KIŞ BU SENE CANIMIZA OKUYOR. - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

KIŞ BU SENE CANIMIZA OKUYOR.

..Yazı tercih eden biri olarak, bir o kadar daha mutsuzum bu kış. Çünkü her zamankinden daha sert geçiyor…
İspatlanmış, bilimsel bir gerçek, iklimler insanların motivasyonunu da etkiliyor.
Hele de dünyayı son yıllarda etkisine alan iklim değişiklikleri daha büyük psikolojik sorunlara yolaçıyor.
Bizim gibi Akdeniz’in ılıman iklimine alışan insanlar için kış, gerçekten zor. Biz öyle sıcakta rahat, gevşek, esnek yaşamlar süren insanlarız. Tüm Akdeniz ülkelerinde de aynı.
Oysa yılın büyük kısmında soğukların hakim olduğu İskandinavya gibi ülkelerde insanlar, bizden farklı davranışlar gösteriyorlar.
Mesele, soğuk, insanları gevşetmiyor, motivasyonlarını bozmuyor, aksine arttırıyor, öyle siesta falan dertleri yok, daha çok çalışıp, daha çok üretiyorlar.
Diğer taraftan, sıcağa alışkın ülkelerde iklim değişikliği ve aşırı soğukların, stres, kaygı, depresyon, sosyal ilişkilerde zorlanmalara neden olduğu saptanmış. En kötüsü, bu bozukluklar, insanları önce umutsuzluğa sonra da kaderciliğe sevkediyormuş. 
Acaba diyorum, bir başka ülkede iki dakikada akıl yoluyla çözülebilecek bir sorunun, bizim buralarda yılan hikayesine dönmesi, başka başka sorunlara yolaçması bundan olabilir mi..?
Dün gazetelerde vardı, Türkiye Başbakanı Davutoğlu, “İnşallah bu bahar Türkiye'nin her yerinde terörsüz, şiddetsiz bir bahar olacaktır” temennisini dile getiriyordu.
Keşke dedim, keşke bir mucize olsa da, Türkiye’de akan bu kan dursa. Bu manasız savaş son bulsa.
Bana da iklimleri düşündüren Davutoğlu’nun bu temennisi oldu. 
Çünkü ben de, sanki bir içgüdüyle, kışın bitmesiyle, sorunların çözüleceğine inananlardanım.
Başbakan Kalyoncu su meselesine sonunda bir çare bulduklarını söyledi. Ama buldukları çarenin, aylar, yıllar önce ortaya konandan bir farkı yok. Yaşanan akıl tutulmasını, kış mevsimine, soğuklara mı yorsak…
Olsun, ben mesela diyorum, bu bahar su sorunu bitmiş olsa…
Çeşmelerimizden akan deniz suyundan kurtulsak…
Gelen suyla üretim olsa, sevinsek…
Baharla birlikte, ekonomik protokol sorunu da bitse…
Çünkü o protokol imzalanmadan, ülkede tek bir icraat yapılacak gibi görünmüyor. Hükümet programında yazılanlar, o protokolde de bir kez daha tekrarlanınca, belki artık başımızdakiler de icraat yapmaya yönelebilirler. Yani baharla birlikte onlar da biraz hareketlenirler…
Baksanıza, rutin olarak yapılması gereken işler bile kördüğüm oldu…
Bizi daha iyi günlere götürsünler diye başımıza getirdiklerimiz bocaladıkça, halkı da olumsuz etkiliyor.
Bizler de umutsuzlukla, karamsarlıkla başı kesik tavuklar gibi dolanıyoruz…
GAÜ’nün yaptırdığı anketin sonuçlarına bakın, vatandaşın mutluluk katsayısı, 10 üzerinden 5,5…
Hem siyasi, hem ekonomik beklentilere bakıyorsunuz, “hayır” cevabı açık ara önde…
Acaba Aralık ayında yapılan bu anket yaz aylarında yapılsa, sonuç değişir mi, gerçekten merak ettim…
Uyuşukluktan, aklımızı, muhakeme yeteneğimizi de rafa kaldırıyoruz…
Bir linç psikolojisine, bir yıkma dökme moduna giriyoruz. Olumlu değil, olumsuz düşünmeye, negatif hareket etmeye başlıyoruz… 
Verim düşüyor, güven yokoluyor…
Dahası, bu belirsizlikler bence kısa yoldan köşe dönmecilere fırsat veriyor.
Otoritenin olmadığı yerde olacağı o…
Başta Meclis’in Komiteleri olmak üzere, toplum olarak üstümüze serilen ölü toprağını atarız belki…
Belki baharla birlikte zihinlerimiz açılır, gerçekleri daha iyi görürüz…
Ha bir de diyorum ki, belki bu bahar Kıbrıs’a yıllardır gelmeyen o uzlaşma gelir…
Çok mu iyimserim sizce… 

YERİN KULAĞI VAR
KİMLER EVET DER:

Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis’in çözüm şartları: 1- Kapalı Maraş derhal teslim edilmeli, 2- Toprak düzenlemelerine tabi bütün yerler (ara bölge) derhal teslim edilmeli, 3-Önemli sayıda Türk askerinin çekileceği güvence altına alınmalı, 4-Güvenlik konusunda, “askeri garanti ve tek yanlı müdahale hakkı olmayan” çözüm olmalı. Bu dört maddeye ‘evet’ derseniz, o zaman haydi barışa…


NİYE KIZIYORLAR:
Hükümetin yeni tarım politikasına çiftçilerden tepki gelmiş. Tarımda devrim niteliği taşıyan reform çerçevesinde çiftçi kartı olan herkes destekten yararlanamayacak. KKTC vatandaşı olmayan, 66 yaşından gün almış olan, Sosyal Güvenlik Sistemi’ne kayıtlı olmayanlar ve ikinci iş yasağı kapsamına girenler destek alamayacak. Bunun nesine kızıyorlar anlamıyorum. Kusura bakmasınlar ama, kızmaya hakları yok. Bu kadar zaman aldıklarına saysınlar…

KANBAY UYARDI:
TC Büyükelçisi Derya Kanbay’ın açıklamaları gündeme bomba gibi düştü. Kıbrıs Türklerini olası bir yeni planı iyice okumalarını ve Annan planındaki gibi aceleye getirmemelerini, hayallerin arkasından gitmemelerini tavsiye eden Kanbay’ın bu açıklamaları, nasıl bir karşılık bulacak çok merak ediyorum. Yarın buralarda birileri onu da, “çözüm karşıtı” ilan ederse hiç şaşırmayacağım…

SAYAÇLAR DA ALEYHİMİZE:
Bu ay elektrik faturalarında yaşanan anormal artışın nedeni belli oldu. Soğuklardan akıllı sayaçların aklı karışmış. İyi de bu akıl karışıklığı, neden hep tüketicinin aleyhine oluyor. Niye faturalarda indirim değil de bindirim oluyor, onu anlamıyorum. Herhalde onlar da tüketicinin aleyhine programlanmış…

FELAKET TELLALLIĞI:
Suyu, Ercan’ı hallettik, maaşlar ve onüçüncüleri de aldık ya. Şimdi kendimize yeni oyalantı arıyoruz. Önümüzdeki aylarda devlet, maaş ödeyemez duruma gelecek dedikodularına sarıldık. Maksat muhabbet olsun. Yıllardır olumlu düşünmeyi unuttuk, felaket haberciliğinde ise, üsütümüze tanımıyoruz… 

NE İSTEDİĞİMİZİ BİLİYOR MUYUZ:
Girne Amerikan Üniversitesi Araştırma Enstitüsü’nün beklenti anketinde dikkat çeken bir nokta var. Vatandaş hükümetten beklentilerinin başına, yüzde 42 ile kıbrıs sorununu çözmesini koymuş. Ama diğer taraftan, “Sorunun 2016’da çözümünü bekliyor musunuz” sorusuna yüzde 66’lık bir kesim  “hayır” yanıtı vermiş. Bu nasıl beyhude bir umuttur, elli senedir anlamadık gitti…

ZİRVEDEKİLER
Sibel Siber: “Biliyorsunuz, 2004 referandumundan önce AB, Kıbrıslı Türklere, ‘Eğer referandumda evet çıkarsa size uygulanan izolasyon ve ambargoları kaldıracağız’ demişti, ama kalkmadı. AB de Kıbrıs konusunda masum değildir. AB'nin Türkiye’nin önüne sürekli bu konuyu çıkarmasını, bir şantaj, bir tehdit olarak kullanmasını da kabul edemeyiz…".

DİPTEKİLER
Erkan Eğmez: “LTB Başkanı Sn. Mehmet Harmancı dereboyundaki asırlık çam ağaçlarını niye kestin, amacın nedir. İçimden geçeni tüm gerçekliği ile yazayım, belki sizin başınızı kesmem doğru olmaz ama, eşşek sudan gelen kadar dövmek isterim. Türkiye’de bir ağaç kesilmesin diye yolun yandan geçmesine Atatürk emir verdi, sizler ancak çevre katili olursunuz”. Yorumu size bırakıyorum…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar