Karkas neden çöker.... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Karkas neden çöker….

Köş, MoreketMehmet Moreket

Otel inşaatında, daha birinci katta karkas çöküyor ve 5 işçi yaralanıyor.

Sordum soruşturdum, bu aşamada bir beton karkas niye çöker.


Tek bir izahı var, kullanılan malzemede ucuza kaçmak, eksik malzeme kullanmak.

Bugüne kadar en çok üstünde durulan, çalışanların güvenliğiydi. Denetimi yapan da Çalışma Dairesi.  Ancak inşaatların güvenliğiyle ilgili de bir sorun vardı.

Bugün Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı olan eski KTMMO Başkanı Ahmet Hüdaoğlu, bu eksiği defalarca dile getirmişti.

Bizde sistem, “Projeyi verdim, onaylattım, bitti” oluyordu.

Hüdaoğlu, yapı işlerinin her aşamada, “fenni yeterliliği bulunan” mühendis ve mimarların teknik gözetim ve sorumluluğunda yürütülmesi gerektiğini savunuyor, yapı denetim sisteminin uygulanması için hükümetlerin irade koyması gerektiğini söylüyordu.

Bu kontrol, hem can, hem de mal güvenliği için yapılması gereken bir denetim mekanizması.

Bakanlar Kurulu’nun, 1 Nisan 2016 tarihli bir kararıyla, KTMMO’na bağlı İnşaat Müteahhitleri Birliği ile İçişleri Bakanlığı’nın bir ortak yapı denetim sistemi kurulmuştu.

Ancak Hüdaoğlu’nun geçen yıl açıkladığı üzere, Lefkoşa Belediyesi dışında, kaymakamlıklar ve yerel yönetimler bu denetimden kaçmakta, sistemsizliği tercih etmekteymişler.

Daha bir kaç gün önce, İnşaat Müteahhitleri Birliği, İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’ı ziyaretinde aynı sorunu dile getirdi.

Cafer Gürcafer, yapı denetiminin hayat bulması için İçişleri Bakanlığı’nın altyapısını güçlendirmesi gerektiğini anlattı, devlette çeşitli dairelerde bulunan teknik elemanların bir çatı altında toplanmasıyla işe başlanmasını önerdi.

Felaket, bu insanların içine doğmamıştı.

Kahin değildiler.

Meslekleri gereği, varolan eksiği ve tehlikeleri öngörebiliyorlardı. Bildikleri vardı.

Bakanlar Kurulu kararına rağmen inşaatlar neden gereği gibi denetlenmediler?

Anlaşılan, sebeplerden biri yine personel eksiğiydi.

Oysa hem KTMMO hem de müteahhitler, ‘denetim sistemini kurun, biz destek vereceğiz’ demekteler.

Diğer taraftan eski bakanın “denetlersek sektör çöker” sözü de, göz yumulduğunun kanıtıydı zaten.

Şu son çöken inşaat milat olmalı bence.

Ve bu denetim, temelden, inşaatın teslimine kadar meslek örgütleriyle işbirliği yapılarak sürmeli.

Çalışma Bakanlığı, iş sağlığı ve güvenliği açısından inşaatı mühürledi. Polis de soruşturmasını sürdürüyor. Ancak şimdi İçişleri Bakanlığının da yapı denetimini yapması şart.

Konuştuğumuz konu insan canı.

Bu kadar mı ucuz?

Bu ülke bu kadar mı sahipsiz?

İşte yasası, işte kararı, her şey var ama köpeksiz köy durumu sürüyor.

Daha birinci kattan çökmüş. Ya otel bittikten sonra çökseydi. Düşünebiliyor musunuz?

Üstelik aynı durumda çöken başka binalar da oldu yakın geçmişte.

Yasada yaptırımları var. Ama ben uygulandığını hiç duymadım.

Bu inşaat enflasyonunda, kaçaktan, kalitesizlikten yakınanlara kulak vermek gerek.

Tehlike büyük…


YERİN KULAĞI VAR

KİM BU ŞİRKET:

2016 yılında çıkan yangında harap olan Devlet Laboratuvarını sigortalayan şirket bugüne kadar ödemesi gereken sigorta parasını ödememiş.   Yönetenler de suçu sürekli sözleşmenin eksik yapıldığı iddiasını tekrarladılar, her nedense olayın üstüne gitmediler. Ama öyle değilmiş. Geçmiş yıllarda da hakkında birçok “sigorta yolsuzluğuyla” ilgili iddialar bulunan söz konusu şirketin, UBP içinde bazı üst düzey yetkililere yakınlığı, o günlerde UBP içinde açıkça tartışılmış.

HANİ BUNLARIN CEVABI?:

İsmail Arter, hakkındaki eleştirilere yaptıklarıyla cevap vermiş. Ya yapmadıkları? Belediyenin maaş çekleri bankadan geri döndü mü, dönmedi mi; 200 tane kendi aldığı insanın yatırımları ne durumda; ya Bakanlar Kurulu Kararı ile aldığı 16 milyon liranın ödemesi? Personel sayısı 270’den 600’e çıktı mı, çıkmadı mı, bunlara cevap yok… Sonra da işin kolayını seçmiş, “eleştiriler siyasi” demiş, bitirmiş. Bunlar mı siyasi..?

YALAN MI?:

Cumhurbaşkanı Akıncı, “Kıbrıs konusunda bir yol ayrımına geldik” sözlerine gelen tepkiler üzerine açıklama yaparak, hiçbir zaman çözüm perspektifini dışlayan bir tutum içinde olmadığını vurguladı. Niye eleştirdiler onu da anlamadım. Akıncı’nın söylediği yanlış mı? Elli senedir federal bir çözüm için uğraş verdik ama, karşımızdakiler bizi hep azınlık ve ikinci sınıf vatandaşlar olarak gördüler. En son öreneğini Annan planı döneminde yaşadık. Eğer planı kabul etselerdi, bugün bambaşka bir Kıbrıs olacaktı. Ama biz verdikçe onlar daha çok istedi ve bugünlere geldik. Evet, şimdi iki toplum da bir yol ayrımına geldi. Bu adanın sonsuza dek bölünmesini istemiyorlarsa, otursunlar ve bu adada iki eşit halk olduğunu kabul etsinler. Yoksa artık herkes kendi yolunu çizecek… 

KAPI ARALANMAYA GÖRSÜN:

Dünyadaki birçok örneğini gördük yakın tarihimizde. Hepsi de “birşey olmaz” diye diye bugünlere geldiler ve artık geri dönüşü sağlamak da zor veya yıllar isteyecek. “İnsanlar inançlarında özgürdür” tamam da nereye kadar. Bunların inançla falan ilgileri yok. Bildiğiniz yobaz. Bu ülke laiklik konusunda bugüne kadar taviz vermedi ama, sessiz kalır ve kapıyı aralarsanız, sonra kapatmak çok zor. Yanlışım yoksa bizim yasalarımıza göre sarık ve cübbeyi kamu alanında, sadece Müftünün kullanma hakkı var. Dileyen dilediği gibi giyinip kamu alanında dolaşamaz…

DEVLET BATAR:

Kıbrıs Rum Yüksek Mahkemesi, uğradığı tıbbi ihmal yüzünden, iş göremez hale gelen bir Kıbrıslı Rum’a, Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından 640 bin Euro tazminat ödenmesine karar vermiş. Bizde bırakın  ihmaller yüzünden iş göremez hale gelmeyi, insanlar sapır sapır ölüyor da birşey olmuyor. Bizim mahkemeler de böyle kararlar verse, inanın devlet iki günde batar…

BİZİ Mİ ŞEYETSİNLER:

Baraka Kültür Merkezi ve Bağımsızlık Yolu’ndan bir heyet, İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’ ziyaret ederek, gece külüplerinin kapatılmasını istediler. Halbuki Sayın Bakan önümüzdeki hafta onlar için

çalıştay düzenlemeye hazırlanıyor. Hem buraları kapatırsak ihtiyaç duyanlar, ismi lazım değil, eski bir siyasimizin dediği gibi, “bizi mi şey etsinler”…


 

ZİRVEDEKİLER

Erçin Şahmaran:“Bu yapının sorumluluk ağırlığında, siyasetçilerden çok toplumun payı büyüktür.

Milyon dolarlık servetin, para hareketinin açıklamasını yapamayan, batan kurumların üstüne örten, batırılan varlıkların bu noktaya nasıl geldiğini sorgulamayan, hesap vermeyen, servetine, servet ekleyen, siyaseti meslek haline getirenleri baş tacı yapan yine bu toplum değil mi? Siyasetçiler suçludur, evet, ama esas suçlu siyasetçileri sandıkta aklayan toplumdur”…

 

 

DİPTEKİLER

Etraf Vandallarla Dolu: İnsanların ve de özellikle çocukların gidebileceği sayılı parklardan biri olan Lefkoşa’daki Kumsal Parkı’nı mesken tuttan vandallar, resmen parkı yıkıp döküyorlar.  Çocukların oyun alanında geceleri içki alemi yapan bu tipler, pisliklerini bırakıp gidiyorlar. Geçtiğimiz günlerde çok kıymetli bir bitki olan yukaları kıran bu insan müsvetteleri, bu kez de çocukların oynadıkları kay kay ve salıncakları yakmaya kalktılar. Koskoca belediyenin dünya kadar personeli var, bir gece bekçisi ya da bir mobese konamıyor mu?

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar