Kamyon cinayetleri... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Kamyon cinayetleri…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Daha ne kadar, nereye kadar izleyeceğiz..?

Ne kadar daha görmezden geleceğiz?


Bu inşaat furyası daha ne kadar can alacak?

Anladık, liberal ekonomi…

Anladık herkes her istediği işi yapacak, rekabet edecek.

Ama bu devletin bir kuralı, kaidesi, uygulaması olmayacak mı..?

Defalarca denenen bir şey var.

Çalışma saatlerinde ağır vasıtaların kent içinde trafiğe çıkmaması meselesi.

Kim denediyse, ertesi gün vazgeçti.

Çünkü takan olmadı…

Üstüne üstlük, hala, KKTC’de otobüs ve kamyonlar için teknik muayene aletleri yok.

Muayene gözle yapılıyor…

Ben söylemiyorum, Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Avcı söylüyor.

Diyor ki; “Toplu taşımacılık, yük ve eşya taşımacılığı, tehlikeli madde taşımacılığı, araç muayenesi ile ilgili Avrupa Birliği ile ortak çalışmalar var, ancak ileriye götürülemiyor”…

Parası TC’den, knowhow’ı AB’den, hazır.

Neden ileri götürülemiyor..?

Ağır vasıtanın bile tarifi yok. Adam 22 kişilik münibüsle sınava giriyor, ertesi gün beton mikserinin direksiyonuna oturuyor.

Ölümlü kazaların çetelesini tutuyoruz da, bu kazaların kaçta kaçının ağır vasıtayla olduğunu bilen var mı..?

Dağyolundaki çocukların acısı daha canlı hafızamızda. Ardından bu haftaki felaket… Suçsuz günahsız insanları pres gibi ezen bir canavar…

Ölümlü olmayanların hesabı yok.

Neredeyse hemen her gün bir yerlerde kamyon devriliyor.

Girne trafiğinde kamyonların tıkadığı yollarda ilerleyemiyorsunuz.

Dağyoluna bunların korkusundan çıkamıyorsunuz. Ya freni patlarsa, ya sürat yaparsa, ya karşı şeride geçerse. Çünkü bunlar artık vakayı adiyeden.

Bu kadar mı çaresiziz..?

Yok mu bunları zaptı rapta alacak yetkimiz..?

Bakın bir haber, Kanada yılda 80 bin dolar maaşla tır şöförü arıyor. Büyük para. Ama büyük iş. Kabul edenleri hükümet derhal eğitime alıyor. En ufak bir suç işleyen de bu meslekten men ediliyor. Yani, ya işini doğru yapacaksın, ya da aç kalacaksın. Bu kadar basit… Şirket sahibinin dokunulmazlığı(!) söz konusu bile değil.

Bu iktidarın öncekilerden bir farkı olduğuna inandık.

Fırsatçıya, rantçıya prim vermeyecekler dedik.

Ama önlemler geciktikçe insan düşünüyor…

Umudu takografa bağladık, o da 2019 sonundan önce uygulanmayacak. Uyglansa da yeterli değil ya…

Denetimi, yaptırımı artırmadıkça, bunlar hep olacak.

Takograf meselesine bile karşı çıktılar. Ve itiraf ettiler, “Elimizdeki kamyonlar, 90’lardan kalma. Yenileyemiyoruz. Devlet yardım etsin”…

İşte durum bu kadar vahimdir…

Yetkililer sorunun varlığını bir kabul etseler, çözümü de gelecek.

Yolları kana bulayan sektörler, insan canından da mı değerli..?

 

 

YERİN KULAĞI VAR

İKİDEN FAZLA:

Dün UBP içinde iki vekilin kurultay hesapları nedeniyle Hasan Sertoğlu’nun kazanması için değil, kaybetmesi için çalıştıklarını yazmıştım. UBP’li bir dostum aradı ve seçim sonuçlarını bu iki vekile yüklemenin doğru olmadığını, çok daha fazla vekil ve üyenin aynı şekilde davrandıklarını iddia etti. Doğru yanlış ben bilemem ama, Kasım ayındaki kurultayın çok ilginç bir yarışa sahne olacağını söyleyebilirim…

 

İSTİFALARIN ARKASI GELECEK:

Her ne kadar en çok Meclis üyesi çıkaran parti olsa da, belli ki UBP’de bir şeyler ters gitmiş olacak ki, örgüt başkanlarının istifa haberleri yayılıyor. Göçmenköy’den sonra, Düzova örgüt başkanının istifası geldi. Son genel seçimlere göre oyunu artırmış bir partiden istifa ediliyorsa eğer, partinin içi hiç de öyle bizim gördüğümüz gibi güllük gülüstanlık değil anlaşılan. Lefkoşa’yı kaybetmenin hesaplaşmasının daha uzun süre devam edeceği, yeni istifaların olacağı da konuşulan iddialar arasında…

 

“ÖLÜLERİNİN KÖRRÜ”:

UBP milletevkili Ersin Tatar, Lefkoşa Belediye Başkanlığı seçimlerinde sosyal medya üzerinden

“ Sertoğlu’nu kestin mi?” iddialarını soran bir takipcisine, “Ölülerinin körrü” diyerek, bu konudaki rahatsızlığını dile getirdi. Bu cevabı twitter’dan okuyanlar, Ersin Tatar gibi her ortama ayak uydurmayı başaran birisine yakıştırmadıklarını söylediler…

 

RESMEN HOVARDALIK:

Enkaza dönmüş kamyonlar yollarda cirit atar, uyuşturucu sokaklarda el değiştirir, her ay tonlarca kaçak et ülkeye girer. Yazarız, çizeriz, ah vah ederiz, ama devam eder, durmaz. Çünkü bunların hepsinde haksız kazanç, hem de büyük kazanç var, rant var… Bu kadar küçük bir ülkenin düzenini, asayişini, sınır güvenliğini sağlamak bu kadar mı zordur? Böylesine bir zaafiyet ortada dururken, entipüften işlerle uğraşmayı hovardalık sayarım…

 

ELEŞTİREL TOPLUM:

Hükümetin, yıllardır konuştuğumuz ama bir türlü hayata geçirilemeyen, ve yapanın yanına kar kalan “yolsuzluk” iddialarının üzerine gitmesini, alkışlamak yerine eleştirmeyi tercih ettik. Bülent Kanol’un bu konuda sosyal medyada yaptığı paylaşım ise ne olduğumuzu gözler önüne seriyor… “Yıllarca ‘hesap sorulmuyor..siyaset yozlaştı’ serzenişinde bulunanlar,  şimdilerde ‘esas konuları bıraktılar, dokunulmazlıklarla uğraşırlar’ eleştirilerine başladı… Ne istediğini bilmeyen.. Sadece eleştiriden beslenen bir toplum psikolojisi”. Bizi ne güzel anlatmış, ağzına sağlık…

 

KAYBEDENİ OLMAYAN SEÇİM:

Bugünlerde hangi partiye sorsanız Pazar günkü seçimlerin galibi olarak kendilerini gösteriyorlar. UBP’si, CTP’si, YDP’si, TDP ve HP’si. Herkes seçimlerden başarıyla çıktıklarını söylüyorlar. O zaman kim kaybetti? Şimdilik görünen sadece DP… Ne yazık ki, mevcutları korumayı başarı sayan bir sistemin içinde yaşıyoruz. Başarı kriterleri buysa, sevinmeye devam etsinler…

 

 ZİRVEDEKİLER

Girne İnsiyatifi: Bölge halkıyla birlikte önce tarihi harup ambarı için, sonra oraya yapılan izinleri tartışmalı 5 yıldızlı otel için halkla birlikte mücadele veren Girne İnsiyatifi, bu kez de aynı otelin kamu arazileri üzerine yayılmaya çalışmasına karşı mücadele başlattı ve bölgeye ağaç dikti. Görmeyen gözlere göstermenin başka da yolu yoktu. Önceki eylemlerde, Hüseyin Özgürgün’ün baş koyduğu inşaatı engelleyemeyen halkın gücü, belki bu defa başarır.

 

DİPTEKİLER

Biz Böyle Değildik: KKTC’de son 10 yılda 146 kişi tecavüze uğradı. Tecavüz kurbanları arasında 5 ile 16 yaş arasındaki çocuklar da yer aldı. Bunlar arasında, kendi öz kızına ölüm tehdidiyle 5 yıl boyunca tecavüz eden babadan tutun da, yine 7 yaşındaki öz oğluna tecavüz ederek öldüren Erol Diker gibi tecavüzcüler de var. Söyleyince kızıyorlar ama bu ülke, hiçbir döneminde böylesi iğrenç suç ve suçlularla tanışmamıştı…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar