Kalabalık bir nüfusumuz var... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Kalabalık bir nüfusumuz var…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Korkunç bir kalabalık, korkunç bir trafik…Ülkenin geldiği son nokta bu…
Hem de öyle bir trafik ki, “sıfır kural”…

İsteyen istediği yerde duruyor, ana caddelerde üçlü dönüşler yapılıyor, trafik ışıkları ihlal ediliyor… Zaten trafik kazalarında geldiğimiz son nokta, bu yaşananların en somut örneğidir…


Marketler kalabalık. Sokaklarda alışık olmadığımız kadar insan var.

Evet nüfusun artışı, ekonomiyi decanlandırıyor ama, gidişat sosyal hayatı resmen tehdit ediyor.

Çünkü bir gereken planlama yok, ihtiyacı karşılayacak alt yapı yatırımı yok.

Onca nüfusu kontrol edecek, asayişi sağlayacak sistem yok.

Gelsin de nasıl olursa gelsin demek mümkün değil. Kimse kusura bakmasın ama ülke, kara para, uyuşturucu ve kadın ticareti konusunda resmen yol geçen hanına döndü. Hırsızlıklar artık günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. Her gün üç dört tane yeni olay… Uyuşturucu ha keza. Üstelik de çoğu yasal limanlardan giriş yapanların üstünde bulunuyor.
Cinayetler, çocuk tacizleri, tecavüzler son bir kaç yılda rekor kırmış durumda. Mahkeme koridorları, bu tür suçların failleriyle dolup taşıyor…

Ve bizi bunun dışında üzerinde kafa yorulması gereken bir başka önemli konu ise, her yıl artan  öğrenci sayısı…

KKTC Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Yüksek Öğrenim ve Dışilişkiler Dairesi Müdürlüğü’nün açıkladığı sayısal veriler ışığında 2015-2016 yılında KKTC Üniversitelerinde yaklaşık 81.000 öğrenci eğitim ve öğretim görmektedir. Bu öğrencilerin 47.033’ü TC uyruklu, 21.982’si Türkiye Cumhuriyeti dışından gelen yabancı uyruklu ve 12.000 öğrenci ise KKTC vatandaşı olduğudur…

Bu rakamlar, her geçen yıl daha da artmaktadır. Üniversitelerin beklentilerinden hareketle, yeni öğretim yılıyla birlikte öğrenci sayısı 100 bini geçecek. Türkiye’de yaşanan son olaylar ve kapatılan üniversiteleri de göz önüne alırsak bu rakamın daha da yukarılara çıkması olasıdır…

Eyvallah. Şikayetimiz yok. Eğer burayı “üniversiteler adası” olarak görüyorsak, bunlar güzel  gelişmeler. Ancak, ülke olarak buna hazır mıyız..? Üniversiteler belki hazırlar, kapasitelerini henüz doldurmuş değiller. Ama ülke olarak, alt yapı olarak hazır değiliz…
Ne trafiğimizle, ne toplu taşımacılığımızla, ne alt yapımızla, ne sosyal yaşam alanlarımızla, ne temizliğimizle, düzenimizle…
Daha çok insan demek, daha çok araç, daha çok çöp, daha çok kaos demek…
Ana caddeler bir nebze idare etse de, ara sokaklar girilmez durumda…

Ülkenin en büyük gelir kalemini eğitim ve turizm oluşturuyor. Ama her ikisinin de sağlıklı bir şekilde gelişeceği ortamları hazırlayamıyoruz. Gelir getiren bu sektörleri kalkındırmak adına devletin yaptığı bir şey yok.

Ülkeye ilk kez gelen biri, bırakın dünyayı, Türkiye’nin neresinden gelirse gelsin, yine bu geri kalmışlık, yıkık döküklük ve pislik karşısında şoklarını yaşayacak…

Sonra asayiş… Son yıllarda “öğrenci” kimliği ile ülkeye gelip, başka işlerle uğraşanları okuyor, duyuyoruz. Özellikle kara para taransferleri ve uyuşturucu trafiğinin bu “öğrenciler” üzerinden yapıldığını artık bilmeyenimiz yok. Bunun sonucu olarak da, “öğrenci kimliğiyle” adada bulunup, başka işlerin içinde olanlar sonunda tartışılmaya başlandı. Ama ne zaman bunları yazsak “ırkçılık”la suçlanıyoruz.  Oysa bunun ırkçılıkla alakası yok. Kim yaparsa yapsın, ortada bir sorun var demektir. Bu sayfadan birçok kez yazdım. Üniversitelerin devam mecburiyetini kaldırmasından sonra gelişen bir sorun. Adam ülkeye öğrenci diye geliyor, ilan edilenin altında bir ücret ödüyor, kimi bildik işlerde, kimi karanlık işlerde iştigal ediyor. Önlem alınmadığı, kontrol edilmediği takdirde, ileride çok daha büyük sorunlarla uğraşmak zorunda kalacağımız da bir gerçek…

KKTC tam bir enternasyonale döndü. Her milletten insan var. Pakistanlısı, Rusu, Vietnamlısı ve yakında da Çinlileri göreceğiz. Kimse yanlış anlamasın, yukarıda da yazdım ben, insanları cinslerine, görünüşlerine göre yargılayan biri değilim. Ancak bu kadar göç kabul ederek, zaten kendi insanımıza bulmakta zorlandığımız istihdam alanlarını daha da daraltıyoruz… gerekli denetimleri yapamadığımız için yaşam zorlaşıyor. Sokaklar tehlikeli hale geliyor.

Geçmişte bir siyasimizin söylediği gibi, “kalabalık bir nufusumuz var” deyip geçemezsiniz.

Bu akışa, kısa günün karı olarak bakmaya devam ederseniz, elinizden uçup gittiğinde, arkasından el sallarsınız…

YERİN KULAĞI VAR

AĞIZ BİRLİĞİ: Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas, “Kıbrıs sorununa bulunacak gerçek çözümün, Türk askerinin tamamen çekilmesi ve garanti sisteminin tasfiyesi ile olabileceğini” iddia etti. Kıbrıs konusunda, Güney’deki siyasilerden farklı birşey söylemiyor Yunan Dışişleri Bakanı. Keşke bizdeki siyasiler de, hiç olmazsa Kıbrıs konusunda ortak bir dil etrafında buluşabilseler…

BİZ DÜNYALI FALAN OLAMAYIZ: İşte dünyalı olamayışımızın bir göstergesi daha, hem de her yıl yüzümüze vurulan bir gösterge. ABD İnsan Hakları Raporu ve İnsan Ticareti konusu… Raporda, “Kuzey Kıbrıs’ta bu konuda hiçbir yasa yok… Suçlular cezalandırılmıyor, istatistik yok, mağdurlar korunmuyor, yetkililer destek vermiyor, polis bu yönde eğitilmiyor” denmekte… Bu arada geçmiş yıllarda KKTC’den daha fazla eleştirilen Güney Kıbrıs’ın aldığı önlemlerin işe yaradığı da vurgulanıyor. İsteyince yapılabiliyor demek ki. Ülkenin dört bir yanı genelev olmuş, en azından içindeki kadınların haklarını korusak, o da yok. Ambargo mu sebep, yoksa maddi kaynak mı? Gidin işinize…

RAKAMLAR KORKUTUCU: Gazeteci Fehime Alasya araştırmış, bu yılın ilk 7 ayında çoğunun yaşı 18’den küçük, 12 cinsel saldırı olayı yaşanmış. Darp, hırsızlık olaylarının sayısını ise hesaplamakta zorlanıyoruz. Gazetelerin sayfaları bunlarla dolu. Vatandaş ülkede yaşananlardan tedirgin ama, esas tedirgin olması, önlem alması gerekenler bizler kadar endişe duymuyorlar herhalde. Bu suçlarla ilgili olarak, ciddi ve caydırıcı önlemler alınmazsa daha da aratacağından korkuyorum…

HOŞUNUZA MI GİTTİ: “Aman yazdığım okunsun” diyenler, birileriyle kişisel derdi olanlar aklına geleni yazanlar, Türkiye’deki olayları sürekli olarak KKTC’ye bağlamaya çalışanlar, yapacaklarını yaptılar. Rum tarafı, BM ve AB’ye koşmuş, ortamın müsait olmadığını, görüşmelerin ertelenmesi gerektiğini söylemeye başlamış. Anlaşma karşıtlarının umuru değildir de, ortalığı karıştıranların arasında “çözüm, çözüm” diyenler de var ya, ona yanarım…

BU KADAR DA OLMAZ: Geldiydi gelecekti, onaylandıydı, onaylanmadıydı… Bitti… Su çeşmelerden akıyor. Öylesine protest bir toplumuz ki, şimdi de rengini bahane edenler var. Evet be kardeşim, bu su, yüzlerce kilometre öteden, defalarca arıtılarak geliyor. İlk kez kullanılan borular var. Kimyasallarla temizlenen kent depoları var. Sorun yaratmasın diye de klorlanıyor. “Benim suyum berraktı” dediğin su, koli basili saçmaktaydı, bu saçmayacak. İçemezlermiş. İçmeyiver bir süre daha. 24 saat suya kavuşan susuz adanın insanları bunlar…

UYUMAYA DEVAM:  “Kıbrıs Türk halkını ve Türkiye halkını bekleyen yegâne tehlike irticadır. Okuldan fazla cami yapılıyor. Bunlar hep bir gösterge” diyen emekli Albay Cenk Diler,  “güvenliğimiz pamuk ipliğine bağlı” uyarısında bulundu. Tarikatlar, yasa dışı kuran kursları ve daha niceleri bu ülkede at oynatıyor. Kimin din adı altında ne tezgahlar çevirdiğini bilen yok. Ama biz hala, “böyle iyiyiz” dedikçe, uyumaya devam ettikçe başımıza daha çok işler gelecek…

ZİRVEDEKİLER: Ajda Pekkan: Ajda gibi bir sanatçının “Bodrum’u bırakıp, KKTC’ye yerleşeceğim” demesi ve ciddi bir paraya ev almış olması, neresinden bakarsanız bakın, sevindirici. Ama onu da, diğerlerini de pişman etmemek gerek. Vatandaşlık talebi, diğer örneklerden bağımsız düşünülüp, süratle yerine getirilmeli. Dünyada yatırım yapanlara vatandaşlık veren öyle çok ülke var ki. Belki de Ajda hanım, belli bir kesimin aynı amaçla KKTC’ye akışının öncüsü olur. Fena mı olur yani…

DİPTEKİLER: Kadrolaşma ve Dibe Vuran Kamu: Yeter ya, bir durun artık. Memlekette değişmedik yönetim kadrosu kalmadı. Nedir ama yaptığınız? Düşman mıydı bu insanlar? Çoğu devletin kadrolu elemanları. Yakın çalışma arkadaşlarınızı anladık, ama yetti artık, ayıp oluyor. Kamuda çalışacak moral bırakmadınız. Tecrübeyi, deneyimi silip attınız. Parti- devlet bütünleştirme işiniz bitmedi mi daha… Biraz da iş yapsanız…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar