Irak’taki siyasi karmaşa - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Irak’taki siyasi karmaşa

Bekir AzgınBekir Azgın

Bugün Irak’ın bulunduğu bölge, antik Mezopotamya’nın kalbini oluşturmaktadır. İlk kentler orada kuruldu. İlk yelkenliler orada kullanıldı. İlk kağnılar orada yürütüldi. En önemlisi, ilk yazı (küniform veya çivi yazısı) orada yazıldı. Dolayısıyla tarih ve uygarlık orada başladı.

Hayali kimyasal silâhları yok etmek amacıyla Amerika’nın Irak’ı işgalinden 15 yıl sonra siyasetin ipleri bir din adamı olan Mukteda El-Sadr’ın eline geçti. Hem de siyasi hiçbir görev almadan. Ülkedeki politikayı uzaktan yöneteceğe benziyor.


Mayıs ayında yapılan seçimlerden sonra beş ay süreyle siyasi partiler, birbirleriyle didişti durdu. Anayasaya göre cumhurbaşkanı Kürt, meclis başkanı Sunnî Arap, yürütme yetkilerini elinde bulunduran başbakan ise Şiî Arap olmalıdır.

Uzun tartışmalardan sonra Mesut Barzani’nin ismiyle özdeşleşen Kürdistan Demokrat Partisi ile Celâl Talabani’nin adıyla özdeşleşen Kürdistan Yurtseverler Partisi, KYP’li Bahram Salih adı etrafında anlaştılar. Bu adı Araplar ve Amerikan yönetimi de destekleyince Bahram Salih cumhurbaşkanı atanmış oldu.

Sunnî Araplar, Muhammet Halbusi adında anlaştılar. Şiîlerin bir isim etrafında anlaşmaları hiç de kolay olmadı. Amerikalıların desteklediği ama adı yolsuzluklara karışmış olan şimdiki başbakan Haydar El-Abadi’nin adı, Mukteda El-Sadr tarafından kabul görmedi. Uzun pazarlıklar sonucu Adil Abdul Mehdi adı öne çıktı. Salih cumhurbaşkanı olduktan birkaç saat sonra Abdul Mehdi’yi başbakan atadı.

Abdul Mehdi samanlıkta aradığı toplu iğneyi bulunca kabinesini oluşturacak. Irak çok parçalanmış bir ülkedir. 329 sandalyeli meclise girmeyi başaran parti sayısı 35. Bunların çoğu birkaç milletvekiliyle temsil edilmektedir. Sadece 9 parti, meclise 10’un üstünde milletvekili sokabilmiştir.

Irak dünyada en çok yolsuzluk yapılan ülkelerden biridir. İktidara her gelen “miri malı deniz, yemeyen domuz” diyerek elini bal küpüne daldırıyor. En yaygın olarak yapılan yolsuzluk şekli de partizanlıkır. Görünen o ki Iraklılar, bize benziyor.

Irak 37 milyon nüfuslu bir ülkedir. O büyüklükteki bir ülkenin gerekli işleri yürütmesi için 650,000 dolayında memura ihtiyacı olduğu hesaplanmıştır. Irak’ta memur sayısı 4.5 milyondur. Bunların birçoğu nerde çalıştıklarını bile bilmiyorlar. Bilenler de işlerini pek iyi yapmıyorlar. İktidara her gelen, kendi taraftarlarından bir kısmını memur atıyor. Seçim günü de bu memeurlar alice veya kabilece oylarını kendilerini destekleyen partiye atıyorlar. Bu türden kollamalara rağmen, bu seneki seçimlere oy kullanma hakkı olan seçmenlerin yarısından fazlası oy sandığına gitme zahmetine katlanmadı.

Mukteda El-Sadr ülkedeki yolsuzluklara son vermek istiyor. Ancak işi çok zor. Görünen o ki partisi, Komünist partisi ve İslâmi Dava Partisi ile koalisyon hükümeti kuracak. Komünist Partisi ile sorun yaşamayacak çünkü Komünistler de benzer değerleri savunuyorlar. Öteki ortak sallantılı. Dava başkanı olan ve 8 yıl başbakanlık koltuğunda oturan Nuri El-Maliki’nin, Abadi’den daha çok yolsuzluk yapmış olma ihtimali vardır.

Irak’ta, kuşkusuz, en büyük sorun, Kürtlerle Araplar ve Sunnî Araplar ile Şiî Araplar arasında oluşan çatlaklardır. Mukteda El-Sadr bu çatlakları ve özellikle de Sunnîler ile Şiîler arasındaki ayrılığı gidereceğini iddia etmektedir. Gözlemcilere göre, bunu yapacaksa ancak onun gibi birisi yapabilir.

Mukteda El-Sadr’ın babası ve amcası Ayetullah idiler ve ikisi de Saddam Hüseyin tarafından katledilmişti. Bu yetmiyormuş gibi Ayetullah olan kayınpederi de Saddam’ın kurbanı olmuştu.

Gençlik yıllarında Sunnî düşmanı ve İran yanlısıydı. Amerika işgaline şiddetle karşı çıktı. Oluşturduğu Mehdi ordusu, IŞİD’e karşı savaştı. Musul’da kurulan İslâm Devleti, Irak’tan kovulduktan sonra milis kuvvetlerini dağıttı ve ötekilerin de milis kuvvetlerini dağıtmaları için çağrı yaptı. Kurduğu parti, 54 milletvekili ile Mecliste en çok temsilci bulunduran parti oldu.

İran’ın Irak’ın iç işlerine fazla karıştığı gerekçesiyle son yıllarda Amerika gibi İran’a da karşı çıkmaya başladı. Suriye’de kanın durması için Beşar Esad’ın iktidardan gitmesi gerektiğini dile getirdi. Bireysel olarak Suudî liderleri ile ilişki kurdu. Bunlar İran’ın hiç de hoşuna giden eylemler değil.

Irak’ta petrolun çoğu Basra bölgesinde elde edilir. Ancak dolarlar Bağdat’a gider. Nüfusun çoğunun Şiî olduğu Basra ve Necef’te bu sene yaz aylarında ayaklanma oldu.

Bu kentlerde alt yapı berbat durumda. Elektrik enerjisinin ne zaman geleceği belli değil. Akan sular kirli. Bu nedenle kolera, etrafı kasıp kavurdu. Bıçak kemiğe dayanınca insanlar ayaklandı. Bu ayaklananların büyük bir çoğunluğu Muktada El-Sadr’ın şakirtleri idi.

Basra’daki İran konsolosluğu saldırıya uğradı. Aynı akibete uğramamak için  Amerika, oradaki konsolosluğunu kapattı.

Gene de Mukteda El-Sadr ile Abdul Mehdi’nin işleri çok zor. Komşuları İran ve Türkiye ile Kürt sorunu nedeniyle araları limoni. Irak’ta 5,000 asker bulunduran Amerika’yı kızdırmamak gerekir. Haşdi Şabi (Halkın gücü) milis kuvvetlerinin içindeki tugayların çoğu İran tarafından eğitilip silâhlandırılmış ve desteklenmektedir. İran’ın Irak’taki ordusu sayılan ve 100 binden fazla milisi barındıran güç, yabana atılamaz.

15 yıl önce delinin biri kuyuya bir taş attı, o günden beridir kırk akıllı onu bir türlü kuyudan çıkaramıyor. Yakında Amerika’nın yapmış olduğu hizmetlere karşılık Trump, Iraklılardan para isterse şaşırmayın.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar