Gündemimize kanlı bir şekilde girmiş olan “mülteciler” meselesi, aslında bizim bu tür konularda doğru dürüst tartışma bile yapamadığımızın açık delili oldu. Aşırı sıcakların da etkisiyle olmalı, kimileri, hatta ummadığım kişiler kahramanlık naraları atarak devlet, KKTC ulusal güvenlik gibi vurgularla, kaçak göçmenlere karşı silah kullanılmasını olağan ve tekrarı özlenir bir hale soktular.
Oysa hamaset bir yana merak edilen şu: Ta en baştan, kara sularımıza girdikleri andan itibaren Sahil Güvenlik tarafından izlenen ve polis marifeti ile karada pusu kurularak karaya çıkmaları teşvik edilen göçmenler için polis birbiri ile çelişkili iki açıklamayı neden yaptı? Bunun iç iletişim kazası olma olasılığı var mı? Mümkün değil. Önce, ‘Karada kaçmaya çalıştılar uyarıldılar, dinlemediler ve vuruldular.’ denerek berbat ettikleri durumdan masum bir görünüm çıkarmaya çalıştılar. Sonrasında, konuyu adım adım izleyen ve canlı görüntü yayınlayan Havadis gazetesi, tekneden çıkarılan bazı malzemelerde kan izleri olduğunu kanıtlayınca, ikinci açıklama geldi vevurma olayının Deniz içinde gerçekleştiği kabul edildi. O zaman polise sormazlar mı? Bu konuda özel olarak eğitilmiş sahil güvenlik unsurları varken, kaçmasınlar diye kaptanı vurma ya da tekneye açılan ateşle zarar verip su almasını ve kaçamamalarını sağlama neyin nesi oluyor?
Polisin birinci açıklaması, bazı arkadaşlarda milli galeyana neden oldu. ‘KKTC varsa ve sahilinden birileri sızma yaparsa polisi de işte böyle vurur.’ Ya da ‘polis vurmasın bıraksın da bu fellahlar çoluk çocuğumuza saldırsın, mallarımızı çalsınlar?’ Bu yaklaşımlarda özne KKTC oluyor. İnsandan, haklardan demokrasiden arınmış KKTC. O zaman bütün dünyanın sorunu haline gelmiş zorunlu göç konusunda KKTC denen ‘devletin’ izlediği politikalara bir bakalım.
KKTC’de halen zorunlu göç, sığınmacılar ve mültecilik konuları ile ilgili bir yasa yok. Yollardır karşılaşılan bu soruna yönelik olarak modern dünyada uygulanan usuller, yaklaşımlar hiç merak edilmemiş. Aslında edilmiş ama görmezden gelinmiş. Buna karşılık ne yapılmış? KKTC denen bu devlet, Kuzey Kıbrıs’ın gerçek sahibinin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu ima ederek, her kim, nereden gelirse gelsin eğer Kıbrıs’ın kuzeyine kaçak yollarla girmeye çalışırsa yakalanır ve anında cezasını bulsun diye gerçek otorite olan Türkiye’ye iade edilirler. Yapılan bu. Bu durum KKTC’yi “eksik devlet” konumuna indirgemez mi? Bu durum samimi olarak gerçek bir devlette yaşadığına inanan arkadaşların vicdanlarını yaralamaz mı?
Tepki göster
0
Bayıldım
0
Huzurlu
0
Hahaha
0
Üzüldüm
0
Hayran Kaldım
0
Facia
