Kısır döngüyü değiştiremedik! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Kısır döngüyü değiştiremedik!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

1974’den sonra uzun yıllar vaziyetlerimizi “ganimetler, rant ekonomileri, puanlarla” idare ettikti. Al sat, sat al” derken tutun ki memlekette nev’i şahsına münhasır bir ekonomik devinim yarattıktı! Tabi söylemeye hiç gerek yok. Yarattığımız ekonomi “yanlışlar” üzerine oturduydu!

Nitekim “artık biz devletiz” dediğimizin alameti farikası olan KKTC’nin ilanından sonra da o yanlışları taşıyarak ve yasallaştırarak “devlet ekonomisi” haline getirdik!


İŞTE bugün bozuk düzenin ve çarpıkların nedeni olan “Kurumlar” o ekonomi politikasının sonucudur … Ve hemen hepsi de yaklaşık 150 bin Rum’un Güney’e göç ederken arkasında bıraktığı mallarından, tesislerinden, topraklarından nemalanarak beslenmişlerdir. (yaklaşık 50 bin Türk de Güney’den Kuzey’e göç ettiydi …)

Fakat nereye kadar? Puanlarla alınıp satılan mülklerin  özel sektör tarafından ranta dönüştürülmesine kadar! Ki Devlet ve “İmar İskân Bakanlıkları” da popülizm uğruna o rantın destekçileri oldulardı!

Tabi hakkını yemeyelim! TC’den kaydırılan nüfus da bu “rant ekonomisinden” nemalandı ki hâlâ ne sata sata ne ala ala bitirebiliyorlar!

NE var ki “eğri gemi doğru sefer” olmaz! Nitekim olmuyor!

Cebinde on parası olmayan insanların “Rum mülkü üzerinde yarattıkları ekonomiye” karşın bugün devlet “on kuruşa muhtaç duruma düşmüştür!”

Sosyoekonomik dengeler bozulmuş, henüz “dejenere” kelimesi kullanılmıyor ama, müthiş bir “ulusal değerler yozlaşmasıyla” toplum illegal olayların içinde boğulacak duruma gelmiştir!

İŞTE bu gidiş artık “çözümü” dünden daha çok gerekli hale getirmektedir. Rum tarafı ile yada kendi içimizde … “Dolap beygirleri” gibi kendi eksenimizde döne döne dönen başlarımızı artık kalıcı bir “çözümle” sarabilmeliyiz.

ÖTE yandan bazen diyorum ki “yoksa Anastasiadis de mi biliyor bu aczimizle açmazlarımızı ki müzakere olasılıklarını gündemden kaldırmadan bizi oyalama taktiğine yatırmakta!

ÇÜNKÜ körün istediği bir gözdür. Oysa biz “Kuzey hapishanemizde” öylesine sıkışıp bunaldık ki son çarede “nasıl olursa olsun bir çözüm olsun” ayaklarına yatmaya başladık!

Nitekim Dünya Bankasının 2018 anketine göre Güney’deki Rum halkı yüzde 65 oranında çözüm isterken, Kuzey’deki Türk halkı yüzde 75 oranında çözüm istemektedir … Tabi ve elbette “nasıl olursa olsun yeter ki çözüm olsun” demiyoruz. Fakat siyasi yönden belirsizliği ortadan kaldırmalıyız ki ekonomiyi kurtarabilelim…

**********

 

LAZIM OLAN İYİLİK VE PARADIR!

Sn. Başbakan Erhürman dedi ki “Protokol imzalanmazsa maaşlar ödenmez lafı doğru değildir…”

Buna da örnek olarak 2018 yılını gösterdi. “2018’de maaşların ödenmesi için kullanılabilecek katkının protokolde 100 milyon TL olduğunu, bu paranın Türkiye’nin iç koşulları nedeniyle gelmediğini fakat yine de maaşların ödendiğini” hatırlattı …

ŞİMDİ 2019’un Nisan ayındayız. Yani dört aydır “protokol imzalanmadığı için Türkiye’den beklenen parasal katkı gerçekleşmemesine karşın “Dörtlü koalisyon hükümetimiz çatır çatır maaşları ödemektedir…”

(Ben, aman çok övünmeyin eğer Ankara duyarsa “demek siz kendinize yettiğiniz halde bizi sömürmeye devam ediyordunuz” deyip de bu kez gerçekten o parasal katkıyı durdurursa işte o zaman ayvayı yeriz diyeyim çünkü biliyoruz ki ödemeler şuradan buradan “borçlanarak” gerçekleştiriliyor!)

Tabi vurgulamak gerekir: “Borç verenlerin de alanların da müşterek kefili, KKTC hazinesi değil, birgün para akışının yeniden başlayacağı inancına dayalı  Ankara’dır …

Sn. Erhürman devamla 14 aydır hükümette olduklarını, gitmeye niyetleri olmadığını da vurguluyor.

Dörtlü koalisyon hükümetinin gidip gitmeyeceğine varsın UBP Başkanı Tatar baksın ama bize düşen de bu 14 ayın muhasebesini yapmaktır … Şöyle ki:

Sn. Başbakan “öncesi hükümetin de “protokolü imzaladığı halde uygulamaları savsakladığını” hatırlatarak akıllara şunu soktu!

Anlaşılıyor ki gelip giden koalisyon hükümetleriyle Ankara arasında sürgit “Mali ve Ekonomik Protokol” başlıklı bir “oyun” oynanıyor!

Ki KKTC kuruldu kurulalı da oyun devam ediyor … mesela hemen her protokolde “kurumların ya tasfiyesi yada yeniden yapılanmaları gibilerinden kaydı şartlar var ama uygulamaları yok!

Sonuçta olay “protokoller” üzerinden Lefkoşa ile Ankara arasında sessiz bir çekişmeye dönüşüyor! Bizim taraf, “sen parayı ver biz ne yapacağımızı biliriz” derken, Ankara da “yağma yok altına imza attıklarınızı uygulayacaksınız parayı kapacaksınız” diye mi düşünüyor? (Her halde öyle olmalı çünkü bu protokol imzaları” olayı ayni zamanda inada murat oldu! Bakalım ne olacak?

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (HÜKÜMET İSTİFA EDER Mİ?)

Doğrusu siyasi partiler ve sendikalar geçmiş Koalisyonlara bugünkü “Hükümet” kadar avans vermedilerdi!. Nitekim 14 ay geçti hâlâ erken seçim olmaması hayra alamet değil! Olamaz da çünkü muhalefet yapacak CTP yanına 3 parti daha alarak iktidarda!

İktidarda olması gerekiyor diye düşünülen UBP ise YDP ile muhalefette ki oldu dörde iki! Eğer Dörtlü Koalisyon içeriden “çatlamazsa” dışarıda kalmışlığıyla Tatar ne yaparsa yapsın bu hükümeti yerinden kıpırdatamaz!

Geriye Erdoğan’lı Ankara kalır ki… (Hadi çizmeden yukarı çıkmadan) KKTC’e asıl gerekli olanın istikrar, dolayısıyla iç barış olduğunu söyleyim…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar