Kaderimizi bekiyoruz... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 18, 2024
Köşe Yazarları

Kaderimizi bekiyoruz…

Köş, MoreketMehmet Moreket

İngiliz The Times’ın Doğu Akdeniz’deki doğal gaz aramaları ve özellikle Kıbrıs adasıyla ilgili haberi sanki 74 öncesini hatırlatıyor.

O günlerde de, bir turizm adası olan Kıbrıs’ta işler karıştığında, bu tür başlıklar öne çıkardı. Yine Times, “Kıbrıs’ın altın kumsallarında güneşlenen turistler, büyük ihtimalle açıklarda kaynamaya başlayan mesele hakkında bir fikre sahip değil. Ama yaz aylarında Ada’nın turistik tesisleri dolarken, Kıbrıs açıklarında askeri çatışmaya dönüşme potansiyeli taşıyan bir sorun ısınıyor” diyor.


Önceleri doğal gaz yataklarının adaya barışın gelmesine yardımcı olacağı, hatta çözüm durumunda doğalgaz boru hattının Türkiye’den geçmesi umulurken, Kıbrıs müzakerelerinin sonuçsuz kalmasıyla bu opsiyonun ortadan kalktığını iddia ediyor.

Makalede ayrıca, garantör olarak İngiltere’nin bu gibi durumlarda genelde arabuluculuk yaptığı, ancak Başbakan May’in bundan kaçındığı ve gelinen noktada Kıbrıs meselesinin “yeniden alevlenebileceği” iddia ediliyor.

Adadaki turistler farkında değil de, biz farkında mıyız acaba?

The Times abur cubur bir yayın organı değil. Hiç bir habere inanmıyorsak, Times’a inanmalıyız ki, onun da dediği gibi ada gün geçtikçe ısınıyor.

74 Yunan darbesi de böyle göstere göstere gelmişti. Sanki dünyanın başka bir yerlerinde meydana geliyormuş gibi izlemiştik. Hatta darbe gecesi Larnaka’da yakalanmıştık biz gençler. Rum polisinin “hemen kuzeye geçin” sözlerine bile anlam verememiştik.

Balıklar denizde yaşar, denizi bilmezler diye bir laf vardır ya, ben durumumuzu ona benzetirim.

Yine oturduk kaderimizi bekliyoruz.

ABD Senatosu Dışilişkiler Komitesi’nin onayladığı bir yasadan dün söz etmiştik. Karar aslında, kırk yıllık ABD silah ambargosunun kaldırılması.

Times’ın söz ettiği tehlikelerin başlangıcı bu adım.

Anastasiadis, silahlanma kararının çıkmasına destek vererek,  Doğu Akdeniz’in çatışma alanı haline getirilmesini onaylamış oldu.

Bunlara bakınca, adanın güneyindeki halkın da bizden farklı değil. Defalarca yaşadıkları halde, adanın başına gelebilecek yeni felaketlere karşı en ufak bir tepki göstermiyorlar. En azından silahlanma karşıtı tek bir tepki gösterisi, tek bir hareket yok.

En çok da canımı sıkan bu.

Sıcak çatışma ihtimaline ben de çok ihtimal vermiyorum ama, çalkantılar, istikrarsızlık ada halkını sürekli bir korku ve endişe ortamına sürükleyecek.

Ve en kesin sonucu, çözüm olasılığından uzaklaşmamız olacak…

 

SAYIN SUCUOĞLU’NUN DİKKATİNE…

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koltuğuna oturduktan sonra verdiğiniz mesajlar umut verici. Özellikle “kaçak işçi” ve “kayıt dışılık” konusundaki tesbitlerinizi korkusuzca hayata geçirirseniz bu konuda yıllardır yapılamayanı başaracaksınız…

Dün 8 aydır bir işletmede çalışan ancak, hala daha sosyal yatırımlarının yapılmadığını söyleyen bir okurum aradı ve yaşadıkları sıkıntıları anlattı.

Öncelikle belirteyim ki söz konusu kişi “yabancı işçi” değil, has be has Kıbrıslı Türk. Çalışma izni derdi yok, üstelik işletme için yatırımlar bakımından karlı.

Söz konusu kişi geçmiş hükümetin son döneminde de şikayetini Bakanlığa yapmış ancak, netice alamamış. Sigortasız çalıştırıldığı için doğal olarak sağlık karnesi de alamıyor ve hastaneye gidemiyor. Konuştuğumuzda anladım ki, yalnız değil, onun gibi niceleri var. Şikayete konu işletmenin ismi bizde mevcut. Hem devlet kaybediyor, hem çalışanlar.

Haydi Sayın Sucuoğlu, bir yerden başlayın.

YERİN KULAĞI VAR

ŞARTLI MASA:

Rum Dışişleri Bakanı Hristodulidis, Anastasiadis’in BM Genel Sekreteri Guterres’e, bir mektup göndererek “Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasına yardımcı olabileceğini” düşündüğü üç yöntemi aktardığını açıkladı. Bu yönetemler; “Lute’un huzurunda Anastasiadis-Akıncı görüşmesi yapılması, Guterres huzurunda Anastasiadis-Akıncı görüşmesi yapılması, Crans Montana’da da olan oluşumla bir görüşme yapılması” diye sıralanmış. Anastasiadis bununla da yetinmemiş olacak ki, bu yöntemlerin de “Kıbrıs MEB’indeki Türk  faaliyetlerinin durması şartıyla uygulanabileceği” şartını da eklemeyi unutmamış…

 

SON OLSUN:

Cumhurbaşkanı’na Maraş konusunda dün nihayet bilgi verildi. Cumhurbaşkanı’nın, Kıbrıs konusunu bizzat yürüten makamın bu gibi konularda bilgi verilecek bir makam değil, onun başkanlığında karar üretecek bir makam olduğunu hatırlatması önemli ama, bu tartışmalara da bir son verilmesi gerekiyor.  Sebep her ne olursa olsun, bu hata tekrarlanamaz, o makamda oturan kişinin karar alma mekanizmasında olduğu göz ardı edilemez.  Bunun şahıslarla ilgisi yok, ülkenin kendine saygısıyla ilgisi var. En azından gerekli politikalar oluşturulurken, birlikte hareket etme zorunluluğu var. Kamuoyundan ve dıştan gelen tepkiler, ilgili taraflara yeterince fikir vermiştir sanırım…

 

RUMLAR DA GÜVENMİYOR:

Hükümetin Maraş açılımıyla ilgili açıklamaları, anlaşılan Güney Kıbrıs’ın da kafasını karıştırmış,  Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’dan açıklama beklemişler. Adamlar haksız da değiller, bizler bile hükümetin Maraş konusunda ne yapmak istediğini tam olarak anlamadık. İşte devlet meselelerinde atılacak adımların net ve anlaşılır olması, asla güvensizlik doğurmaması bunun için gerekli.

 

DOĞAL SÜREÇ Mİ?:

CTP Genel Sekreteri Erdoğan Sorakın, Kıbrıs Postası tv’de, partinin cumhurbaşkan adayının “doğal süreçle” ortaya çıkacağını söylüyor. Nasıl yani? Konjonktüre mi bağlı? Bundan sonra kim öne çıkarsa mı? Yanlış anlamasınlar ama, okuyunca, kendi kendime “Ektiler de bitmesini mi bekliyorlar” diye düşünmeden edemedim…

 

BANKACILIK BÜYÜRKEN…:

Merkez Bankası 2019 ilk çeyrek Raporunu yayınladı. Sadece 3 ayda bankacılık sektöründe yüzde 7,5 büyüme var ki bu önemli bir rakam. Ancak geri dönüşü olmayan kredilerin de bir yılda yüzde 17,2 oranında artarak 1 milyar 85,3 milyon TL’ye yükselmesi bundan daha önemli. Dikkat çeken, eskiden tahsil edilemeyen alacaklar daha çok kamu bankalarındayken, şimdi ağırlıklı olarak özel bankalarda. Bunun da ayrıca incelenmesi gerekir herhalde… Raporun iyi bir haberi de var, bütçe gelirleri yüzde 40, vergi gelirleri ise bir yılda 165 milyon TL artmış. Serdar Denktaş’a hala daha saldıranlara kapak olsun.

 

EGEMENMİŞ:

ABD Senatosu’nun Güney Kıbrıs’a silah ambargosunun kaldırılması kararında, kara para aklama ve Rus gemilerine akaryakıt ikmaline son verilmesi şartları getirilmesi Anastasiadis’in canını sıkmış, “Ben egemenim” falan diyor. Bakmayın efelenmesine, bal gibi yerine getirmek zorunda kalacak. ABD’yle dans etmeyi kolay sandı. Başına öyle bir Demokles kılıcı astılar ki, kurtuluşu yok. Hem adayı barut fıçısına döndürecek, hem de gelirinin önemli bir kısmını Amerikalı silah tüccarlarına yedirecek…

 

ZİRVEDEKİLER

Levent Özadam: “Bazı bakanlıklara atanacağı söylenen ama daha atanmayan arkadaşlardan bir kısmı pek hızlı doğrusu… Devlete ait araçların plakalarını sivil plaka yapıp ortalıkta cirit atmaya başladılar! Evlerine gidip geliyorlar! Ama gelin görün ki, bizim cebimizden yiyorlar!…”.

DİPTEKİLER

“Yok, Biz Tatil Yapacayık”(!): Koskoca TBMM tatile çıkmıyor, bizim Meclis çıkıyor. Oranın sorunları  önemli de, bizim sorunlarımız değil mi? Yeni hükümetin bekleyen yasaları bir an önce Meclis’e getirmesi gerekmiyor muydu? Aralarında acil düzenlemeler yok muydu? Yasa çıkaramasalar bile, en azından denetim görürdük. Ne gerekiyorsa yapılmalı, şu tatil olmamalıydı. “Tembel” damgası yediğimizde canımız sıkılır. Ama mesela bir kamu reformunu ya da pahalılığa çare olacak bir Hal Yasası’nı, Gıda Güvenliği Yasası’nı, daha kim bilir neleri yıllardır sırf bu tatiller yüzünden çıkaramıyoruz.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar