KKTC, otoritesini göstermek zorunda... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mayıs 2, 2024
Köşe Yazarları

KKTC, otoritesini göstermek zorunda…

 

Geçtiğimiz hafta, Rumların Kuzey’deki 74 öncesi mallarını, birbirlerine sattıkları konusunda Cyprus Mail’de çıkan haberi aktarmış ve Rum Hükümeti’nin de bu alım satımları bir anlamda teşvik ettiğini vurgulayarak, yetkilileri uyarmıştık.
Nitekim, köylerden, taciz haberleri gelmeye başladı.
Önce Yenierenköy, şimdi de Karaoğlanoğlu… Muhtar Hüdaverdi Tutku, 15 gündür çeşitli basın organlarına, Kıbrıslı Rum bir kadının, elinde koçanı ile evine gelerek, söz konusu malı başka bir Kıbrıslı Türk’e satmak istediğini söylediğini anlatıyor. Muhtar, aynen Yenierenköylüler gibi, yetkililere seslenerek, “Bizi insanlarla muhatap etmesinler” diyor.
Bu haber ilk yayımlandığında bir açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu, “Kişiler anlaşsalar, aralarında dostane çözümler bulsalar dahi kendi aralarında işlem yapma olanağına sahip olamayacaklardır” demişti. Burcu, çözüm olduktan sonra kurulacak Mülkiyet Komisyonu’nun bireyleri karşı karşıya getirmeden, haklarını talep edebilecekleri bir zemin yaratacağını söylemişti.
Şimdi burada duralım…
Birinci örnekte, Rumlar birbirlerine mal satıyorlar. Şu an için belki de bunun bize direkt bir etkisi yok. Sadece alım-satım sırasında yapılan tacizler dışında. Bu da güvenlik güçlerinin konusu ve bir an önce tatsız bir olay yaşanmadan caydırıcı önlem alınması gereken bir durum. Bir de tabii emlak spekülasyonu.
Ancak, Karaoğlanoğlu Muhtarı Tutku’nun söylediği farklı. Burada satan Rum, alıcı ise bir Türk.
Böyle bir alım-satım olayının içindeki Türk, almaya gittiği malın bir de KKTC tapusu olduğunu biliyor. Ancak buna rağmen bu işe girmiş olması, akla başka şeyler getiriyor.
Bu olaydaki kişinin ille de böyle niyeti vardır diyemem, kendisini tanımıyoruz. Ancak ortaya çıkabilecek durumlar var…
Dedik ya, alıcı eğer bir Türk ise o malın KKTC tapusu da bulunduğunu, içinde oturanı bu nedenle çıkartamayacağını bilir. Peki bu malı neden almak istiyor olabilir?..
Birincisi, Taşınmaz Mal Komisyonu’na gidip, kullanımı engellendiği için tazminat talep edebilir. Bu iyi bir meblağ tutabilir…
İkincisi, aynı nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurabilir…
Son olarak da, çözüm durumunda, kendisi de Kuzey devletinde yaşadığı gerekçesiyle iade talep edebilir…
Ve bence bu belirsizlik ortamında, bu tür spekülatif kazançların peşine düşecek bazı uyanıkların ortaya çıkacağı kesindir…
Annan Planı döneminde biraz parası olanın müteahhitlik işine girdiği gibi, bu defa da başka başka sorunlar çıkıyor.
Konu her ne isterse olsun, ortada henüz bir anlaşma yoktur. O nedenle, KKTC’nin yasaları, her şekilde kararlılıkla uygulanmalıdır.
Güney Kıbrıs karşısına böyle bir konu geldiğinde nasıl yasal gerekçeleri ortaya koyuyor ve otoritesini gösteriyorsa, KKTC de bunu çekinmeden yapmalıdır.
İşte daha geçen gün, Güney’deki malının, boşanmış eşine verilmemesini talep eden bir Kıbrıslı Türk’e “Cemaat Meclisi’ne git” diyen bir yönetim…
Daha bir anlaşma bile yapılmadan ortaya çıkan olaylar, istisna olarak değerlendirilemez. Dikkate alınmalı, üstüne gidilmelidir.
Eğer Kuzey’in otoritesi tam olarak yerine getirilmez, spekülasyonlara, şaibelere açık olan ortam devam ettirilirse, çok daha korkunç olayların yaşanması tehlikesi var…


YERİN KULAĞI VAR

SİYASİLERİN BOŞBOĞAZLIĞI:
Ortada fol yok yumurta yok ama siyasilerin mülkiyet konundaki boşboğazlığı, yıllardır görmediğimiz olaylara neden oluyor. Mülkiyet konusundaki söylenenleri herkes anladığı gibi yorumlayınca, özellikle de son günlerde iki toplum arasında yeni sorunların doğmasına neden oluyor. Az ve eksik bilgiye, bir de siyasilerin olur olmaz görüş vermesi sonunda olacağı buydu…

SOKAKLAR DA TEHLİKELİ:
Yıllardır ülkemizde yaşanan hırsızlık olayları nedeniyle kapı pencere kilit altında oturmaya başladık, hoş bazen onlar da bir işe yaramıyor ama biraz olsun kendimizi güvende hissetmemizi sağlıyordu. Ama Girne’de yaşanan soygun girişimi, sadece evlerin değil, sokakların da pek güvenli olmadığını gösterdi. Ülkede ciddi bir güvenlik sorununun olduğu inkar edilmez bir gerçek. Ama ne yazık ki, hala daha elini kolunu sallayanın bu ülkeye girişine izin veriyoruz…

BİZDE DURUM NE:
Son günlerde Rum tarafının olası bir referandumda “evet” oyu kullanacağı yönünde haberler okuyoruz. Annan Planı döneminde de durum buydu. Ama son anda cayıverdiler. Bu kez cayarlar mı bilemem ama önemli olan Rumların ne diyeceğinden çok, bizim ne diyeceğimiz önemli. Bu kez de sürprizi bizimkiler yapabilir gibi geliyor bana…

GENCAY EROĞLU’NU YADIRGADIM:
“Soyadımdan dolayı görevden alınıyorum” derken, doğrudan siyaset yapıyor. Öncelikle memura siyaset yasak. Bu bir… İkincisi, kendisi başarılı bir müdür olmuş olabilir, ancak daha nice başarılı müdürler var ki hiç sebepsiz yere görevden alındılar. Müşavirlerin büyük çoğunluğu da bunlardan oluşuyor zaten. Yani bu durum bir ilk değil. Üstelik de konuyu en iyi bilmesi gerekenlerden biridir Gencay Eroğlu…

KISA VADEDE BİR ŞEY BEKLEMEYİN:
Hükümetin sektörlerle bir araya gelerek başlattığı çalışmalardan anlaşılan, uzun vadeli önlemler. Masada Ticaret ve Sanayi Odaları olunca, daha çok onların talepleri dile geliyor. Mal ve hizmetlerin üstündeki döviz uygulamaları ve KDV’lerin kaldırılmasından söz ediliyor. Böylece tüccarın ya da sanayicinin maliyetleri düşecek, piyasa fazla pahalılanmayacak… Ya kısa vadede halkın beklentileri? Yüzde 50’lik fakirleşmeye merhem mi bunlar?

CEZA YASASI’NA BAKIN, YETER:
Gıda Güvenliği Yasası’na bağlı tüzüklerin çıkarılmamış olması nedeniyle, zehirli üzümü piyasaya sürenden hesap sorulmadığını yazmıştık. Dün arayan bir okurumuz, kalıntı oranının yüzde 135 olduğuna dikkat çekti ve bunun “ölüme sebebiyet verme” olduğunu söyledi. Bunun için de tüzüğe falan gerek olmadığını, Ceza Yasası’nda insan sağlığı ile ilgili birçok madde bulunduğunu, zehirli gıdaları piyasaya sürenlerin de bu şekilde cezalandırılabileceğini vurguladı. Bilmem bunu duyan, ya da düşünen var mı…

ZİRVEDEKİLER
Nikos Anastasiadis: “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıs Rum Devleti olduğu algısına sahip olduğumuz eski zamanların; artık geçerli olmadığını anlamamızın vakti geldi. 1960 Anayasası bütün yasal sakinlere haklar veriyor. Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 Anayasası’na dayanır. 1960 Anlaşmaları olmazsa, Kıbrıs Cumhuriyeti feshedilir…”.

DİPTEKİLER
Kime Güvenelim: Sokaklarda meydan savaşları… Vatandaşı korumakla görevli polis, zanlıların emrinde… Vatandaş bankaya götüreceği hasılatının ne zaman ve kimler tarafından elinden alınacağı korkusunu yaşıyor… Neredeyse her gün sınır kapılarında yakalanan uyuşturucu haberlerini okuyoruz. İyi ama vatandaş olarak biz kime güveneceğiz…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar