çıkması ile yılbaşı öncesinde de birçok okulda çocuklar okula gitmedi. Oldu mu sana üç haftalık bir kayıp? Hal böyle iken üç haftalık ders kaybı ile ayni konular ile kolej sınavına girmek çocuklara haksızlık olmayacak mıydı? Zaten birçok okulda çocuklar konuları tamamlayamamıştı. Kolej sınavını ileri ötelemeyi son güne bırakmak, aileleri ve çocukları tedirgin etmekten başka bir işe yaramadı.
Gel gör ki bir taraftan bu gelişmeler yaşanırken diğer taraftan da Bakanlar Kurulu okulların kapalı kalma durumunu bir hafta daha uzattı. Onun hemen ardına Sağlık Bakanlığı Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu, okulları 31 Ocak tarihine kadar tatil etti. Bu yazının yazıldığı saatlerde durum bu idi. Ancak alınan kararlar/kararsızlıkların hızına yetişmek mümkün değil. Belki de siz bu satırları okurken farklı bir karar uygulamaya konulacak.
Kolej sınavı 20 Şubat’a ötelenirken okulların 18 Ocak’ta açılacağı varsayılmıştı. Eğer okullar 1 Şubat’ta açılacaksa, sınava kadar kalan 3 hafta çocukların eksikleri kapatmasına yeterli olacak mı?
Bu pandemi döneminde tüm dünyada bu tür ulusal sınavlar için farklı arayışlar var artık… Düşünün ki İngiltere’de GCSE ve A Level sınavları yapılmayacak. Farklı bir değerlendirme yöntemi üzerinde çalışılıyor. Kolej sınavı için de farklı denemeler yapılabilir. Zaten mevcut sınav sisteminin fazla bir şey ölçmediğini biliyoruz.
Kuzey Kıbrıs’ta vakalar bu hızda devam ederse, zaten okulların yeniden açılması zor görünüyor. Kolej sınavını da sürekli ötelemek zorunda kalabiliriz. Bugünden itibaren yeni planlamalara ihtiyaç vardır. Mutlaka bir B ve C planı geliştirmek gerekecek.
*****
Yeni göreve başlayan Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun iyi niyetinden hiç şüphem yok. Ancak bu yeterli olmuyor. Dolayısı ile yapması gereken uzmanların söylediklerine kulak vermektir. Şimdi bu kolej sınavı konusunda krizin kıyısından son anda dönüldü ancak okullar belli ki bir süre daha kapalı kalacak. En azından 1 Şubat’a kadar olan süreyi ağır aksak da gitse online devam ettirmek gerekmiyor mu?
Elbette online eğitim, yüz yüze eğitimin yerini tutamaz ama belli ki bu güvensizlik ortamında, okullar açılsa bile çocuklarını okula göndermeyecek çok sayıda aile var. Bu pandemi döneminde bu satırlarda çok dile getirdim. Eğitimsiz geçen her gün çocukların geleceğinden çalıyor. “Ne olacak 3-5 gün okula gitmesinler” anlayışı doğru bir yaklaşım değil… Geçmiş tecrübeler ve yapılan birçok bilimsel araştırma gösteriyor ki bu pandemi süreci çocuklarda hem akademik hem de psikolojik kayıplara neden oluyor.
Görüyorum ki ne toplum ne de eğitimi yönetenler bu konuda yeterli duyarlılığa sahip değil… Elbette çocuklarımızı koruyalım ama onları eğitimsiz de bırakmayalım. En erken bir zamanda okulların yüz yüze eğitime başlayacağı ortamları yaratalım. Unutmayalım ki geçtiğimiz yıl Mart ayından beri bu çocukların okula gittiği gün sayılıdır. Neredeyse bir yıl oluyor ki çocuklar doğru dürüst okula gitmez. Bu sürede çocukların okula gittiği gün sayısı bir yılda 40 gün bile değil… Koskocaman kayıp bir yıldan bahsediyoruz. Üzülerek belirtmem gerekir ki bu sürede özel okullar ile devlet okulları, fakir ile zengin çocuklar arasındaki fark iyiden iyiye artmıştır.
Anlaşılan eğitim adına daha yapacak çok işimiz var.
