KENDİ SORUNLARIMIZIN ESİRİ OLDUK: - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

KENDİ SORUNLARIMIZIN ESİRİ OLDUK:

Eşref Çetinel

Bu nedenle Kendi iç sorunlarımıza kıvrık bir toplumuz.. Her ne kadar oturduğumuz yerde sabahtan akşama TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, akşamdan sabaha dünya aleme ince ayar veriyor olsak da… Hâlâ domatesle hıyarın fiyatlarını bile zapturapt altına alamadığımızın aczinde sadece vaziyetleri idare etmeyi biliriz..

KIBRIS siyasi sorununa yönelik tutumumuz da bu idareyi maslahatçılıkla kaimdir.. Nitekim bir yandan Güney’den Kuzey’e alışverişle yiyip içmeye gelen Rumların çok değerli ve bonkör müşterilerimiz olması nedeniyle artık yeni sınır kapılarının açılması gerektiğinin zorunluğundan söz ederken; öte yandan da sabahtan akşama kadar ekonomimizi nasıl düzelteceğimizin tartışmalarını yapıyoruz ki o ekonominin büyük gelir kaynakları kalemlerinden birini TC’nin artık sürekliliğe bağladığı parasal katkıları olmktadır..


TABİ para akışı sürdükçe de Türkiye “anavatanımız” olmakta, az biraz gecikmeler söz konusu olduğunda ise “aha Erdoğan’lı Türkiye!”

Bu ikilemli tutumuz ne yenidir ne geçicidir! Nihai çözümün gerçekleşmesine kadar sürüp gideceği de bellidir.. Fakat gel gör ki o nihai “çözüm” de tarafların sessiz ve derinden memnuniyetleri nedeniyle artık bırakın konuşulmasını, düşünülmüyor bile… Nitekim:

***

UNEFICYP RAPORU: Geçmiş hafta her zamanki gibi yine haberlerini Rum basınından yada o taraftaki seslendirmeleri nedeniyle bu tarafta işitilmesinden öğrendiğimizce BM’ler Genel Sekreteri Sn. Guterres’in başkanlığında artık her yıl rutin olarak “iyi niyet misyonu” BM’ler askerlerinin görev süresinin bir yıl daha uzatılması” kararını aldıydı..

FAKAT: eğer bir gün bu adada “Federasyon mu yoksa iki Devlete dayalı çözüm mü” gibilerinden bir son kararda referandum yapılsa bizim buradaki federasyoncuların yanlarında yer alacağı Güney’deki (Emekçi Halkın İlerici Partisi) yani AKEL’in Basın bürosu şefi Çelebis bir açıklama yaparak BM’lerin sözünü ettiğimiz Barış Gücü askerlerinin görev sürelerine yönelik kararının bugüne kadar en kötülerinden biri olduğunu açıkladı ve Guterres’ı yerden yere vurdu!

NİÇİN beğenmedi bilir misiniz? Çünkü Kıbrıs sorununda müzakerelerin temelini oluşturan çözüm şeklini açıklamaktan kaçınmış!”

YANİ NE? Guterres ne “federasyon” dedi ne de “iki devlete dayalı çözüm!” Ya ne dedi? AKEL Genel sekreteri Çelebis’e göre hiçbir şey! Yani Guterres çözüm tezlerini es geçti..

OYSA Akel’in de beklentilerinde “Federal sistemin” önerilmesi vardı.. Ya bizim? (Doğrusu BM’lerde hakkımızda böylesi toplantıların yapıldığının ve kararlar alındığının çok da farkında değildik zaten o sıralarda kasabın çengelindeki eti dizayn ederek fiyatını zapturapt altına almaya çalışıyorduk!)  HA, ne diyecektim? Kıbrıs siyasi sorununun uzamasından, dahası çözümsüzlüğünün rutine bağlanmasından BM’ler sekreteryası da usandı! Her yıl adadaki BM’ler askerlerinin görev sürelerini uzatmaktan öte bir fonksiyonu da yoktur, kaldı ki artık Kıbrıs’taki siyasi sorun tekil değil, yanına Yunanistan’ın muzırlığı ile Ege denizindeki tahriklerini de alarak çoğulcu ve savaş tehdidi içeren bir mecraya dökülmüştür! Peki:

***

BU DURUMDA bile dışımızdaki onca devinimine karşın nedir bizde iltifat bulmayan Kıbrıs siyasi sorunuyla ilgili görüşümüz? Var mı bilen?. Zaman zaman CTP de dürtmese, seçimlerden seçimlere gündeme gelmese, gerçekten geleceklere bakarken ne düşünüyor, soruna nasıl bir “çözüm” biçiyoruz?

Kİ en zor ve karanlık günlerimizde bile “ya taksim ya ölüm” diyecek kadar “mefkûre” sahibi bir toplumduk, sonunda adayı “taksim” ettik ama lakin şimdi de “nasıl birleştiririz” gailesine düştük!

NEYİ ANLADIK dersiniz de bu karar değişikliğine vardık? Yani biz bu adada Rumlarsız Rumlar da Türklersiz yaşayamazlar mı? (Tahir ile Zühre’nin, Arzu ile Kamber’in aşkı bu kadar büyük değildi!)

SONUÇ itibarı yazalım: Artık BM’lerin uzantı teşkilatı UNEFICYT de anlamıştır.  “Bu adada biri TC’ye diğeri Yunanistan’a bağlı siyasi iki ayrı bölge vardır..” Bu bir kader değil siyasi realitedir ve eğer çözüm istiyorsak bu realite üzerinde inşa edilecek bir siyasi çözüm modelini benimsemek zorundayız.. Yani “Türkiye”nin de etkin ve yetkinliği ile kapsamında olacağı bir çözüm…

Dolayısıyla ne yapmalıyız artık? Kuzey’i yeniden yaratmaya çalışmalıyız.. Birbiri ardına seçimleri her halde laf ola yapmıyorsak tabi! ***

KISACA TAKILDIĞIM: (ARAMIZDAKİ YABANCILAR SORUNU) Dünkü yazımda aramızdaki yabancı uyruklulardan söz ettimdi. Henüz “insan unsurları olarak “zenginliğimiz” mi yoksa sosyoekonomik yönden “potansiyel” mi olduklarını değerlendiremeyeceğimiz kadar yeni bir nüfus hareketlenmesi..

Ne var gitgide çoğaldıkları çoğaldıkça da hak hukuk ve sosyal hakları yönünden gereksinmelerinin karşılanması gerektiğinin zorunlulukları dayatmaya başladı..

Eğitim öğretime bağlı ihtiyaçlarından sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarına kadar beklentiler içindeler.. Ki neden dünyada tanınmamış bir küçük ada devletini kendilerine mesken tuttuklarını, geleceklerde ne umdukları ile neyi bulacaklarını düşünürken… Bu insanların KKTC’ye nasıl bu kadar yoğunluğunca geldiklerinin şaşkınlığını da koyarak şaşırıyoruz!

Kİ BİZ uzun süre TC’den KKTC’ye kaydırılan nüfusa bile tahammül gösterememiş bir toplumuz! Oysa şimdi ülke mavi gözlü, sarı saçlı mermer gibi beyaz tenli yabancı insanlarla doldu ve artık hayat hakkı istiyorlar! Çocuklarına okul istiyorlar. Bir süre sonra vatandaşlık hakkı da isteyecekleri zaten burada doğan çocuklarının otomatik olarak vatandaşlarımız olması gerektiği gerçekleri var…

OYSA kelin merhemi olsa kendi başına sürermiş. Peki bu “yabancı nüfusu” nasıl rehabilite edecek en azından insan unsuru olarak potansiyellerini nasıl kendi ekonomimize ve kültürümüzle ötesi tüm sektörlerimize yansıtacağız? Tabi ki bilemiyoruz!

Oysa artık bilmek zorundayız. Eğer KKTC sorma gir hanı değilse aramızda yaşam hakkı bulan yada “arayan” bu yabancılara, bigane kalamayız.. BİR kere ve her şeyden önce bu konuda “İçişleri Bakanının” açıklamalarına ihtiyaç vardır. Kaç kişidirler? Aile bazında iş gücü olarak nedirler? Çocuk sayıları, okullaşmaları ve en önemlisi gelecek yıllarda rehabilitelerine yönelik her hangi bir çalışmanın olup olmadığı artık toplumun da ilgili kurumlarında ele alınmalı araştırmalar kamu ile paylaşılmalıdır..

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar