İzi bile… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

İzi bile…

Ramazan aylarında sessiz bir heyecan vardı.

Herkes bayram günlerine hazırlanırdı.
Köy otobüsleri yollara düşecek,
Köyden kasabadan insanlar birbirilerine gidecekler,
Şeher ise ana baba gününe dönecekti.

Toptancılarda, esnafta, pastanelerde ve sinemalarda da aynı heyecan vardı.
Herkes hazırlığını yapar, o günleri hasretle beklerdi.

Lefkoşa’da hisar üstünden her akşam atılan ramazan topu,
Bir günün sonunu daha getirirdi.
Ki, en son Ramazan topçusu Ali Topçu’ydu.

Ne koalisyon çalışmaları vardı,
Ne görüşmeler.
Siyaset vardı ama bugünkü gibi değildi.
Radyo haberleri neyi verirse bilinenler onlardan ibaretti.

Amerika’nın Vietnam’a girdiği yıllardı.
Lefkoşa sokakları sakin.
Baf’ta ne olduğunu bilmeyenler, Vietnam’da nelerin olduğunu nasıl bilebilirdi ki.
Televizyonlardaki Türk filmleri bile zaman zaman parazitliydi.
Köfünye olayları da o dönemlere denk gelmişti.
Ama bayram geldi miydi,
Sanki hiçbir şey olmamış gibi yaşanırdı hayat.

Ramazan aylarında cuma pazarı bir başka olurdu.
Tıklım tıklım olurdu her yanı.
Bandabuliya’ya giden bütün yollar el arabalı esnafla dolar, köşeler bucaklar çeşitli satıcılar tarafından tutulmuş olurdu.

Halbuki olacak bir şey yoktu.
Neticede bir bayram daha gelip geçecekti…

Herkes hasretle beklerdi bayram günlerini.
Köylerden gelecek akrabalarla evler şenlenecek, masalar kurulacak, çoluk çocuk sokakları dolduracaktı.

Neredeyse her evde güvercin beslendiğinden, güvercinler de o heyecanın bir parçası olurdu.
Şaşkın gözlerle etrafı gözetler,
Bir damdan bir dama konar,
Kendi türkülerini söylerlerdi.

İkili görüşmeler ya başlamıştı, ya da başlayacaktı.
Lakin evler tek tek şimdiki gibi siyasetin esiri değildi.
Partileşme yoktu ne de olsa.
En çok kahve köşelerinde konuşulurdu politika.
Memleket meseleleri önemliydi ve gelecek ne getirecek herkes tarafından merak edilmekteydi.
Demek istediğim,
Kavgası gürültüsü şimdiki gibi değildi.

Terziler de memnundu, kuaförler de.
Kasaplar da memnundu, bakkallar da böyle günlerde.
Bütün adada büyük bir hareketlilik olur, herkes bundan payını alırdı.
Hellim satmak için şehere inen bir köylünün, köyüne dönerken sepetinde hellim kaldığı görülmemişti.
Sütçüler de memnundu ve sütler ellerinde kalmazdı.
Şimdiki gibi yollara dökülmezdi.

1920’lerde Sarayönü’nde,
1950’lerde Girne Kapısı’nda, daha sonra Musalla tabyasında ve en sonunda da Çağlayan bölgesinde kurulurdu bayram yerleri.

İzi bile kalmadı o dönemlerin, o günlerin.
En ufak bir izi…


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar