KEŞKE ŞEHİT DÜŞSEYDİM… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

KEŞKE ŞEHİT DÜŞSEYDİM…

basaran duzgun banner

Eskiden solcularda rastlanan bir durumdu.

Şimdilerde solcular içselleştirdi ve eskisi gibi davranmıyorlar.


Belki de ödedikleri ağır bedellerden sonra görüşlerinin yaygınlaşmasının dinginliğini yaşıyorlar.

Geçtiğimiz gün ilk kez işittiğim bir cümle beni derinden sarstı.

Cümle tam olarak şöyleydi:

“Keşke TMT zamanında şehit düşseydim de bugünleri görmeseydim…”

Cümlenin yapısından anlaşılacağı gibi sahibi milliyetçi ve o ölçüde de sağcı birisidir.

Her ne kadar 1974 öncesinin toplumsal mücadelesine sağ ve hatta zaman zaman ırkçı bir ideoloji monte edilmişse ve “Rum’a karşı direniş” için kurulan TMT, eforunu aynı şiddette solculara karşı da kullanmışsa da tıpkı Erenköy direnişinde olduğu gibi solcusu-sağcısı silah başı yapmakta tereddüt geçirmemişti.

Bu günlerde yaşanan nedir ki milliyetçi birisi TMT döneminde şehit düşmeyi tercih edebiliyor?

Bu cümle aynı zamanda “ölseydim de bu günleri görmeseydim” olarak da çevrilebilir.

Peki, bu kadar karamsarlığa yol açan nedir?

 

****

 

Türkiye ile Kıbrıs Türklerinin ilişkisi yeni bir tanımlamaya ihtiyaç duymaktadır.

Ve üst düzeydekilerin tümü parmaklarının arkasına saklanıp, sorunu görmezden gelmektedir ama bu ülkede aynı zamanda Türkiyeli-Kıbrıslı kamplaşması ileride geriye dönülmeyecek bir şekilde derinleşmektedir.

O kadar ki geçmişte siyasi görüşlerinden veya desteklediği siyasi partiden dolayı ayrımcılığa uğradığından şikayet edenler, bugünlerde doğum yerlerinden dolayı ayrımcılığa tabi olduklarını söylüyor.

Türkiye kökenliler ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmekten şikâyetçiyken, Kıbrıslılar  “doğup-büyüdükleri topraklarda yok olma” travması geçiriyor.

Bu travma eskiden sadece solcuların derdiydi ama bu günlerde sağcıların veya siyasi görüş taşımayan Kıbrıslıların en önemli gündem maddesine dönüştü.

Son zamanlarda yaşananlar da bu travmanın katmerlenmesine yol açtı.

 

***

 

Türkiye ile Kıbrıs Türklerinin ilişkilerinin yeni teşhislere ve tanımlamalara ihtiyacı vardır.

Geçmişte ortaya konulan görüşleri “bizimle egemenlik pazarlığı yapamazsınız” diyerek süregelen durumu gerekçe yapanlar aslında gelinen aşamanın baş sorumlularıdırlar.

Kıbrıs Türkü özgürlük için, kendi kendini yönetmek için elde silah yıllarca savaştı.

Bunun karşılığında “yok oluyorum” travması yaşıyorsa, 1974 sonrası bu topraklarda oluşturulan yapının kendisindendir.

Bu yapıyı değiştirme niyeti var mı?

Sorulması gereken soru budur.

Bu soruyu sordurmayanlar kısa süre sonra baş edemeyecekleri sorunlarla karşı karşıya kalacaklar.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar