Kıbrıs konusunu iç politika malzemesi olmaktan kurtarmalıyız - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 17, 2024
Köşe Yazarları

Kıbrıs konusunu iç politika malzemesi olmaktan kurtarmalıyız

Köş, MoreketMehmet Moreket

Bir hamasettir gidiyor.

Cumhurbaşkanlığı bütçesi görüşüldü dün Meclis’te.


Konu otomatikman Kıbrıs konusuna dönüştü.

Ve UBP-YDP muhalefeti, hedefe Cumhurbaşkanı Akıncı’yı koyarak, hamaset örnekleri verdiler.

Ersin Tatar, partilerinin asla kabul etmeyeceği hususları sıraladı. Oysa onların bir çoğu partilerinin seçtirdiği Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun imzaladığı 11 Şubat 2014 belgesinde yer almakta. En önemli vurgusu da, bugün UBP’nin “kabul etmiyoruz” dediği BM parametreleri ve federasyon konusu. Metinde aynen şöyle deniyor; “Anlaşma, ilgili Güvenlik Konseyi Kararları ve üst düzey anlaşmalarda yer aldığı şekilde siyasi eşitlik temelinde iki toplumlu, iki bölgeli federasyona dayalı olacaktır” .

Sonrasında Derviş Eroğlu, 2015 seçimlerine giderken, bu belgeye sahip çıkmış, “çıkmasını ben sağladım, sahibi benim” dahi demiştir.

Her neyse, demek ki, UBP Eroğlu’nun imzasını artık tanımıyor.

YDP Başkanı Erhan Arıklı ise, daha da ileri gidiyor. “BM parametrelerinden anladığınız, BM Güvenlik Kurulu’nun 1964 ve 74’de aldığı kararlar mıdır” diyor.

Akıncı’nın “güvenlik ve garantiler” konusunu kendi aklından gündeme getirdiği suçlaması her ikisinin de ortak iddiası.

Sanki Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Türkiye’nin Güvenlik ve Garantiler konusundaki esnek davrandığını söylememiş gibi. Sanki Akıncı “sıfır asker, sıfır garanti” demiş gibi. Kendileri bu süreci yakından izlememişler gibi…

Bu noktada, muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçim sürecini şimdiden başlattığı, onun için böylesi hamaset söylemlerine başvurulduğu söylenebilir. Ancak görünen o değil.

Şu anda Kıbrıs Türk tarafı olarak, Kıbrıs konusunda durduğumuz yer ve ne istediğimiz konusunda bir muallaklık var. Gerçek bu.

Hatta yüzde yüz ters düşen iki görüş var. Bu durum, şahıslar üzerinden bir kavgaya, karmaşaya neden oluyor. Sanki gizli gizli yürütülen işler varmış gibi bir imaj yaratılıyor. Muhalefet bunu tepe tepe kullanıyor.

Sonuçta, Kıbrıs Türklerine otonomi verme noktasına kadar ileri giden Anastasiadis’in arayıp da bulamadığı bir ortam.

Bu ortamı da, kendini milliyetçilik şampiyonu ilan edenler sağlıyor o da başka bir çelişki.

Siyasi gailelerle büyütülen bu boşluk, bu karşı karşıya gelme durumu, belirlenecek herhangi bir politikanın vereceği zarardan fazlasını verecektir.

Güney Kıbrıs’ın ve Kıbrıs üzerinde emelleri olanların da istediği, belirsizliğin ve doğal olarak  statükonun devamıdır.

Kıbrıs her an istedikleri şekilde kullanabilecekleri bir iç kargaşa potansiyeline sahip olsun, onlar da projelerini istedikleri gibi yürütsünler.

Bugün, özellikle de doğal gaz olayından sonra, statükonun devamı çok daha şiddetle arzulanmaktadır. Bakmayın siz ABD’nin, AB’nin “çözümü destekliyoruz” açıklamalarına.

Çıkarları çözümsüzlükten yanadır.

Peki biz neredeyiz?

Başlamak üzere olan müzakere sürecine elimizde neyle gideceğiz?

Karpuz gibi ortasından bölünmüş bir toplum iradesiyle mi?

Ortak bir iradeye varamayacak mıyız?

Cumhurbaşkanı ne yapacak, neyi savunacak?

Güney’in şartlarını, ne istediğini, ne yapmaya çalıştığını tartışıyoruz da, kendimiz ne yapacağız onu bilen yok.

En kısa sürede Meclis ve Cumhurbaşkanı -tabii Türkiye ile birlikte- Kıbrıs konusunun bundan sonra hangi temelde sürdürüleceğini belirlemek zorundadır.

Ve Kıbrıs konusu, körü körüne ve kraldan kralcı  bir hamasetle, iç politikaya malzeme olmaktan süratle kurtarılmalıdır…

 

YERİN KULAĞI VAR

BÖLÜNME:

AKEL lideri Kiprianu, “Anastasiadis Denktaşlaştı, bölünmeyi savunuyor” diyor. Hah işte doğru tabir bu. Öyle desentralizasyon falan makyaj. Zaten onun da “muhtariyet” içerdiği için kabul edilmeyeceğini pekala biliyor Anastasiadis. Asıl niyet adayı bölmek. Ve korkarım bu politika, sadece güneyde değil, tüm çevrelerde geçerli bir politika olma yolunda ilerliyor. Hani zamanında taşıdıkları pankartlar gibi, “Better apart than dead”…

“KIBRIS GELECEĞİNİ KAYBEDİYOR”:

Görüşme heyetinden ayrılan ve “Anastasiadis konfederasyonu/iki devleti tartışırken, AKEL’i tavizler verilmesini istemekle suçluyor” diyen AKEL Genel Sekreteri Kiprianu, “Kelimeler anlamını yitirdi. Kıbrıs geleceğini kaybediyor” yorumunu yapmış. Sayın Kiprianu, Kıbrıs’ın geleceğini, 2004 Annan Planı referandumunda parti olarak “hayır” dediğiniz gün kaybettik…

 ÖNERİLERİ NEYDİ ACABA?:

Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, “emirname ile ilgili önerilerimiz dikkate alınmadığı için eyleme gidiyoruz” açıklaması yapmış. Herkesin eylem yapma hakkı var ancak, keşke emirname ile ilgili hangi önerilerinin kabul edilmediğini de madde madde açıklasalar da, bizler de öğrensek…

NİYET BELLİ: 

Dışişleri Bakanı Özersay’ın emirname le ilgili sözleri bu konudaki tartışmalar için söylenecek son szödür. Ne diyor Özersay; “Siz imar planı yapın ama öncesinde emirname yapmayın, bırakın herkes yapacağını yapsın da sonra imar plan hazırlarsınız. O tarih geldiğinde koruyacak ya da planlayacak bir şey kalmasa da olur demenin bir diğer adıdır”. İşte bu tartışmaların temeli de bu…

NE HACIYA, NE HOCAYA:

İçişleri Bakanlığını uygulamaya koyduğu yeni emirname kimseyi mutlu etmedi. Müteahhitler emirnameye, isteklerini karşılamadığı için karşı çıkarken,  Şehir Plancıları Odası Başkanı Merter Refikoğlu da, Emirnamede yapılan son değişikliklerin, “rant çevrelerini mutlu etmek için yapılmış” olduğunu söyleyerek karşı çıkıyor. Sizin anlayacağınız tartışılan yeni emirname ile İçişleri ne hacıya, ne de hocaya yaranamadı…

GÜNEY’DE SERBEST:

Güney Kıbrıs’ta açılan ikinci Casino ile kuzeye kayanları engellemeyi amaçlıyorlar. Bir gazetemiz “Casino’nun 21 yaş üzeri herkese açık olduğunu” öne çıkararak, bizim hükümete mesaj veriyor. Sanki bizdeki casinolara vatandaşlar girmiyormuş gibi. Kağıt üstünde yasak ama, gidin herhangi bir casinoya, yabancıdan çok yerli vatandaşlarımızı göreceksiniz…

ZİRVEDEKİLER

Bülent Kanol: “Bu düzeni değiştirmek için çıkılmışsaydı yola, bu tür şiddetli kriz ortamları çok radikal tedbirler için en uygun zemini yaratır. Türkiye kaynaklı mali kriz varsa kendi ayaklarının üzerinde durabilecek ve adaletsiz vergi ve teşvik sistemlerini değiştirecek adımlar atarsın. Doğal afetle sarsılmışsa toplum, yanlış yapılaşmanın yarattığı olumsuzlukların bir daha yaşanmaması için her türlü radikal imar düzenlemesini yaparsın”…

DİPTEKİLER

“Yok Olma” Tehdidi: Hep vardır bu tehdit, “Bizi yok edecekler”…. Vatadaşa korku salıp, kendi politikasını benimsemeye zorlamanın yoludur. Sağlıklı mıdır? Asla. Sonuç da vermez. Hitap ettiğiniz toplumda da asla itibar görmez. Ama dışarıya “Bu insanların kendine güveni yok… Korkuyorlar” mesajı verir. Son zamanlarda yeniden hortladı ya, onun için yazayım dedim. Bu toplum neler geçirmiş de yok olmamış, korkmayın siz…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar