Kıb-Tek’in kurtuluşu..! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Kıb-Tek’in kurtuluşu..!

Havadis Gazetesi’nin, CTP raporunun ardından yayınladığı Kıb-Tek raporu, yine gündeme bomba gibi düştü. Raporun en az, CTP raporu kadar tartışılacağını söylemek yanlış olmaz. Çünkü, Kıb-Tek’in kurtuluşu olarak Başbakan Yorgancıoğlu’na sunulan öneriler, direkt olarak bizi, yani vatandaşı yakından ilgilendiriyor. Çözüm veya “kurtuluş” diye sunulan öneriler, dönüp dolaşıp vatandaşın cebine giriyor… Yeni atanan yönetim kurulu daha koltuklarını bile ısıtmadan, kurumu kurtarmak adına işin kolayına kaçıp, ilkokuldaki çocuğun bile düşüneceği yolu, yani zam yaparak kurtulmayı öneriyor…                                                                                                                                                                         

  TC ile imzalanan ekonomik protokolde özelleştirilmesine karar verilen kurumların başında gelen Kıb-Tek’in, stratejik olarak düşünüldüğünde, özerkleştirilmesi daha mantıklı bir yaklaşım olarak görülebilir. Ben de bunu göz önüne alarak özelleştirilmesini değil, özerk bir yapıya kavuşturulmasını savunanlardandım. Ancak raporu okuduktan ve Kıb-Tek’in tek kurutuluş formülü olarak ücretlere zam yapılması önerisini okuduktan sonra, “özelleştirilsin, hem biz, hem de onlar kurtulsun” noktasına geldim…                                                                                                                                                                                         Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Okandan tarafından hazırlanarak, Başbakan’a sunulan rapor, acı bir gerçeği de ortaya koyuyor. “Kurum sattığı her kilowat saat elektrikte 7 kuruş zarar ediyor. Zararına enerji üreten Kıb-Tek’te tek yol enerji ücretlerini otomatik zama bağlamak… Raporda, kurumun sadece var olan borçlarının faizlerini ödeyebilmesi için yüzde 20 zam kaçınılmaz. Yüzde 25 zam yapılırsa kurum 10 yıl içinde, yüzde 30 zam yapılırsa da kurum 5 yıl içerisinde tüm borçlarından kurtulabileceği” savunuluyor… İş bununla da bitmiyor. “Zammın ardından kurumda yeniden sıkıntı yaşanmaması için “otomatik zam” uygulamasına geçilmesi de öneriliyor. Yani, yeni dönemde elektrik tarife fiyatları döviz ve fual-oil fiyatlarına göre her ay yeniden belirlenmesi” isteniyor…                                                                                                                                                                          Evet bu ülke karanlıktan çok çekti. Neredeyse her gece elektriklerin kesildiği günleri de unutmadık. O günlerde faturalara konan 5-10 kuruşluk ilavelerle bugün santral sahibi olduk. Önceleri kızsak da, toplumsal bir özveri gösterip bugünlere geldik. Verdiğimiz kuruşların bize santral olarak geri dönüşünü gördük, gururlandık. Ancak bugün istenen bunlardan çok farklı. Yıllardır kurumu kendi siyasi gelecekleri için babalarının çiftliği gibi kullanan, oy uğruna kuruma gereğinden fazla istihdam edenler, yine kendi gelecekleri için biriken borçları görmezden gelenler, borcundan dolayı kesilen elektriği bir telefon ile bağlatanlar bu yıkımın hesabını vermeden, sorumlulardan hesap sorulmadan, yılların yanlışının faturasını borcunu ödeyen vatandaşa kesmek hangi vicdana sığar… Çok samimi söylüyorum, yapacakları zamlarla kurumun kurtulacağına inansam, helali hoş olsun beş sen, on sene bu fedakarlığı yapmaya razıyım. Ama sorun, inanmıyorum… Beş sene sonra bugünkü tablodan çok daha vahim bir tablo ile karşılaşmayacağımızı nasıl garanti edebilirsiniz ki..? Yanlışım yoksa 2000’li yılların başında kurumun borçları sıfırlanmıştı. Aradan geçen 10 yılda geldiğimiz tablo ortada. Hani derler ya, “yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır” diye. Geriye dönüp yaptıklarınıza baktığımızda, güvenmemek için onlarca neden var… Yaklaşık 5 yıldır artış almayan kamu çalışanı, neredeyse hayatı boyunca asgari ücrete talim edenler, aldığı komik emekli maaşı ile kıt kanaat geçinen insanlardan böyle bir fedakarlığı nasıl bekleyebilirsiniz..?                                                                                                                                              


Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Okandan tarafından hazırlanan raporda, personel maaşlarıyla ilgili bölüm ise Kıb-Tek’in bugünlere nasıl geldiğinin en somut göstergesi. Ne diyor raporda, “Kıb-Tek’te maaşlar, kamu baremlerine göre yüzde 18 daha fazla. Kurum çalışanlara “elektrik muafiyeti” uygulaması yerine her ay 643 TL ödüyor. Memura ise her ay 411 TL aile yardımı yapılıyor. Rapor, “topluma moral olması” açısından kurum çalışanlarının fedakarlık yapmasını öneriyor ve maliyetlerin bu sayede en az 1 kuruş azalacağını öngörüyor.” Bu toplum 50 yıldır yeterince fedakarlık gösterdi. Artık fedakarlık yapılacaksa bu fedakarlığı halk yapmamalıdır… Hem diğer kamu çalışanlarından %18 fazla maaş alacaksınız, hem de “elektrik muafiyeti”, “aile yardımı” adı altında maaşınızın dışında 1054 lira ek para alacaksınız. Bu ülkede binlerce insanın, sizin havadan aldığınız bu para için, 30 gün günde 12-13 saat çalışmak zorunda olduğunu düşündünüz mü hiç..? Kurum batmış, bankalar kredi vermekten kaçıyor ama, 400’ü aşkın personel her ay maaşlarına ek, bin kusur lirayı ( yılda 12.648 TL ) almayı hak sayıyorlar… Gelin önce bu “avantalardan” vazgeçtiğinizi (hiç olmazsa bize önerdiğiniz 5-10 yıl için) kamuoyuna açıklayın. Kurum içerisinde 7000-8000 TL maaş alanlardan başlanarak maaşlardan kesinti yapın. Bu da yetmezse piyasadan alacaklı olduğunuz milyonlarca liranın tahsilatını yapın. Ve en önemlisi kurumu bu duruma düşürenlerden, kim olursa olsun hesabının sorulması için mücadele edin… Yeter artık! Borcunu günü gününe ödeyen sıradan vatandaşın suçu ne? Yılların yanlışını vatandaşa ödeterek kurtulmaksa niyet, ben bu fedakarlığı yapmayı reddediyorum… Özelleştirin gitsin…

 

YERİN KULAĞI VAR
HEVES VAR AMA…:                                                                                                                                                     
Dışişleri Bakanı Özdil Nami, partisinin ekiplerinin dosyalarına hakim çalışma, hevesinde olduğunu, hükümeti kurmadan önce ön hazırlık yaptıklarını söylüyor da, dün Meclis’in yasama günü olmasına rağmen, partisi yine herhangi bir yasa tasarısı getiremedi. Önceki haftalarda da benzer durumlar yaşandı, yani boşa geçen zamanlar… “Hantallık yok” diyor Nami, ama “bal yapmaz arı” diye de bir terim var. Ben ondan korkarım…
YÖNETİM KURULLARI NİYE BEKLİYOR:                                                                                                               
Derdimiz müşavirlik konusudur. Devletin sırtına ekstra yük bindiren bu uygulamaya her zaman karşı olduk. Ancak hükümetlerin kurumların yönetim kurullarını kendi ekiplerinden oluşturmalarının önünde herhangi bir engel yok. Aldıkları bir maaş da bulunmuyor. UBP’nin atadığı Vakıflar Örgütü Yönetim Kurulu, kendilerinden menkul bir açıklamayla, görevden alınana kadar istifa etmeyeceklerini duyurmuşlar. Bu da kurum içinde rahatsızlık demek. CTP ve DP şu lüzumsuz tartışmalara son verse artık da, işler aksamasa…
KİMİ SUÇLUYOR:                                                                                                                                                            
   Ersin Tatar da Kıb-Tek’in durumunu yorumlamış. Bugüne gelinmesini “menfaatler ve politik ideoloji” diye açıklıyor. Herhalde seçim dönemlerinde doldurulan personeli ya da yine seçim dönemlerinde KKTC’nin kurumları arasında adaletsizliğe sebep olan, sözde sosyal hakların verilişini kastediyor herhalde. Peki bunları yapan kimdi? Yine elini eteğini öpmeye koştukları ağabeyleri değil mi..?
ÇILDIRMAK İŞTEN DEĞİL:                                                                                                                                       
  Yine Tatar… Okudukça insanın çıldırası geliyor. Batık bankaların paralarını Serdar Denktaş tahsil etmeli, KTHY mağdurlarına vermeliymiş. Başka? Ercan ihalesini alan şirket 16 milyon TL KDV parasını ödememiş, bunu da bu hükümet tahsil etmeliymiş. En mühimi, ekonomik protokolde, siyasi erki yıpratacak düzenlemeler varmış… Bu işler olurken o ne yapmış? Son 4 yılın Maliye Bakanı değil miymiş? O makam koltuğunda oturmamış mı? O makam arabasında caka satmamış mı? O zaman niye yapmamış? Onun izahı yok…
TEZAT:                                                                                                                                                                    
   Maliye Bakanı Zeren Mungan, fonların bütçeye bağlanması için gerekli çalışmayı yaptıklarını söyledi dün. Ancak geçen hafta da Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, halen Maliye’nin kontrolünde olan Turizm Fonu’nu geri bakanlığa almaya kararlı olduğunu söylüyordu. Burada bir tezat var gibi. Yoksa Denktaş’ın fonuna bir ayrıcalık mı yapılacak..?
PEK UMUDUM YOK AMA:                                                                                                                                      
  Geçen gün bu sütunlardan Kadri Fellahoğlu’na seçim öncesi kazanması halinde “iptal edeceği” sözünü verdiği ve LTB tarafından Remon Reklam Hizmetleri Ltd.’ye ihale edilen “Kent Mobilyası Yapımı ve İşletilmesi İhalesi” ile ilgili son durumu sormuştuk. Bu konuda LTB’nin ve Lefkoşa halkının çıkarları doğrultusunda gerekli çalışmaların sürdüğü ve Başsavcılığa bağlı Hukuk Dairesi’nden görüş istendiğini öğrendik. Sonuç alınacağını pek sanmıyorum ama, konunun takipçisi olacağız…
DELİ DEĞİL APTALIZ:                                                                                                                                               
LTB’nin CTP’li Meclis Üyesi Alev hanım bilboard ihalesiyle ilgili olarak yaptığı açıklamalada, “söz konusu ihaleyi iyide iptal edemedik, yoksa Lefkoşalının omuzlarına 2.8 milyon TL’lik bir tazminatı da ödeme yükü binecekti” demiş. Allah razı olsun. İyi de Alev Hanım, siz bu ihale yapılırken de LTB Meclis Üyesi değil miydiniz? Niye Kadri başkana durumu izah etme gereği duymadınız? Üstelik seçim bildirgesinde billboard’ların 30 bin lira olan kirasını 2 milyona çıkaracağını ilan eden siz değil miydiniz. Şimdi kalkmış, bu ihaleyi iptal etmek için, “deli olmak gerekiyor” diyorsunuz. Biz kimsenin deli olmasını istemiyoruz. Zaten yeterince “aptal” yerine konduk… 

ZİRVEDEKİLER                                                                                                                                                       
Havadis Gazetesi: Önce CTP’nin seçim değerlendirme raporu, şimdi, Kıb-Tek’in yeni yönetiminin muhteşem icadı olan raporu ele geçiren gazeteniz Havadis, sırf “gazetecilik yaptığı için” yine birilerinin hedefi haline gelecek. Varsın olsun. Ne CTP’lilerin seçimlerde yaptıkları, ne de Kıb-Tek’in dayatmaya çalıştıkları kamuoyundan gizlenemezdi. Hele de halkı, sırtına haksız bir şekilde bindirilecek yükten haberdar etmek, bence en ciddi kamu görevidir…

DİPTEKİLER                                                                                                                                                         
  Kıb-Tek Yönetim Kurulu: Göreve geldiklerinde ilk iş olarak “Kasım’a kadar elektrik borçlarının tahsilini durduran” karara imza atan Kıb-Tek yeni Yönetim Kurulu bu kez de, “Kıb-Tek’in kuruluş raporu” diye hazırladıkları ve sadece “zam” içeren rapor ile gündem oldu. Her iki karar da yeni yönetimin tüketiciye bakışları açısından önemli. Borcu tahsil etmek yerine, cezasını sade vatandaşa ödetmeyi tercih ediyorlar…

Eski Kıbrıs Türk Hava Yolları çalışanları dün akşam KTHY’nin kapatılmasının üçüncü yıl dönümü nedeniyle ateş yaparak tepkilerini bir kez daha yetkililere gösterdi

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar