Kendi eylemini sabote etmek - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Kendi eylemini sabote etmek

Köş, MoreketMehmet Moreket

Meclis locasından vekillere küfür eden gençlere bir sözüm olacak….

Reddediyoruz hareketi başladığında herkes, “gençleri anlamak lazım, bizim yaşadığımız şartlarda yaşamak istemiyorlar, beklentileri farklı, inançları farklı, yaşam tarzları farklı, anlayışları farklı” yorumu yapmıştı.


Doğruydu da. Tepki koydukları bir konuda, kendiliklerinden organize olabiliyor, gayet zekice sloganlarla, sonuna kadar direniyorlar.

Aynı görüşte olmasanız bile, hoşgörüyle bakıyorsunuz eylemlerine…

Reddediyoruz da böyle başladı. Bir çok partiden, bir çok sivil toplum kuruluşundan genç bir araya geldi.

Ta ki, Meclis locasından atılan sloganlara kadar.

Yaptıklarının etik, ahlak, şu, bu yönü malum zaten. Çirkin, asla kabul edilemez…

Ama konu sadece bu değil. Eylemlerini de, elde etmek istedikleri hedefi de kendi elleriyle sabote ettiler.

Yetmedi, sosyal medya üzerinden verdiler, veriştirdiler, devam ettiler.

Bunu yapan bir kaç kişi olabilir. Ancak bu noktadan sonra itibarlarını kaybettiler.

En önemlisi de, bundan sonra Koordinasyon Ofisi konusunda söyleyeceklerini kimsenin dinlemeyecek olması…

Peki ya aynı gençler, -ki demokrasiye inananların çoğunlukta olduğunu biliyorum-, bu tür davranışlarla toplum içinde yaratılacak ayrışmayı isterler mi?

Yapılan çirkin davranışın getireceği kötü sonuçları da hesaba kattılar mı acaba..?

İşte çok geçmedi…

Geçmişte de benzer vukuatları bulunan Bertan Zaroğlu, en az Meclis locasında sarfedilen kelimeler kadar çirkin ifadelerle konuştu…

Kıbrıs Türkünün suçunun Türkiye’de doğmamak olduğunu, Kıbrıs topraklarında doğanların, devletine ve milletine sevdalı olmadığını da söyledi…

“Doğu Roma sempatizanı olmak”la suçladı eylemcileri…

Sanki kendisi bu topraklarda karnını doyurmuyormuş gibi…

Doğrudan Türkiyeli-Kıbrıslı ayırımcılığı yaptı. Hem de hiddetle…

Şimdi buna sebebiyet verenler siz değil misiniz? Ona bu lafları söyleme cesaretini veren siz, o Meclis locasındaki bir kaç kendini bilmez değil misiniz..?

Kitlesel eylemlerde oto kontrolu sağlamak, elde edilmek istenen amaç için gerekli.

Her toplumun içinde fanatikler var, demokrasiyi kurallarıyla, saygıyla içine sindiremeyenler olabilir. Ama bunları provoke etmenin kime ne faydası var…

Hele de toplum içinde her zaman için en büyük tehlike olarak gördüğüm “ayırımcılık” gibi hassas bir konunun bu şekilde istismar edilmesine sebep olmak…

Siz ki etnik milliyetçiliğe karşı olduğunuzu savunursunuz. Etnik milliyetçilikten beslenenlere fırsat vermiş olmadınız mı?

Sükünete ihtiyacımız var.

Normalleşmeye ihtiyacımız var.

Bunu sadece gençlerden beklemiyoruz.

Dayatmalarla, inatlaşmayla, gerginlikle ülke yönetmeye kalkanların da üstünde düşünmesi, ona göre hareket etmesi gerekiyor…

Çünkü gerginliğin onlara da faydası yok…

YERİN KULAĞI VAR

FARKINDA DEĞİLLER: Tuhaf bir toplum olduk çıktık. Örneğin, Türkiye ile bizimle ilgili bazı konuları müzakere etmek, kendi kültür ve yaşam tarzımızı tartışmak hemen “Türkiye karşıtlığı” olarak değerlendiriliyor ne yazık ki. Onlara göre, “Türkiye ne yaparsa doğru ama, bunu eleştirenler Türkiye düşmanı” oluyor. Bu topraklarda var olduğumuz sürede kendi kültür, örf ve adetimizle büyüdük. Bunları korumak, geleceğimizi de bunlar üzerine kurmak istememizden daha doğal ne olabilir ki. Birileri sırf kendilerine prim yapmak için bunları, “Türkiye düşmanları” olarak lanse etmekle, aslında kendi toplumuna ne kadar zarar verdiğinin farkında değil. “Kendinden geçmek” de budur herhalde…

UNUTTUK GİTTİ: Koordinasyon Ofisi anlaşmasının oylanması sırasında gösterilen tepkiler, ip gibi kesildi. Sanırım tepkileri sürdürmek yerine kabullenmeyi, kadere razı olmayı seçtiler. Aslında bu davranış, sadece Koordinasyon Ofisiyle sınırlı değil. Geçmişte de birçok eylemin, bir-iki günlük göstermelik tepkilerle geçiştirildiğini biliyoruz. Neleri unutmadık ki bugüne kadar… 

3 DEĞİL, 30 OLMALIYDI: Cenk Mutluyakalı köşesinde yazmış,Her vekile 3 kontenjan verildi. Buna bağımsızlar da dahil. Bu üç kontenjan kamuda istihdam, üst kademe yöneticisi ya da yönetim kurullarında görevlendirme için kullanılacak” diye. Vallahi az bile vermişler. Adamlar sabahın ilk ışıklarına kadar uyukusuz kalıp, Koordinasyon Ofisi anlaşması için parmak kaldırmışlar. Az buz iş mi sanıyorsunuz? Şimdi bu yaptıklarının karşılığında aslında 3 değil, 30 istihdam kontenjanı verilmesi gerekirdi…

TATAR UTANIYORMUŞ: Katıldığı bir tv programında, Türkiye ile imzalanan “Gençlik ve Spor Koorinasyon Ofisi” ile ilgili olarak, “Türkiye bize jestte bulunuyor” diyen UBP milletvekili Ersin Tatar, “Türkiye’siz hiçbir şey başaramayız, bu bağırış çağırıştan utanıyorum” ifadelerini kullanmış. Kusura bakmayın ama, biz de sizin gibi vekillerden utanıyoruz Sayın Tatar… 

BİRÇOK İSİM DEĞİŞİYOR: Yıllardır TC Yardım Heyeti adıyla bildiğimiz ve adı “Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi”  olarak değişen ofis için, yeni atamalar yapılacağı iddia ediliyor. Ofise atanacak yeni isimlerin, Türkiye Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden de sorumlu olan Tuğrul Türkeş’e yakın isimlerden oluşacağı iddia ediliyor…

EMEKLİYE OLAN BORÇ?: Devletin kamu görevlilerine ek mesai borcu Ağustos’ta ortadan kalkacakmış. Mahkeme kararıyla ödenmesi gereken bir borç daha var. Emekliden kesilen verginin borcu. “Bütçede yok” gerekçesine sarılırlar, ama öbür taraftan bütçede hiç olmayan bir kalem yaratırlar, taşaronla adam doldururlar. Emekli dernekleri acaba devleti bir kez daha mı dava etseler, borcunu ödemez diye…

BREXIT BİZİ DE ETKİLEYECEK: Rumlar, İngiltere’nin AB’den çıkmasının kendilerini en çok turizm konusunda etkileyeceğini düşünüyorlar. Nedeni de, değer kaybeden sterlin karşısında, euro’nun geçerli olduğu Güney Kıbrıs’ın pahalı olacak olmasıymış. Sorun Kıbrıs Türklerini de yakından ilgilendiriyor aslında. Özellikle de İngiltere’de eğitim konusunda. Şu anda AB yurttaşı olarak İngiltere’de eğitim gören ve harçlarını buna göre ödeyenler, bundan sonra sadece maddi olarak değil, serbest dolaşım ve kayıt açısından da sorun yaşayacak. Bir çok aile şu anda bu dertten muzdarip…

ZİRVEDEKİLER: Ferdi Sabit Soyer: “Bir yıllık geçiş dönemi için ihale Ankara’da açılmış. Bu ihalenin şartnamesi nedir bilen var mı, yoksa iç ve sus ol mu..? Meclisten geçen su antlaşmasında, KKTC tarafından açılacağı var… Darbe hükümeti rolü işte bu…”.

DİPTEKİLER: Muhaceret Affı: İnşaat taşaronları istedi ya, meğer tam da düşündüğümüz gibi, alıştırmaymış. Hükümet hemen gereğini yerine getiriyor. Muhaceret affı bir kez daha yolda… Sonra Sigortalar niye battı, ihtiyat Sandığı niye battı… ‘Aman çalışma yaşını 65’e yükseltelim de, belki ölürler, emeklilik vermek zorunda kalmayız’…. Kendi vatandaşına ihanettir bu. Başka bir şey değil. Kaçağa müsamaha, kaçak çalıştırana kayırma… Hani “son” du. Hem de taa Şerife Ünverdi söylemişti “son” diye. O “son”dan sonra bu kaçıncı af. Ey çalışanlar, ey sendikalar eğer eylem yapacaksanız, bunun için yapın. Yazıklar olsun. Bu hükümetin alel acele kuruluş amacı giderek daha net ortaya çıkıyor…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar